Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

Kriz Savma Sınavı – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 3 Temmuz 2010 Cumartesi 03:00:00
  Kriz teğet geçmiş. Öyle diyorlar. Herhalde o nedenle 2010 Kamu Personeli Seçme Sınavı’na 1 aylık süre zarfında sadece bir lisede başvuru sayısı 2 bini aşmış.
Evet, yanlış okumadınız.
Sadece bir lisede KPSS umuduyla kuyruğa giren, o umutla form alan, form dolduranların sayısı Mayıs sonu ile Haziran sonunu kapsayan süreçte 2 bini aşmış.
Lise mezunları, “devlet kapısı”nı açmak için sabahın erken saatlerinden itibaren sıraya girdi-ler. Başka hiç bir işle uğraşmadılar. Fakat sınava girdikten sonra sınavı kazanmalarının, sınavı kazansalar da bir devlet kurumunda işe başlamalarının, bir devlet kurumunda işe başlasalar da hemen kadro almalarının garantisi yok.
4 harfli olumlu kelime ile teselli buluyorlar şimdilik. O 4 harfli olumlu kelimenin 3 harfli bir ek ile bir anda olumsuz hale dönüşmesi de mümkün.
Kriz teğet geçmiş. Öyle diyorlar.
Yerel gazetelerde okumuşsunuzdur. 22 kişilik kadro için bine yakın başvuru olmuş. Aynı 4 harfli kelime orada da karşımıza çıkıyor. Başvurunun sonucunu bekleyenlerin yerine koyun kendinizi.
Bir yanda “Bu sefer olacak” diyenler, bir yanda “Bu sefer olsun, ne olur” diyenler, bir yanda “Bu sefer de olmazsa hiç olmaz” diyenler… Hepsinde ayrı ayrı “bu sefer”ler. Kim bilir kaç farklı yere başvurup “Biz sizi ararız” yanıtı ile karşılaşanlar… Aranmayanlar, aranıp da işi beğenmeyenler.
Kriz teğet geçmiş öyle diyorlar.
Bir şarkı sözü gibi:
“Senin gördüğün yanağımdan süzülenler. Asıl içimde, içinde yüzdüğüm bir deniz var.”
Yukarıda bahsi geçen “işsizlik” manzaraları, Afyonkarahisar’da bir-iki hasbihalde, bir iki ha-berde gördüklerimiz. Ama biliyoruz ki çok daha büyük boyutlarda bu kuyruklar, bu umutlar. Hatta çoğu kez umutsuzluklar.
Kriz teğet geçseydi keşke. Geçti demekle geçmiyor meret.
Bu ortamda “kriz yok” demek, ağlarken yakalanıp da “gözüme bir şey kaçtı” demekle eşdeğer. Ülke olarak sürüklendiğimiz toplumsal buhranda krizin, işsizliğin, yoksulluğun, imkansızlığın da rolü büyük.
NATO, gelirse
Kandil’de kalır mı?
Toplumsal buhran demişken… Terörden bahsetmemek olmaz. Galiba şehit haberlerini kanıksar duruma geldik. Ne kadar acı… Bir şehidin üzüntüsünü atlatamadan başka bir askerimiz, askerlerimiz şehit oluyor. Tam da bu noktada krizin teğet geçtiğini iddia edenler, teröre de kendilerince bir çözüm buluyorlar:
“NATO, Kandil’e gelsin…”
Bu açıklamanın şu boyutu var: Açıklamada kullanılan cümle, bilinçaltında “Arkadaş, biz bu terörle mücadele edemiyoruz. Pes ettik. Gelin, kurtarın bizi…” izlemini bırakıyor.
Açıklamanın bir başka boyutu ise “Biz size yardım ettik, siz de bize yardım edin” tarzında, pek de diplomatik olmayan bir dil kullanımı.
Açıklamanın “Gelin, bizi kurtarın” mesajı, ister-istemez güçsüzlük şüphesi doğruyor. O açıklamadan sonra “biz güçlüyüz” dediğiniz zaman, eskisi kadar yalın inanamıyor insan.
Bir de uluslararası güçleri bölgeye çağırırken dikkat etmek gerek. O uluslararası güçler, daha önce ne yapmış? Yugoslavya’ya nasıl bir müdahalede bulunmuş mesela. Ya da Somali’de yapılanlar nedir?
NATO, Yugoslavya’ya “iç savaş” bahanesiyle “müdahale” etti. Sırbistan Radyo ve Televizyonu’nun bombalanma anı hâlâ hafızamdadır. Nedense bu müdahale, “sorumlular”la sınırlı kalmadı, köprüden geçen sivil otobüsler, olaylarla ilgisi olmayan köyler, Yugoslavya’daki büyükelçilikler de bu “müdahale”den nasibini aldı.
Geriye ne kaldı?
Keza Birleşmiş Milletler’in müdahalesini de gündeme getirdiler bir ara. İç karışıklıkların önlenmesi hedeflendi sözde.
Irak’ın kuzeyinde NATO veya Birleşmiş Milletler gücünün bulunması kimin ekmeğine yağ sürer? Terörle mücadele etmek isteyen Türkiye’nin mi yoksa bağımsızlığını ilan etmesi an meselesi olan Irak’ın kuzeyindeki Kukla Devlet’in mi?
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın önemli bir tespiti var. Diyor ki: “Ne zaman Amerika Birleşik Devletleri Irak’ı işgal etti, terör de o dönemden itibaren tırmanışa geçti.”
NATO ya da Birleşmiş Milletler’in, sadece Irak’ın kuzeyinde kalmayacakları, alanlarını Güneydoğumuza doğru genişletmek isteyecekleri, o bölgede Türkiye’nin hükümranlık haklarını gasp edecekleri aşikar. Sonu nereye varır, tahmin edin.
Bunları niye yazıyorum?
Can Dündar’ın Irak işgalinde yazdığı kitap, ilham kaynağı oldu belki de:
“Savaşta ne yaptın baba?”
Yazmak, tarihe not düşmek. Tarihe not düşmek için yazıyorum bunları. Sonra birisi çıkıp da “Madem için yanıyordu, neden elinden geleni yapmadın” diye sorduğunda verilecek yanıtım olsun diye…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti