Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Yüzler gülmüyor

Ülkemizin içerisinden geçtiği durum malum. Her gün verdiğimiz şehitlerimiz için içimiz yanıyor. Ülkemizin bir bölümünü ateşe veren vatan hainlerinin kahr-u perişan oldukları günü görmek için sabırsızlanıyoruz, yine de sabırla bekliyoruz….
Ülkemizin hali böyle iken, şehrimizde ortalık güllük-gülistanlık mı? Maalesef değil…
Hamdolsun, güvenlik açısından en güvenli iller arasındayız. Yıllardır millet ve devlet düşmanlarına fırsat vermeyen Afyonkarahisar bu hassasiyetini artırarak sürdürüyor. Bundan sonra sürdüreceğine inancımız sonsuz. Derdimiz güvenlik değil. Bu nedenle şanslıyız.
Lakin, şehrin ticari hayatında olağanüstü bir sarsıntı söz konusu. Kent ekonomimizin iki temel direği hayvancılık ve mermercilik kan kaybediyor. Bu kan kaybedişe yanlış politikalar da eklenince sarsıntının şiddeti artıyor. Yanlışlıklara devam edilmesi, şikâyetlere kulak tıkanması iş yaşamının üzüntüsünü artırıyor.
İş yaşamı ardı ardına gelen büyük sarsıntıların sıkıntısını hafifletmeye çalışırken, kambur üstüne kambur vuruluyor. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelere adeta “ya devlete çalış, ya işi terk et” deniliyor.
Büyük işletme sahibi de sıkıntılı, küçük işletme sahibi de… Herkes birbirinin yüzüne bakıyor, adeta medet umuyor. Gelecek günlerin daha iyi olacağına dair bir işaret ne yazık ki görülemiyor.
***
İşte böylesi bir ortamda bir esnaf dostumuz şu metni tutuşturdu elimize… Bakalım siz hak verecek misiniz?
“Piyasada hareket yok, vatandaşta para yok diyorlar ya, olmaz tabi… İlk önce bankalar alıyor alacağını. Aldıkları parayı kredi olarak zengine veriyorlar. Sonra marketler alıyor cebimizden parayı. Aldıkları parayı ticaret yaptıkları kentte, ilçede, semtte harcamıyorlar. Hepsi genel merkezlerine götürüyorlar, yurt dışındaki bankalara yatıranlar da var. Dar gelirlinin, asgari ücretlinin, emeklinin veresiye alış-veriş ettiği bakkal ise kazandığını kuruşuna kadar mahallesine, yöresine harcar. Nasıl mı? Veresiye sistemi ile dar gelirlinin faizsiz kredi kapısıdır. Mahallenin kasabından etini alır, berberinde traş olur. Manavından meyvesini, tuhafiyesinden üstünü başını, zücaciyesinden tabağını, çanağını alır, lokantasından yemek yer, terzisine iş götürür, çaycısından çay içer. Beyaz eşyasını mahalledeki komşusundan alır, inşaat malzemesini üst caddeden alır, arabasını sanayideki komşusuna götürür. Pastası mahallenin pastanesinden, ekmeği mahallenin fırınındandır. Simiti simitçiden, böreği börekçidendir. Yani vatandaşın verdiği para mahallenin ya da o yörenin içinde döner durur. Herkes nasiplenir, herkes kazanır. Dilencisi bile esnaftan geçinir. Mahalle esnafları bir makinenin dişlileri gibidirler. Birbirlerinin yardımı ile dönerler. Bu çark durmasın. Bu çarkı durdurmak isteyen yerli ve yabancı fırsatçılara imkan vermeyelim. Esnafımıza sahip çıkalım…”
Ne dersiniz?…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER