Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

KUR’AN’I ANLAMANIN YOLU

A- Kur’an’ı anlamanın birinci yolu yine Kur’-an’dır. Kur’an’ın ilk müfessiri, açıklayıcısı yine Kur’andır.
B– Kur’an’ı anlamanın ikinci yolu sünnettir. Kur’-an’ın ikinci derecedeki müfessiri Resûlullah efendimizin açıklamalarıdır.
C- Kur’an’ı anlamak için müracaat edilecek üçüncü kaynak sahâbe-i kirâm efendilerimizdir.
D- Kur’an-ı anlamada dördüncü kaynak ise âlimler ve müfessirlerdir.
A- Kur’an’ı anlamanın birinci yolu yine Kur’-an’dır. Kur’an’ın ilk müfessiri, açıklayıcısı yine Kur’andır.
“Elif, Lâm, Ra. Bu kitap, hakim ve haberdar olan Allah tarafından, Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye âyetleri tahkim edilmiş (Sağlamlaştırılıp kesin kılınmış), sonra da uzun uzadıya açıklanmış bir Kitaptır.(Hûd 1,2)
Tüm zamanlar, mekânlar ve insanlar için gönderilmiş bu kitabın ayetleri onu gönderen Yüce Allah tarafından bir hayat proğramı olarak tahkim edilmiş, sağlamlaştırılmıştır. Hiçbir gücün bu kitabın ayetlerini değiştirmesi, kaldırması ve yok etmesi mümkün değildir. Kıyamete kadar hiçbir gücün de bu kitaptan ve bu ayetlerden daha güzelinin ortaya koyması da mümkün değildir. Yüce kitabımız bizzat kendisinde de buyrulduğu gibi bizzat Kitabı Ekber/Enbüyük Kitap denen evrendeki yüce yaratanın öteki ayetleri olan, arz, sema ve yıldızlar gib korunmuş, sağlamlaştırılmış, bozulmaktan ve tahrifattan korunmuştur.
Hud suresi birinci ve ikinci ayetlerde de açıklandığı gibi Yüce Allah ayetlerini tahkim ettikten, sağlamlaştırdıktan, her türlü tahrifat ve tecavüzden koruduktan sonra bölüm bölüm, sure sure, ayet ayet hükümlerini açıklamıştır. Kitabındaki bir ayetin kapalılığını bir başka ayetle gidermiş ve açıklığa kavuşturmuştur. Bakara suresinin evvelindeki bir âyeti, ileriki bölümlerde gelecek bir başka âyetle veya Âl-i İmrân suresinde gelecek başka bir âyetle açıklayıp tefsir etmiştir.
“Lâ tuharrik bihî lisâneke li ta’cele bihî. İnne aleynâ cem’ahu ve kur’ânehu. Fe izâ kara’nâhu fettebi’kur’ânehu. Summe inne aleynâ beyânehu. (Kıyame/ 16,19)”
“Ey Muhammed! Cebrâil sana Kur’an’ı okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme, yalnız dinle. Doğrusu o vahyolunanı kalbine yerleştirmek ve onu sana okutturmak Bize düşer. Biz onu Cebrâil’e okuttuğumuz zaman, onun okumasını dinle. Sonra onu açıklamak Bize düşer.” (Kıyame/ 16,19)
Kur’an ayetlerinin inişi sırasında sevgili peygamberimiz gelen ayetleri bir an evvel ezberlemek ve insanlara ulaştırmak amacıyla acele edip dilini kıprdatınca Cenâbı Hak peygamber efendimizi uyarıyor ve:
– Ey peygamberim! Öyle yapma, dilini kıpırdatıp durma, sana gelen âyetleri bir an evvel ezberleyeceğim diye acele etme, işi aceleye getirme, bu Kur’an aceleye gelmez, bu kitabı biz bir araya getirip, sana indirdiysek, onu koruyacak, sana öğretecek ve açıklayacak ta biziz. Sen acele etmeden izlemeye devam et, hemen arkasından, daha sonra sana gönderdiğimiz âyetlerle onu sana açıklayacağız.
Hem kıyame suresindeki ayetlerden hem de Kur’an-ı kerimdeki diğer ayetlerden anlıyoruz ki, Rabbimiz indirdiği bir ayeti daha sonra indireceği bir ayetle açıklayacağını yani tefsiredeceğini beyan ediyor. Bu ayetlerden anlıyoruz Kur’an’daki bir ayetin ilk müfessiri yine Kur’an’dır.
Sözgelişi Bakara suresi 183. ayette oruç tutmanın farz olunduğu belirtildikten sonra arkasından gelen ayetlerde ve daha başka ayetlerde Oruç ibadeti açıklanmış ve daha detaylı bilgile verilmiştir.
“Yâ eyyuhellezîne âmenû kutibe aleykumus sıyâmu kemâ kutibe alellezîne min kablikum leallekum tettekûn(tettekûne).”
Ey âmenû olanlar! Oruç, sizden öncekilerin üzerine yazıldığı (farz kılındığı) gibi sizin üzerinize de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz. (Bakara-183)
“Eyyâmen ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men kâne minkum marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) ve alellezîne yutîkûnehu fidyetun taâmu miskîn(miskînin), fe men tatavvaa hayran fe huve hayrun leh(lehu), ve en tesûmû hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne). (Bakara-184)
(Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Fakat sizden kim hasta veya yolculukta olursa, o taktirde (tutamadığı günlerin sayısı), diğer (başka) günlerden (oruç tutarak) tamamlanır. (İhtiyarlıktan veya iyileşmesi umulmayan bir hastalıktan dolayı) ona (oruç tutmaya) güç yetiremeyenlerin, bir yoksulu (sabah, akşam) doyuracak (kadar) bir fidye vermesi (gerekir).Artık kim isteyerek (gönülden) bir hayır yaparsa (orucunu veya fidyeyi artırırsa),işte o, kendisi için bir hayırdır.Oruç tutmak sizi için daha hayırlıdır, keşke bilseydiniz. (Bakara-184)
“Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve leallekum teşkurûn(teşkurûne).”
Ramazan ayı ki, insanlar için hidayete erdirici (hidayete erme, Allah’a ulaşma vesilesi) ve beyyineler (açık deliller ve ispat vasıtaları) ve Furkan (hakkı bâtıldan ayırıcı) olarak Kur’ân, Hüda tarafından onda (o ayın içinde) indirildi. Artık içinizden kim bu aya (yetişir de ramazan ayını görüp) şahit olursa o zaman onu, oruç tutarak geçirsin. Ve kim, hasta veya yolculukta olursa, o taktirde (tutamadığı günlerin sayısı) diğer günlerde (oruç tutarak) tamamlanır. Allah sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez. (Size bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi hidayet erdirdiği şeye karşılık (sizin de) Allah’ı tekbir etmeniz (yüceltmeniz) içindir. Umulur ki böylece siz (bütün bu kolaylıklara) şükredersiniz. (Bakara-185)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER