Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

YAŞLANDIK

Afyonkarahisar İli’nin tarihi geçmişi 5000 (yazıyla beş bin) yıl öncesine tarihlenirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ve koordinesi ile Konya Selçuk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Özdemir Koçak tarafından ve Müze Müdürü Mevlüt Üyümez’in yüzey araştırma ekibinin de katılımı ile ilimiz genelinde yüzey araştırmaları yapıldı.
Yapılan kazılar ve yüzey araştırmaları sonucunda ilimizin bilinen en erken yerleşim tarihinin 5000 yıl öncesinden daha eski döneme tarihlendiği ve 8000 (yazıyla sekiz bin) yıl öncesine dayandığı tespit edildi.
Bu tespit doğrultusunda da bilimsel raporlar hazırlandı. Yani Afyonkarahisar ilinin yaşı 5 bin yıldan 8 bin yıla çıktı ve bu durum bilimsel anlamda da tescil altına alındı. Şimdi İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından bu durum kayıt altına alınmaya çalışılıyor. Afyonkarahisar Valiliği ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü “Afyonkarahisar tarihinin 8000 yıl eskiye dayandığı” bilgisinin her alanda kullanılması için çaba gösteriyor.
Afyonkarahisar’ın “3 bin yıl daha yaşlandığının” tescili olan Prof. Dr. Özdemir Koçak’ın kazı ve araştırmalar ile müze buluntuları çerçevesinde bölgenin en erken iskanlarını ele aldığı değerlendirme raporunu sizlere aktaralım:

 

AFYONKARAHİSAR İLİ ÇALIŞMA RAPORU

Afyonkarahisar’a ait en erken yerleşim izleri günümüzden 8000 yıl öncesine kadar gitmektedir. İnsanoğlunun toprağa yerleşmeye başladığı ve zirai faaliyetlerin önemli bir yer tuttuğu bu dönem, literatürde Neolitik Çağ (Cilalı Taş) olarak isimlendirilir. Bu dönem M.Ö 9000-5400 yılları arasını kapsar. İlimizde bu çağı temsil eden çok sayıda yerleşme vardır. Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özdemir Koçak Başkanlığında yapılan araştırmalarda ve Afyonkarahisar Arkeoloji Müze Müdürü Arkeolog Mevlüt Üyümez’in Başkanlığında yürütülen kazılarda; Susuz Kasabası Eyüboğlu Mevkii Yörük Yatağı ve Çeşmealtı höyükleri, Susuz Kasabası Darboğazlar Mevkii, Organize Sanayi içinde Çapak Höyük, Çukurköy Cenkçi Höyüğü, Bolvadin Gövem Mevkii, Çobanlar Pani Höyük, Sinanpaşa Eyice Höyük, Şuhut İçikli Höyük, Hocalar Çalca Asarın Tepe, Dinar Büyük Çataltepe gibi yerleşmelerde bu dönemi temsil eden buluntular ele geçmiştir. Bu yerleşmelerin ilk defa ortaya çıkışı kabaca M.Ö 6000 yıllarına kadar gider. Ele geçen buluntular, söz konusu dönemde Afyonkarahisar ve çevresinde yaşayan nüfusla; Göller Yöresi, Konya Ovası, Kütahya-Eskişehir ve Denizli çevresinde ikamet eden nüfusun birbirleri ile bağlantıları olduğunu göstermektedir. M.Ö 5400-3200 yılları arasına tarihlenen Kalkotilik (Bakırtaş) Çağ’da bu etkileşim devam etmektedir.
M.Ö 3200-2000 yıllarında; bir başka deyişle ilk Tunç Çağı olarak adlandırılan dönemde ise yoğun bir nüfus artışı ve buna bağlı olarak gelişen çok sayıda yerleşmenin olduğu görülür. Afyonkarahisar sınırları içerisinde bu döneme ait 300 civarında yerleşme ve veya mezarlık olduğu tespit edilmiştir. Yani hemen hemen her modern kasaba veya köy yakınlarında bir veya birkaç tane İlk Tunç Çağ yerleşmesine rastlanmaktadır. İlk Tunç Çağı’nda zirai faaliyetler önceye oranla daha çok gelişmiş, madencilik ve ticaret alanındaki faaliyetlerde de artış görülmüştür. Anadolu’da muhtemelen M.Ö 3000’li yıllardaki güven ortamı da yerleşmelerin sayısının artmasında etki etmiş olmalıdır. Bu dönemde özellikle verimli tarım alanlarında ve önemli ticaret yolları üzerindeki yerleşmeler daha fazla ön plana çıkmış ve dönemin büyük merkezleri olmuştur. Afyonkarahisar çevresinde bu şekilde öne çıkan çok sayıda yerleşme vardır. Bunlar arasında Bolvadin Üçhöyük, Emirdağ Karahöyük, Karaadilli Kepir Höyük gibi yerleşmeler örnek olarak verilebilir.
Orta Tunç Çağı ismi verilen dönemde (M.Ö 2000-1500) Anadolu’da yerel beyliklerin varlığı bilinmektedir. Bu dönemin başlarında Anadolu’ya Assur ülkesinden tüccarlar gelmiş ve Anadolu ile Mezopotamya arasında teşkilatlı bir ticaret ağı gelişmiştir. Bu tüccarların faaliyetlerinin öneminden dolayı bilim dünyasında Orta Tunç Çağı başlarına çoğunlukla “Assur Ticaret Kolonileri Çağı” (M.Ö 1970-1725) ismi verilir. Assurlu tüccarlar Anadolu ile sadece ticareti geliştirmekle kalmamış, kendi kullandıkları çivi yazısını da beraberlerinde getirmişlerdir. Böylece Anadolu da Tarih Çağları başlamıştır.
Afyonkarahisar çevresi de tarihi doğal yollar üzerinde bulunmasından dolayı bu ticari faaliyetlerden etkilenmiştir. Bölgenin bu dönemine tarihlenebilecek en önemli yerleşmesi Bolvadin ilçe merkezinde yer alan Üçhöyük’tür. Bu yerleşme bazı bilim insanları tarafından M.Ö 2 bin yıl yazılı kaynaklarında ismi zikredilen Puruşhanda ile eş tutulur. Üçhöyük yerleşmesi konumundan dolayı önemli doğu-batı yollarının kesişme noktasındadır ve verimli bir zirai alan üzerinde yer almaktadır. Bu yerleşmenin dışında Sandıklı’da 1935’li yıllarda W. Lamb tarafından kazılan Kusura, Menteş Höyük, Kızılören Ekinova Höyük, Başmakçı Yakaköy-Kocahöyük, Dazkırı Ağılların Önü, Evciler Kocahöyük, Dinar Dikici Höyük, Alparslan Höyük, İsmail Höyük, Şuhut Karaadilli Hasanlı Höyük, Sinanpaşa Ayvatlı, Küçükhöyük, Kınık Höyük, Emirdağ, Hisar, Tezköy, Çayır (Manahoz) Merkez İsmailköy Çorca’nın da isimleri sayılabilir. Orta Tunç Çağın ikinci yarısında Orta Anadolu’da Hitit devletinin güçlenmeye başlamasıyla beraber Anadolu’da siyasi dengeler de değişir (Yaklaşık M.Ö 1650 yılı civarı) Bu dönemde Afyonkarahisar’ın da içinde bulunduğu İçbatı Anadolu ve Batı Anadolu çevresinde genellikle “Arzava Krallıkları” ismi verilen devletçikler ortaya çıkar. Afyonkarahisar’ın bu dönemi belirsizliklerle doludur. Çünkü bu bölgeyle ilgili yazılı belgeler çok sınırlıdır. Bundan dolayı Anadolu’daki Hitit egemenliği boyunca Afyonkarahisar çevresinin tarihini Hitit yazılı belgelerinden yola çıkarak yorumlamak zorundayız. Nitekim son Tunç Çağı’nda (M.Ö1500-1200) Afyonkarahisar’da kimlerin egemen olduğu konusu açık değildir. Bazen Mira, Kuwaliya, Hapalla gibi krallıkların bu çevrede olduğu iddia edilmektedir.
Bu çevredeki yerleşmeler ile ilgili olarak 2016-2018 yılı araştırmalarımız sırasında farklı disiplinlerin desteğiyle ayrıntılı çalışmalar yapılmıştır. Nitekim TUSAGA-Aktif/CORS-TR (Türkiye Ulusal GNSS Ağı-Aktif/Contınuously Operating Reference Stations) kullanılarak anlık elde edilen koordinatlar (x,y,h) kullanılarak bu yerleşmeler haritalanmıştır. Böylelikle hem tarihi hem de konumsal birliktelik bir arada, güncel ve doğru olarak gösterilmektedir. Bu çalışmada kullanmış olduğumuz yöntem bundan sonraki yıllarda Afyonkarahisar ili ve ilçelerindeki diğer bilimsel araştırmalar için kaynak teşkil edecektir. Bu çalışmalarımız sırasında 80 civarında höyüğün hali hazır haritası yapılmış ve bunları bir kısmı yayınlar aracılığıyla bilim dünyasına tanıtılmıştır.

 

 

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ

 

İşte bilim insanlarının Afyonkarahisar’ın tarihini 8000 yıl öteye götüren tespitleri böyle. Şu üzerinde yaşamış olduğumuz topraklar üzerinden kimler geldi, kimler geçti?
Merhum şairimiz Ali Türk Keskin’in:
“Dedemin dedesi de geçermiş şu meydandan
Kusura kalma beyim ben gidemem Afyon’dan” dediği gibi…
Nice kralların tacı, nice sultanların tahtı bu topraklarda devrildi. Ağalar, beyler, kullar, köleler… Hanedanlar, servetler… Savaşlar, yokluklar, kıtlıklar, bereketli yıllar… Hepsi de kondu kondu, göçtü gitti. Şimdi konanlar bizleriz, yarın göçüp gideceğiz. 8000 yıl içerisinde bu toprakların belki milyonlarcasını yuttuğu cesetlerin arasına bizlerin cesetleri de karışıp gidecek. O da eğer nasipse…
Allah iman-Kur’an üzere, rızasına uygun bir hayat ve son nasip eylesin…

 

KALE’NİN YAPILDIĞINI, ÇİVİNİN ÇAKILDIĞINI

 

Mevzuyu espriyle bağlayalım isterseniz: Afyonkarahisar’ın soy-kök ailesinden olduğunu belirtmek, “eskilerden” olduğunu vurgulamak için “Kale’nin yapıldığını, çivinin çakıldığını biliriz” denilir Afyon’da malum.
Şimdi artık bu tabir yetersiz kalacak. Neden derseniz, Kale’nin bilinen tarihi Milattan önce 1350’lere uzanıyordu bu çalışmalardan önce. Baksanıza, daha geride 6500 koca yıl varmış, şimdi ortaya çıktı. Kale’nin yapıldığını bilmek, eskilik için yetmez gali.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER