Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

LA İLAHE İLLALLAH

Ne demektir La ilahe illallah?

La ilahe illallah bir mühürdür…Hakkıyla iman etmiş bir müslüman için” LA İLAHE İLLALLAH ” kulu CENNETE TAŞIYAN BİR MÜHÜRDÜR.
Ne demektir La ilahe illallah?
La ilahe (müstakil sandığın varlığın yok) İlla Allah. Eğer ki bunu la ilahe (başka ilahlar yok), illa Allah (sadece Allah var) olarak algılarsak yeterince doğru idrak etmiş olamayız. La ilahe yalnızca bize başka ilahlar yok demiyor, müstakil sandığın varlığında yok diyor.
Müstakillik ne demektir?
Kelime olarak müstakil; istikbal sahibi , mutlak yetkili anlamını taşır. Kişinin kendi varlığını müstakil olarak görmesi , kendini Allah dan gayrı görmesindendir. Bir Allah var, bir de ”BEN” varım der. Ben yaptım , her şey benim kontrolüm altında, diyerek kendinde müstakil bir ”BENLİK” olusturur. Bu yapıda tanrıdır ve farkında olmadan kendi ilahlığını ilan eder.
Ben (müstakil sandığım varlığım ) yok muyum?
Ben bu dünyada yaşarken (kendimi var sayarken) nasıl yokluğumu ilan ederim?
Ya benim sandığım şeyler, onlarda mı yok? Evlerim , arabalarım, çocuklarım, eşim, işim… Bu zamana kadar emek verip benim sandıklarım. Ne kadar zor değil mi? Benim sandığın sevdiklerinden ayrılmak.
Korkma! Sadece bunlar üzerinden sahip çıktığın tanrılık iddialarından sıyrıl diyor. Sıyrıl ki Cennetin kapıları sana açılsın.
Ohh be dedin rahatladın değil mi? Çünkü sen Allah’a inanıyorsun ve tanrılık iddiası senden çok uzak. Sakın öteleme! Yanlış yaparsın ve bunu ancak ölümle idrak edebilirsin.
Nedir tanrılık iddiası?
Hepimiz müslümanız ve tek olan Allah’ımıza inanıyoruz. Allah’ımızdan gayri bir şey olmadığını biliriz ancak Allah’ın hakikatinde yaratılan insan kendini müstakil kabul eder ve ”BEN” der. ”Ben varım ve müstakil bir iradeye, müstakil akla sahibim, karar verebilirim, her şey kontrolüm altında” diyerek kendine kişilik kazandırır. Böylece hakikatin üzerene bir örtü örter ve ona ” ben” der. İşte tanrı budur! Hakikatin üzerine örtülen örtüdür.
Tanrı dediğimiz Esma-ül Hüsna kompozisyonuna ve oradaki Rab gücüne sahip çıkışımızdır. Bu öyle ötede beri de bir tanrı değildir, tam da kişinin kendisidir. Hiç farketmeyiz bile. Bizi Hak’tan perdelediği için örtülüdür ve biz onu öyle kabul etmişizdir.
İnanan biri dinin kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda eğip bükerek, kendinin yönetebileceği bir tanrı oluşturur. Oluşturduğu bu tanrıyla kendini güvende hisseder. Çünkü kendinden güçsüzdür ve kendi isteği doğrultusunda yönetebilir. O’nun söylediği doğrudur, sadece kendi gibi yaşayanların doğru yolda olduğunu düşünür, kendi tanrısıyla birlikte çizdiği sınırlar içerisinde kendini güvende hissettiğinden dolayı bu sınırları zorlayacak herhangi bir düşünce ve davranış biçimiyle karşılaşmak istemez. Eğer bu şartlar altında halledemediği bir sıkıntıyla karşılaşırsa o zaman da “Allah’a havale eder.” Kendince tanrısından bir üst makama başvurur. İşte tüm bu duygular bizdeki tanrılık iddiasındandır. Bir Allah var ama bir de ben varım dediğimiz içindir. LA İLAHE İLLALLAH derken anlıyoruz ki müstakil sandığın varlığın yok. İlla Allah! bu yüzdendir ki Rabbimiz bizi her ezanla ”müstakil sandığın varlığın yok, illa Allah” diyerek bize sesleniyor. Unutma kulum sen yoksun illa Allah!
”La ilahe illalah”…Elif kulum sende var sandığın, Allah dan gayrı gördüğün hiç bir şey yok, illa Allah! Rabbimizden gelen çağrının bizzat kendimize olduğunu bilsek acaba yaşantımız hala bu şekilde olabilir mi?
Cennetin kapısında ”La ilahe ilallah ” yazılıdır denir. Bunu mana olarak anlamaya çalışalım. “Sen yoksun, illa Allah!” diyor. Yani cennete girebilmenin şartını söylüyor. Biz zaten dilimizle söylüyoruz diye kendini rahatlatma, acaba bu şartı yerine getiriyor muyum, diye düşün!
Diyelim ki bir tiyatro gösterisine gidiyorsun. Kapıda ”biletsiz girilmez” yazıyor. Ne yaparsın? Bilirsin ki bu kapıdan geçebilmem için bu şartı yerine getirmem lazım. Şart ne? Bir biletin olmalı. Bu kadar net bir kuralı okuyup, o kapının önüne gelip ”biletsiz girilmez” desen seni kapıdan içeri alırlar mı? Kapının önünde yüz kere bin kere biletsiz girilmez desen, hatta ağlayarak, titreyerek biletsiz girilmez, diye tekrarlasan seni o kapıdan içeri alırlar mı hiç? Almazlar! Çünkü sen o kapıdan girmenin gereğini yerine getirmedin. Halbuki yanında bir biletin olsa seni içeri alacaklar. İşte cennetin kapısı idrak sınırında da yazan mana da budur: La ilahe illallah. O okuyarak geçeceğin, “tanrı yok illa Allah” deyip geçeceğin bir şey değil.
Oradaki La ilahe illallah şudur: Tanrı iddiasında olanlar giremez! İlla Allah. Bu manayı idrak ettiysen bir örtü daha kalkmış olur.
Demek ki “La ilahe illallah” kelimesi, durmadan “biletsiz girilmez” demek için değilmiş. O sana bir şey söylüyor. Buraya tanrı iddiasıyla giremezsin.
Cennetin kapısında yazan mana da budur: Buraya tanrı iddiasıyla giremez, buradan tanrı geçemez, İlla Allah.
O zaman şimdi ”Acaba Ben Tanrı mıyım?” diye düşünme zamanı…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER