Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

KURAN YAZILARI (7) – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 22 Kasım 2011 Salı 02:00:00
  KUR’AN’IN KİTAP HALİNE GETİRİLMESİ (7)
Kur’an-ı Kerim 42 vahiy kâtibi tarafından yazılmıştır. En meşhurları Mekke’de Abdullah b. Sa’d Medine’de ise Übey ibni Kab’dır. Kur’an ayetleri kâğıt, bez, deri parçaları, taş, tuğla, kürek kemikleri üzerine yazılmıştır. Her Ramazan ayında nazil olan vahiy pasajlarını (Kur’an’ı Kerim’i) baştan sona Cebrail’e arz ediyordu. Karışıklığı önlemek için de gelen vahyin nereye konulacağını belirtiyordu. Peygamber Efendimiz hayatta olduğu sürece vahiy devam ettiğinden, Kur’an metni, iki kap arasında mushaf haline getirilemezdi. Böyle yapılmış olsaydı sık sık değişiklik yapmak, araya girecek birkaç ayeti yerleştirmek için, ikide birçok sayıda yazılmış metni imha etmek mecburiyeti hâsıl olacaktı. Diğer taraftan Kur’an metni birçok hafız tarafından ezberlenip devamlı surette okunuyor ve ashabın bir kısmının nezdinde yazılı nüshalar da bulunuyordu. Üstelik Hz. Peygamber gibi bir teminat mercii vardı. Bu yüzden metnin muhafazası konusunda endişeye sebep yoktu.
Hz. Peygamber’in vefatından sonra ilahi rehber Kur’an metninin, ümmetin icmaından geçmek suretiyle, tek kelimesinden şüphe edilmeyecek tarzda; kıyamete kadar hiç kimsenin itiraz edemeyeceği tarzda toplanması gerekmişti. Zeyd İbn Sabit diyor ki: “Yemame Savaşında ashabın hafızlarından 70 kişinin öldürülmesine müteakib, Hz. Ebu Bekir beni çağırttı. Yanına vardım. Hz. Ömer de orada idi. Ebu Bekir bana dedi ki: Ömer bana gelip dedi ki: “Yemame ‘de Kur’an hafızları çok zayiat verdi. Bu gibi vakalarda hafızların ölmeleriyle Kur’an’ın birçoğunun zayi olmasından endişe ederim. Bana kalırsa Kur’an’ın cem edilmesi için bir emir çıkarman gerekir.” Ben de Ömer’e şöyle cevap verdim: “Resulullah’ın yapmadığı bir işi nasıl yapabilirsin?”, Ömer: “Vallahi bu hayırlı bir teşebbüstür, dedi.” Sonra bu iş üzerinde o kadar durdu ki, bana söyleye söyleye neticede Allah kalbime bu işi yatırdı, ben de onun görüşünü benimsedim.” Zeyd devamla diyor ki: “Ebu Bekir bana dönüp şöyle dedi: “Sen genç, dinç, zeki bir adamsın. Kimse ittiham edemez. Zaten Resulullah’ın da vahiy kâtibi idin. Kur’an metnini topla.” Vallahi bir dağı yerinden nakletmemi isteselerdi, Kur’an’ı toplama mes’uliyeti kadar bana ağır gelmezdi.” Neticede Kur’an’ı hurma dallarından, yassı taşlardan ve insanların hafızalarından derlemeye başladım.” (Buhari) Kaynakların ittifakla bildirdiğine göre, Hz. Ebu Bekir, Zeyd’e asla hafızasına güvenmemesini, her ayet için 2 delil olmak üzere, 2 şahıstan yazılı nüsha aramasını emretti. Bu iş için Zeyd, Hz. Ömer’in yardımını şart koşmuş, O’da ciddi bir şekilde kendisine yardım etmiştir. Zeyd bizzat kendisi iyi bir hafız olduğu halde, kendisi gibi başka hafızlarla da yetinmeyip, her ayet hakkında mukabele görmüş 2 yazılı şahid aramak gibi son derece titiz ve ilmi bir usül takip etmiştir.
Hamidullah’a göre Peygamberimiz (sav) vefat ettiğinde 3000 kişi Kuran’ı ezbere biliyordu. Zeyd B. Sabit’in yazmış olduğu Kuran ile Hz. Muhammed (sav) indirilen Kuran arasında hiçbir fark yoktur.
Hamidullah bu olayı şöyle anlatır: “Zeyd, esasen Kur’an’ı ezbere biliyordu. Böyle olmakla beraber daha ileri bir ihtiyat tedbiri olmak üzere, kaleme alacağı her bir ayet veya kelime için Hz. Peygamber’in huzurunda Arza dan geçirilmiş (Arza’dan geçirilmiş olmak: Her Ramazan ayında Cebrail’in önünde Peygamberimiz tarafından okunmuş Kur’an Allah’ın sevgili iki elçisi, Kur’an-ı Kerim’i birbirlerine okumak üzere Ramazan ayında her gece bir araya gelmekteydiler. Her yıl bir defa yapılan bu karşılıklı okuma işi Allah Resulu’nun vefat edeceği yıl iki defa yapılmıştı. Bu son yapılan okuma işine de ‘Arza-i ahire’ denilmiştir.)mukabele edilmiş iki ayrı yazılı vesikanın şahadetine müracaat etmesini Halife Ebu Bekr O’na emretti. Halka yanlarında saklamakta oldukları bu nüshaları Zeyd ve arkadaşlarına göstermek üzere Mescidun Nebi’ye getirmeleri duyuruldu. Bu çalışma böylece sona erdirildiğinde, Zeyd ibnu Sabit hazırlanan nüshayı yeniden iki defa baştan sona okudu ve varsa bütün noksan ve kusurlar izale edildi.” (Hamidullah, M/ Rasulullah Muhammed s. 198)
633 yılında Hz. Ebu Bekir’in emri üzerine bir araya getiri-len ve mescide okunarak vahy katipleri ve hafızlar tarafından onaylanan bu kitaba MUSHAF adı verilir.
Bu şekilde kitap haline getirilen Kur’an daha sonra Halife Osman dönemimde çoğaltılmıştır. Hz. Hafsa’da bulunan mushaf temel alınarak Zeyd Bin Sabit, Said Bin As, Abdurrahman Bin Haris ve Abdullah Bin Zübeyr tarafından oluşturulan bir komisyon tarafından dört adet Kur’an nüshası yazıldı. Biri Medine’de bırakıldı, diğerleri Basra ve Şam’a gönderildi.
Kur’an’ın kitap haline getirildiğinde günümüzdeki nokta ve işaretler kullanılmıyordu. Emevi halifesi Mervan zamanında ilk defa bazı noktalar ve işaretler kullanıldı. Sonra bunlar terk edilerek bu günkü ötre, üstün, esre, şedde ve tutar işaretleri kullanıldı.
MUHKEM VE MÜTEŞABİH AYETLER
Muhkem ayetler anlaşılması kesin olan ayetlerdir. Ali İmran suresinde Allahu Teala bu ayetlerin Kur’an’ın aslı ve anası olduğunu bildirir. “Sana Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren O’dur. Onun bir kısmı muhkem (açık ve kesin) âyetlerdir ki onlar Kitab’ın anası (temeli)dir, bir kısmı da müteşâbih âyetlerdir” (3/Ali imran–7) Muhkem ayetler aynı zamanda Müteşâbih ayetlerin yorumlanmasında anahtar olarak kullanılabilir.
Müteşâbih ayetler (Elif Lam Mim, Yasin, Tâ Hâ gibi ayetler. Bu harflere hurufu mukatta ayrı ayrı yazılmış, bitişik olmayan harfler denir.)örtük anlamlıdır; Her okuyan kendi bilgisine göre anlam verir. Müteşâbih ayetler üçe ayrılmıştır. Birincisi; Anlamının bütünüyle kavranamayacağı kabul edilen ayetlerdir ki bunlar Allah ve Resulü arasında sırdır. İkincisi; İnsanın ancak çeşitli vasılalarla anlamına ulaşabileceği ayetlerdir. Üçüncüsü; Bilgide derinleşenlerin, âlimlerin ve bilginlerin anlayacağı ayetlerdir.

Not: Arapça ayet metinlerini Türkçe harflerle yazarken sad harfi büyük S, peltek zel ve peltek se harflari küçük ve koyu olarak (z,s), s,z harfleri küçük renksiz , Zý harfi büyük Z ile, Tý harfi büyük T, te harfi küçük te, Dat harfi büyük D, dal harfi küçük d ile gösterilmiþtir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER