Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Yusuf İLGAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

YUNAN VAHŞETİ – Kocatepe Gazetesi

Yusuf İLGAR 5 Temmuz 2017 Çarşamba 12:56:11
 

(Dünden’den Devam)
Afyonkarahisarlı Subay Osman oğlu Mehmet’in İfadesi21
“337 senesi 27 Mart’ta Karahisar civarında Çatalçeşme’de esir oldum. Bölüğümüzden kırk, Çatalçeşme köyünden elli kişiyi alıp bizi esir ettiler. İnas köyüne yirmi beş süngülü muhafazasında bıraktılar. Gece saat dört sularında başımızda bulunan muhafızların uyuduğundan ve çevremizde Yunan’a ait deve kolları vardı. Ölümü göze alarak ve deve kolundan bir çuval saman alıp firar ettim. Sipsin köyüne kadar geldim. Kendi ordumuzun bulunduğu tarafa gitmek istedim ise de bırakmadılar. Kendilerine rica ettim. Bu samanı hayvanlarına götüreceğim diye kandırdım. Biz yarın o köye gideceğiz diye beni bıraktılar. Ben köye gidemedim, belki asker vardır diye. Yolun kenarında, hendek içerisinde sabaha kadar oturdum. Erkenden çevre köylerden bir hocanın atlı araba ile gelmekte olduğunu gördüm. Beni alıp Karahisar’a götürmesini rica ettim. Tebdil-i kıyafet edip hocanın arabasına binerek Karahisar’a geldim. Bundan sonra evimde bir süre oturduktan sonra Tabur Kumandanı’mı tanıyan ve beni kumandanın yanında gören bir Yahudi, düşman jandarmalarına ihbar etti. Beni yakaladılar. Senin zabit (subay) olduğunu söylüyorlar. Subay mısın değil misin diye sorguya çektiler. Subay olmadığımı söyledim. Bir müddet hapis ettiler. Yaya olarak ve benim bulunduğum kafilede dört yüz yetmiş kişi vardı. Uşak’a doğru hareket ettiler. Yollarda aç ve susuz olarak götürüyorlardı. Ayaklarımız çıplak, üzerimizde elbise yok, çünkü elbiseleri bizden alıp halka satıyorlardı. Bu sefaletle yolda yürümeğe gücü-takati kalmayan on beş kişiyi muhafız bulunan Yunan askerleri süngüleyerek şehit ettiler. Esir Türk arkadaşlar bir parça geride kalsın derhal dövüyorlardı. On sekiz saat mesafede bulunan Uşak kazasına yaya olarak üç günde götürdüler efendim. Uşak’ta beni merkez kumandanı çağırdı ve elinde bulunan revolverini22 göğsüme dayayıp yemin ettirdi. Ordumuzda ne kadar top ne kadar tüfenk, ne miktar asker ve ne kadar silahımız olduğunu sordular. Ben asker değilim diye iddia ettim. Zira siz beni evimden getirdiniz. Benim askerlikçe alakam olmadığımdan bilmediğimi söyledim. Sen askersin, bize karşı inkâr ediyorsun diyerek yüz elli değnek vurdular. Bu miyanda hırsını alamayan merkez kumandanı tekmesiyle koluma vurdu. O günden beri kolum sakattır. Beni dövdükten sonra bir asker çağırdı. Abdesthanede (helâ) tevkif olunmaklığımı emretti. Yedi gün beni orada tevkif ettiler. Üzerimde olan otuz iki liramı komutan kendisi aldı, hatta sigara kağıdına varıncaya kadar aldılar. Tevkif edildiğim sürede ekmek ve vermedikleri gibi, geceleri de üzerime kovalarla su döküyorlardı. Yedi gün sonra beni alıp civarda bulunan camiye götürdüler. Sen ölmedin ve doğru söylemiyorsun diyerek makinalı tüfenge karşı diktiler ve bir kaç defa sual sordular. Daha sonra af ettiler ve yeni gelen sevkiyata dahil edip İzmir’e gönderdiler. Beni zabit diye ihbar ettikleri için İzmir’de jandarma tarafından tutuklandım. Ekmek ve su vermiyorlardı. Dilenmek suretiyle iâşemi (yiyeceğimi) temin ediyordum. Bunlardan çektiğimi evvelce de esir düştüğüm İngilizlerden çekmedim.
-Yolda sizinle beraber gitmekte iken süngü ile öldürdüklerinin isimlerini biliyor musun?
-Hayır bilmiyorum. Zira Ankara tarafından olduklarını söylediler. Yalnız isimlerinin Ahmet ve Mehmet olduklarını biliyorum. Memleketlerini, mevki ve künyelerini bilemiyorum.”     (Devamı Yarın)

 

21 YİZE., İkinci kısım, Ankara 1339, s. 34-35; .
22  Bir çeşit silah.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER