Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

KÜFÜR AYNI ZAMANDA NANKÖRLÜK DEMEKTİR

Nasılki gecenin gelmesi ve karanlığın çökmesiyle birlikte görülmeyen bir takım şeyler gündüzün gelmesiyle birlikte yeniden bütün çıplaklığı ile ortaya çıkıyor ve görülüyorsa; Yine tohumu toprağa atmak ve toprakla üstünü örtmek onu yok etmek demek değilse Allah’a ait gerçekleri görmezden gelmek ve örtmek te tıpkı böyledir. Allah’a ait gerçekleri örtmek, görmezden gelmek de Allah’ı yok etmek değil; Allah’ı, daha doğrusu O’na ilişkin birtakım sıfatları ve hakikatleri yok saymak, görmezden gelmek, inkâr etmektir.
Küfür kelimesi gerçeği örtmek, gizlemek, görmezden, bilmezden gelmek manalarının yanında nankörlük etmek manasına da gelir. Allah’ı küfür etme (örtme), O’nun nimetlerini bilmezden ve görmezden gelmek, o nimetleri kendisine Allah’ın verdiğini yok saymak, nankörlük etmek demektir. Küfre düşen insan insan, nankör insandır, Rabbi’nin lütfettiği o kadar nimeti hiçe saymıştır ve yalanlamıştır.
Yüce kitabımızda, kendisini bir damla nutfeden yaratan Allah’ı tasdik etmeyen insanın ne kadar da kâfir (nankör) olduğunu belirtir. “O kahrolası (âsî) insan, ne nankördür!” (Abese 80/17.)
Çünkü insanın, kendisini yoktan var eden en güzel biçimde yaratan, çeşitli nimetler veren Rabbine gönülden şükran duyması gerekirken, hiç görmezden gelmesi, çok büyük bir nankörlüktür. Bu manada Allah, “fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn: O halde beni (ibadet ve itaatle) hatırlayın ki ben de sizi (sevap ve mağfiretle) anayım; bana şükredin (ibadetsizlik ve itaatsizlikle) bana nankörlük yapmayın.” Bakara 2/152) buyurur.
İnsanlardan bir kısmı sahip olduğu dünyalıklarla sevinmekte, övünmekte, diğer bir kısmı da maddî/teknolojik ürünleri icat edenleri veya kendisinde güç görüp kahramanlaştırdığı şahsiyetleri övmekte ve onları şükranla anmakta iken; buna karşılık kendisini yaratan ve sayısız nimetler lütfeden Allah’ın yüceliğini ve O’na şükrünü, kulluk borcunu unutmaktadırlar ki bu da tam anlamıyla nankörlüktür. Allah’a ibadet ve itaatle şükrü yerine getirmek, nimeti artırır, basireti açar, berekete vesile olur. Emirlerine muhalefet etmek/karşı çıkmak ve itaatsizlik ise, küfür ve nankörlük olup azabı artırır.) (bk. İbrahim 14/7) (H. T. Feyizli, Feyzü’l-Furkan)
Küfür kelimesi, Kur’an-ı kerim’de ‘karşılık’, anlamında da kullanılır. Mü’minlerin yaptığı hayırlı işler Allah tarafından karşılıksız bırakılmayacaktır. “Ve mâ yefalû min hayrin felen yükferûhü, vellâhu alîmun bil müttegîn (e) :Yaptıkları hiçbir iyilik, asla inkâr edilmeyecek (mükâfatı verilecek)tir. Allah, takvâ sahiplerini (emirlerine uygun yaşayanları) çok iyi bilendir.”(Ali imran 3/115).
Allah (c.c.)nankör değildir, kendi rızası doğrultusunda iş yapan hiç kimseye nankörlük etmez, karşılığını verir. “Kim iman etmiş olarak sâlih (Allah’ın rızasına uygun) işler yaparsa, artık onun çalışması inkâr edilmez (boşa gitmez). Şüphesiz biz onu yazarak kayda geçirmekteyiz.” (Enbiya 21/94).
Öyleyse, îman, bir anlamda, gerçek bir minnet duyma ve şükür etme ve nimeti veren Allah’ı bilme ve tanıma halidir. Küfür de, nankörlük, yani, minnet duymama, kendisine yapılan ikramların, nimetin kadrini takdir edememe, ve kendisine bunca nimeti veren Allah’ı bilmeme halidir.
Güç ve kudreti sonsuz olan Yüce Allah, insanı en güzel biçimde ve kıvamda yaratmış (Bak. Tin 95 /4 ) yeryüzünde kendisinin halifesi olarak görevlendirmiştir. (bk: Bakara 2/30) ve onu “Andolsun ki biz, insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Karada ve denizde taşıtlara yükledik ve temiz yiyeceklerden onları rızıklandırdık. Onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık “ (İsra suresi/70) hitabıyla melekler dâhil bütün âlemlere tercih etmiş, “Göklerin, dağların ve yerin, üzerine almaktan kaçındıkları emaneti (dini görevleri) onun sorumluluğuna vermiştir.(Ahzap, 33/72)
Büyük Türk mutasavvıfı Mevlana Hazretleri: “Yüce Tanrı kendi sanat ve sıfatını göstermek için dünyayı yarattı. Kendi zatını göstermek isteyince de Âdem’i yarattı.” Der.( Ahmet Eflaki, Ariflerin Menkıbeleri 1986/590)
İsra suresi 70. ayette ise: “ And olsun ki biz insanoğullarını şerefli kıldık. Onlara karada ve denizde taşıyacak (araçlar) verdik. Onları temiz nimetlerle rızıklandırdık ve onları yarattığımız çoğu varlıklardan üstün kıldık” buyrulmaktadır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER