Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

KUR’AN-I MEHCUR TERKEDİLMİŞ KUR’AN – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 14 Nisan 2010 Çarşamba 03:00:00
  Kur’an-ı Kerim peygamberin kıyamet günü Allah’a şöyle şikâyette bulunacağını söylüyor: Peygamber diyecek ki: “Ey Rabbim benim halkım bu Kur’an’ı terketti.” (Furkan suresi 30. ayet) Bu ayetin Kur’an’a kulak vermeyen, onunla alay eden Mekkeli kafirlere hitaben indirildiği ifade ediliyor. Fakat Kur’an-ı Kerim’in esneklik ve genellik özellikleri dikkate alınınca bu ayette kastedilen mananın bütün zamanları ve insanları kapsadığı anlaşılır
Ayette geçen “Kur’an’ı Mehcur” tabiri “Terk Edilmiş, Bir Kenara Atılmış, Bırakılmış, Uzaklaşılmış Kur’an” demektir.
Peygamber Rabbine hangi halkı şikâyet edecek dersiniz? Kimdir bu Kur’an’ı kenara iten terk eden halk ? Elinize aldığınız herhangi bir mushafın üzerinde KUR’AN’I AZİM veya KUR’AN’I KERİM yazar. Ne asil bir isim değil mi? Fakat biz bu şanlı adı “Kur’an-ı Mehcur” a dönüştürdük. Yatak odalarımızda karyolalarımızın başlarına, misafir odalarımızda aksesuar olsun diye duvarlara astık hem de saygımızdan göbek hizamızın üzerinde olacak şekilde astık.. Dönüp bakmadık, açıp okumadık, ne dediğini hiç merak etmedik bile… İşte “Kur’an-ı mehcur” demek, dönüp bakılmaya gerek duyulmayan, terkedilmiş, bir kenara atılmış, bir duvara asılmış Kur’an demek…
Toplumumuzda “KUR’AN Mekke’de nazil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı” diye meşhur bir söz vardır. Kur’an’ın tarihteki serancamını adeta özetliyor: Nazil oldu, okundu, yazıldı.
Peki, nerede anlaşıldı? Nerede yaşandı? Diye soran yok…
Kendimizi bir yoklayalım en son ne zaman Kur’an’ın ne dediğini anlamaya çalıştık. Namazda okuduğumuz Fatiha’da acaba ne deniyor neler anlatılıyor diye merak edip bir meali veya tefsiri açıp baktık mı? Bu soruya olumlu bir cevabınız yoksa siz Kur’an’ı terk etmiş onu “Kur’an-ı mehcur” haline dönüştürmüş demeksinizdir.
KUR’AN NASIL TERK EDİLİR?
Kimimiz Kur’an’ı Okuyarak Terk Ederiz, kimimiz duvarlara asarak, saygı duyarak, kimimiz nutuklar atarak, vaazlar vererek, hutbeler okuyarak, kimimiz ölülere okuyarak, Davûdi seslerimizle yarışmalarda birinci gelerek, kimimiz çeşitli hüsnü hatlarla yazarak terk ederiz..
Gece gündüz okuruz, hatimler indiririz, şifa niyetine okuruz, sekeratta olanın başında, cenaze evlerinde mezarlıklarda okur; Kur’an’ın sırtından geçinmeyi adet haline getirir, onu bir ticari meta haline getiririz. Anlama ve Kur’an’a göre bir hayat yaşama gayreti içerisinde olmadan okur ve yazarız. İşte bu okuduklarımızın hepsi Kur’an-ı mehcur’dur.
Merhum Akif’in dediği gibi:
“İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne mezarlarda okunmak, ne fal bakmak için”
Ali Küçük yukarıdaki ayetin tefsirini şöyle yapı-yor: Resul der ki: Ey Rabbim, muhakkak ki şu kavmim bu Kur’an’ı terk ettiler. Kavmim bu Kur’an’dan hicret ettiler. Kavmim bu Kuran’ı kendilerinden hicret ettirdiler. Kendileri değil, onu kendilerinden hicret ettirdiler. Bu Kur’an’ı sosyal hayatlarından uzaklaştırdılar. Bu Kur’an’ı mekteplerinden, hukuklarından, eğitimlerinden uzaklaştırdılar. Bu Kur’an’ı aile hayatlarından, evlerinden, mutfaklarından, kazanma harcama anlayışlarından uzaklaştırdılar. Bu Kur’an’ı terkedilmiş olarak, metruk olarak, kendisine başvurulmaz olarak bıraktılar. Bu Kur’an’ı dikkate değer görmediler. Bu kitapla amel etmeyi terk ettiler. Hayatlarını bu kitaba göre yaşamaktan vaz geçtiler. Hayat problemlerini bu kitaba sormaz oldular. Bu kitabın önüne başkalarının kitaplarını, başkalarının yasalarını geçirdiler.(Ali Küçük, Besâir-ül Kur’an Tefsiri)
Fâtiha sûresi:
“Ya Rabbi bizi doğru yola, sırat-ı müstakime ulaştır!” Diye biter. Bakara sûresi de:
“Bu bir kitaptır ve hidâyettir.”(Bakara 2)
Diyerek söze başlar. Bizim Fatiha’daki talebimizin cevabı Bakara suresinin hemen başında verilir. Sanki Fâtiha sûresindeki bizim:
“Ya Rabbi, ne olur bize sırat-ı müstakimini göster! Bizi hidâyet yoluna iletiver ya Rabbi!”(Fâtiha 6) Şeklindeki duamızın, talebimizin cevabı olarak Rabbimiz, karşımıza kitabını serip: “Bu kitap bir hidayet kaynağıdır, yolu ve rehberidir”, “Kullarım! Gerçekten hidâyet, gerçekten doğru yol istiyorsanız, işte kitabım! İşte hidâyet! Haydi buyurun onu anlayın ve onunla beraber olun!, onu sosyal haya-tınızda, siyasal hayatınızda, ekonomik hayatınızda, aile hayatınızda rehber olarak kabul edin ve ona göre hayatınızı programlayın” der.
İşte biz bir Müslüman olarak bu çağrıya uymaz ve Kur’an kaynaklı bir hayatı yaşamazsak işte o zaman Allah’ın hidayet rehberi olarak göndermiş olduğu yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i “Kitab-ı Mehcur” terkedilmiş kitap haline dönüştürürüz ki bu kitap yarın huzuru mahşerde bizden davacı olur.
Nasıl ki “bal” demekle ağız tatlanmıyor, illa ki bal yemek gerekiyorsa, işte Kur’an’ı okumak da böyledir.
Yani anlamını bilmeden ve Kur’an’ı yaşantımızda tatbik etmeden okuyacak olursak asıl gayeye ulaşamayız sadece “bal” demiş oluruz. Halbuki manasını da anlayarak, Kur’an’a yeniden dönüş yapmak ve onu tüm sosyal hayatımıza hâkim kılmak zorundayız.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER