Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

KURAN YAZILARI (30) – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 29 Aralık 2011 Perşembe 02:00:00
  KUR’AN DİRİLER İÇİN GÖNDERİLMİŞ BİR KİTAPTIR (31)
Kur’an-I kerim’i elbette ölülerimiz için okuyacağız fakat, Kur’an ölüler için değil O bütün hayatımızı düzenlemek üzere diriler için gönderilmiş bir ilahi kitap ve kurallar bütünüdür. Yasin suresi 70. Ayette de belirtildiği gibi “li yünzire men kane hayyen ve yehıggal gavlü alel kâfirin: kur’an dirileri uyarmak için gönderilmiş bir kitaptır.)
Milli şairimiz M.A. ERSOY’un bir şiirinde dediği gibi
Lafzı muhkem, yalnız anlaşılan, Kuran’ın;
Çünkü kaydında değil, hiç birimiz mananın;
Ya açar Nazm-ı Celil’in, bakarız yaprağına;
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkıyla bilin;
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için!
KURANI CİDDİYE ALMAK GEREK
Şüphesiz Kur’an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür. O (Kur’an), asla bir saka değildir. (TARIK/13.14)
Biz ona (Peygamber’e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah’tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır. (Yasin–69.)
“Ve innehu le zikrun leke ve li kavmik(kavmike), ve sevfe tus’elûn(tus’elûne).”
Muhakkak ki O (Kur’ân), senin için ve senin kavmin için mutlaka bir zikirdir (öğüttür). Ve siz, (Kur’ân’dan) sorumlu olacaksınız. (43/ZUHRÛF–44)
Kişiye daha önce hiç duymadığı, bilmediği bir şey okunursa ona çok hızlı gelir, uyum sağlayamaz, anlamakta güçlük çeker. Meselâ şu anda çoğumuz Arapça okuyoruz, biliyoruz. Az buçuk bildiğiniz Arapça lisanla konuşsam, ya da şu anda size bir Arap konuşsa, konuştukları çok hızlı gelir ve bir şey anlayamazsınız değil mi? İşte ölmek üzere bulunan bir hastaya Yâsîn okumak ta böyledir. Eğer adamın daha önceki ha-yatında Yâsîn yoksa, Yâsîn’i hiç bilmiyorsa elbette ilk defa duyduğu Yâsîn ona çok hızlı gelecek ve bir şey anlayamayacaktır.
Kabirde yapılan telkin de böyledir. Maalesef adam hayattayken gidip yanında söylemeleri gereken şeyleri, Müslümanlar, hocalar adamın mezarının başında söylerler: “Ey ölü kişi! Ey cenaze! Ey filan oğlu filan! De ki, Rabbim Allah’tır. De ki, benim hayat programımı belirleyen, benim boynumdaki kulluk ipinin ucu elinde olan, rızasını kazanmam, arzularını gerçekleştirmem gereken, çektiği yere gitmek ge-reken Rabbim Allah’tır, de. Benim dinim teslimiyet dini olan İslâm’dır. Ben teslim oldum Allah’a. Ben irademi Rabbime teslim ettim. O benim adıma ne demişse, hangi kararları almışsa ben ona teslim oldum de. Benim örneğim, peygamberim, pişdârım, mihmandarım Muhammed-dir (a.s) de. Ben kulluk adına kendime onu model aldım de. O ne yapmış, nasıl yapmışsa ben de aynen onun gibi yapacağım de. Rabbimiz hak, kitabı, peygamberi, ölüm, diriliş, sırat, hesap, cennet, cehennem haktır de. Haydi sen şimdi bütün bunların hak olduğunu söyle bakalım.” Müslümanlar bu hakları sadece mezarın başında hatırlarlar ve hatırlatırlar. Bunların hak olduğunu ölmüş kişiye hatırlatırlar ama hayattakilere pek hatırlatmayı düşünmezler. Halbuki zaten o zavallı ölmüş, zaten gitmiştir bu dünyadan. Orada ölümün hak olduğunu, haşr’ın, neşr’in, hesabın kitabın, cennetin cehennemin hak olduğunu hatırlatmanın ne anlamı olacak ki? Ölülere, mezardakilere, işi bitmişlere hatırlatıyor insanlar bunları da, dirilere anlatmıyorlar, hatırlatmıyorlar.
“Aman bu validir, aman bu emniyet amiridir, aman bu askerdir, polistir, aman bu müdürdür, âmirdir bir zararı dokunur,” diye korktukları için bu hakları huzurlarında gündeme getirmekten ve bu haklara riâyet ederek bir hayat yaşamalarını onlara duyurmaktan korkan, sağlıklarında onların yanlarına yaklaşmaktan korkan Müslümanlar, onları zulüm içinde bir hayata terk eden hoca efendiler bir gün o kimselerin cenaze törenlerine çağrılırlar ve orada bunları o kişilere duyurmaya çalışırlar. Artık ölüp de zarar veremeyecek bir duruma gelince ona yaklaşıp bunları söyleyebiliyorlar. Adam ölmüştür yahu! Artık ne o öl-müş kişinin onlara selâm vermesi, ne de o telkinde bulunan kişinin o-na bir şeyler anlatması mümkün değildir. Dünyadayken diyecektin bunu ona da, adam dünyadayken bunların hak olduğunu bilerek yaşayacaktı. Öyle değil mi? Dünyadayken Rabb’ın Allah olduğunu bilerek yaşayacaktı bu adam. Dünyadayken kıblenin Washing-ton, Avrupa, İsrâil değil, Allah’ın Kâbe’si olduğunu söyleyecektin ki, adam ona göre bir hayat yaşayacaktı. Geçmiş olsun! Adam yapacağını yapmış, hayatını, amellerini tamamlamış, defteri kapanmış sen şimdi anlatıyorsun ona bunu.
Halbuki hoca efendiler şerrinden korktukları, zulmünden ürktükleri bu adamların dünyadayken evlerine gidecekler, dairelerine, makamlarına gidecekler ve uyaracaklardı: “Ey zavallı! Ey kendisinin bir şey olduğunu zanneden zavallı insan! Yarın öldüğün zaman beni çağırıp telkin vermemi isteyeceksin. Ama ben sana şu gerçeği bu günden telkin edeyim ki yarın benim sana kabrinin başında vereceğim telkinimin hiç bir faydası olmayacak. Sen şu anda Müslümanca bir hayatın sahibi olmazsan, Müslümanca amellerin sahibi olmazsan, dünyanın tüm hocalarını çağırsalar bile hiç bir değer ifade etmeyecek. Gel kendini aldatma da Allah’ın istediği şekilde Müslüman ol. Dinle bak sana şimdi söylüyorum ki Allah haktır, Allah Rabb’tır, Allah tek İlâhtır, sadece O’nu Rab bilip, sadece O’nu İlâh bilip boynundaki kulluk ipinin ucunu sadece O’nun eline vermeli, sadece O’nu razı etmeli, O’nun çektiği yere gitmelisin. Sadece kulluğunu O’na yapmalısın. O’-nun elçisi Hz. Muhammed de (a.s) hak elçidir, hak örnektir. Sadece onu örnek alacak, sadece ona uyacak, onu örnek bilecek ve onun gi-bi bir hayat yaşayacaksın. Allah’ın sana, bana ve tüm insanlığa gönderdiği bu Kur’an haktır. Hayatını bu kitabına göre düzenleyecek, amellerini bu kitaba dayandırarak yaşayacaksın,” demeliydik.

Not: Arapça ayet metinlerini Türkçe harflerle yazarken sad harfi büyük S, peltek zel ve peltek se harflari küçük ve koyu olarak (z,s), s,z harfleri küçük renksiz , Zý harfi büyük Z ile, Tý harfi büyük T, te harfi küçük te, Dat harfi büyük D, dal harfi küçük d ile gösterilmiþtir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti