ZAMANLA YARIŞMAK – Kocatepe Gazetesi

Uzaya atılan Füze ile keşiflerde bulunmak, Jet Uçakları, Hızlı Tren, Asma Köprüler yapmak. Geçişi engelleyen dağları delip geçen tüneller açarak kardan, yağmurdan zarar görmeden kısa yoldan menziline ulaşmak. Tüp geçitle, deniz altından taşıtların atmosfer olaylarından etkilenmeden boğazdan karşıya varmasını sağlamak. İş adamları, başka Fakültelerde çalışan öğretim üyelerini taşımak, İnsana hayat veren kalp, böbrek, karaciğer nakillerini ve acil hastaları vakit geçirmeden kısa zamanda merkezine yetiştirmek. Modern teknolojik çağın en önemli özelliklerindendir. “Yollar bir ülkenin kan damarlarıdır.” Tezi Şehirlerarası bölünmüş yolların fevkalade olmasıyla doğrulanmaktadır. Allah çalışanlardan razı olsun.
Sanal âlemde Matematik problemini Yol=Hız X Zaman Formülü ile çözmek mümkün olsa da gerçek hayatta, geçmişte yaşanan ihmaller yüzünden, karşılaşılan zorlukları ortadan kaldırmak kolay olmuyor. Yolda seyreden aracın hızını kesen engeller zaman kaybına neden oluyor. Bir zamanlar eşekle keçi yolundan bağa giderdik. O yola göre o zamanki vasıta uygundu. Motorlu taşıtların trafiğe girmesi statik hayata dinamiklik getirdi. Eskiden İstanbul Boğazında Anadolu’dan Rumeli tarafına vasıta ile gitmek şimdiki gibi kolay değildi. Önce gişeden bilet alır, araç üstündeki yükle saatlerce kuyrukta kalır. Sıra gelince Araba Vapuruna biner, öğle karşıya geçerdik.
Bizim şehrin güzellikleri olduğu gibi bazı özellikleri de var. Hani Masallarda: “Az gittik uz gittik bir de baktık ki bir iğne boyu yol gitmişiz.” Tekerlemesi vardır. Aynen öyle. Geçenlerde saat 17.00 Gibi Halk Otobüsü yolculuğu yaptım. Park önünden Milli Birlik Bulvarına 15 Dakikada ulaşabildik. Aynı mesafeyi yürüyen bir kişi daha kısa sürede alır. Demir Yalayan gibi başka kavşakların da Gazlıgöl caddesine bağlanması trafik akışını savsaklatarak ulaşımı ciddi şekilde etkileyerek zaman kaybına neden oluyor.  
Ulaşım sorunu olan bir şehiriz. Teknolojik gelişme karşısında yetersiz kalan Yollar Plansızlık, Minibüs çokluğu, özel arabalardaki artış, minibüsle toplu taşıma arasındaki fiyat farkı, trafikteki karmaşa, telafisi olmayan zaman kaybını doğurmuştur.     
“Kent Meydanı” açıyoruz. Her şehre lazım, güzel bir girişim. Yarışmalar yapıldı, Projeler hazırlandı, planlar çizildi. Mecidiye tıkalı, Gazlıgöl caddesi tıkalı. Kurtuluş kilitli. Kent Meydanı nereye çıkar önemli değil!
 İmara açılan yeni yerleşim yerlerinde göze gönle hoş gelen ferah mekânlar beklerken “Türk gibi başla İngiliz gibi bitir” misali. Geniş Bulvar fazla devam etmeden dar bir yola bağlanıyor. Cadde üzerinde çok katlı bir rezidans altında mağaza ya da dükkanlar yani Ticari Alan olacak. Mal inecek binecek, vatandaş alışveriş edecek. Önünden Hastane ve Otogara çalışan vasıtalar geçecek, Sıkışma meydana gelecek. Trafik akışı sekteye uğrayacak. Oysa genişlik aynı doğrultuda devam etse düzen bozulmayacak. Şehir plancısının marifeti bu.
Geç de kalsa çözümü battı battı-çıktıda buluyoruz. Ana yola bağlanan tali yolları unutuyoruz. Asıl sorun; Şehrin ortasındaki giriş ve çıkışı sağlayan caddelerin dar olması. Yol geniş olsa, arkadan gelen vasıta öndeki dursa da sollar geçer. Tali yoldan giren araçlar da sorun olmaz. Aynı güzergâhta 2–3 tarihi evin olması bu bölgenin sit alanı ilan edilmesi caddelerin işlerliğini engelliyor.
Bir başka mesele Durak yeri: kamu kurumları, özel iş yerleri, halkın yoğun olduğu sitelere yakın kavşaklar olmalı. Bekleme yeri metalden yapılmış. Sağlam ve görsel yönden hoş olsa da oturulacak kısım. Ceviz, Meşe, Gürgen gibi sert ağaçtan yapılsa kullanılabilir.
Dikkatimi çekti: Bir vatandaş oturacağı yere karton koyup gitmiş. O karton üstüne canının kıymetini bilen sevimli bir Kedi oturmuş. Hastane, Otogar veya yerleşim yerlerine sadece vasıta ile gidilmiyor. Vasıtasız yol kat eden kişinin dinlenmesi, soluk alması için neden oturma bankları konmuyor.
Sözün özü: “Vakit nakittir.” Zamandan kazanmak için en önemli çözüm; geniş yollar, toplu taşıma ve raylı sisteme geçmek olmalı. Büyük şehir olmanın gereği bu.
Cumanız mübarek olsun, Allah’a emanet olun.