Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Mağduriyet öyküleri ikinci darbenin alt yapısı mı?”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)
“Mağduriyet öyküleri ikinci darbenin alt yapısı mı?”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Afyonkarahisar İl Başkanı Raşit Demirel, İl Başkan Yardımcısı Mehmet Kocacan ile birlikte düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirip, iktidarı eleştirdi.
YİĞİTLER SAYESİNDE AYAKTAYIZ    
Türkiye’nin içeride ve dışarıda var olma savaşı verdiğini dile getiren MHP İl Başkanı Raşit Demirel, terör örgütlerinin yıllardır yapılan yanlışlıklar ve yetersizlikler neticesinde devletin hücrelerine kadar yerleştiğini belirtti. Bunları temizlemenin kolay olmadığını belirten Demirel; “Bunları temizlemek kolay olmuyor tabi. Çok ağır bedeller ödüyoruz. Bu bedelleri de ülke olarak Anadolu’nun gariban çocukları ödüyor. Daha ne kadar ve nereye kadar ödeyeceğimizi de maalesef kimse bilmiyor. Ne temizlemekle bitiyor, ne de tutuklamakla sonu geliyor. Dünyada bu kadar hainle mücadele etmek zorunda kalan, bu kadar belayla uğraşan, bu kadar ihanetle etrafı kuşatılan bir başka ülke var mı? Bilmiyorum. Çok şükür ki, hainlerden, kalleşlerden, kahpelerden, çok daha fazla vatanseverimiz, ‘önce ülkem’ diyenlerimiz ve bu uğurda gözünü kırpmadan canını seve seve feda eden yiğitlerimiz var. Onların sayesinde hala ‘bir ülkemiz var’ diyebiliyor ve yarınlara da ümitle bakabiliyoruz” dedi.  
 AÇILIM ŞANSI BİR
DAHA VERİLMEMELİ
Devlet yönetmenin ciddiyet kararlılık isteyen bir durum olduğunu, AK Parti iktidarının bu durumu defalarca test ettiğini söyleyen Demirel; “Bu testlerin en sonuncusu ve belki de en çarpıcı olanı terörle yapılan mücadelede ortaya çıkmıştır. Yıllarca terörle mücadele etmek yerine müzakere yürüten AKP iktidarı, ödün vererek, milliyetçiliği ayaklar altına alarak bir yerlere varılmayacağını umarım anlamıştır. 14 yıldır yapılan deneme-yanılma metodunun acı reçetesini hep birlikte ödüyoruz. Kabul edelim ki şu günlerde ciddi, tutarlı ve kararlı bir şekilde terörle mücadele ediliyor, sonuç ortadadır. Hainler ne kaçacak, ne de saklanacak delik bulabilmektedirler. Devletteki uzantılarının da mutlaka temizlenmesi gerekmektedir. Açılım saçılım adı altında asla bir şans daha verilmemelidir. Bugün yapılan mücadele doğrudur. Devlet olmak da bunu gerektirir. Bu kararlılık en başından itibaren ortaya konulmuş olsaydı, bugün ne terör kalırdı, ne de PKK’nın elde ettiklerini emsal görüp devlete darbe teşebbüsü yapmaya çalışan başka örgütler  kalkışma cüreti gösterirlerdi” diye konuştu.
 REFERANS
PENSİLVANYA İDİ
“Hiç dolandırmaya, eğip bükmeye gerek yok. Bu işin siyasi ayağı ortaya çıkarılmadıkça, ne FETÖ’ ile mücadele edilmiş olur, ne de bu tehdit ve tehlike sona erer” diyen Demirel; “Nitekim, sayın liderimiz Devlet Bahçeli’de her vesileyle bu duruma dikkat çekiyor ve hükümeti uyarmaktan geri kalmıyor. Alınan bütün kararlarda, yapılan bütün atamalarda, devlete yerleşmiş bütün FETÖ’cülerin kararnamelerinde mutlaka siyasi irade mevcuttur. Atananlar bulunuyor ve toplanıyor, yerleşenler görevden alınıyor ve devletle olan ilişiği hemen kesiliyor. Bunların hangisi suçlu, hangisi suçsuz bilemiyoruz. Peki, bunları atayanlar, devletin en önemli kurumlarına yerleştirenler, arkalarında duranlar ne olacak? Eğer, ‘Böyle olduklarını bilmiyorduk?’ ‘Kandırıldık’ diye kendinizi savunmaya kalkışırsanız, o zaman o koltuklarda ne işiniz var? FETÖ’cü diye adlandırdıklarınız da çıkar, kandırıldıklarını, işin buralara varacağını bilmediklerini söylerlerse, işin içinden nasıl çıkacaksınız? Kaldı ki, bir zamanlar devlette yükselmek, iş sahibi olmak, ilerlemek ve etkin hale gelmenin tek yolu Pensilvanya referansı vermek değil miydi? Bu referansı verenler suçlu, ama kabul edenlerin hiçbir günahı yok, öyle mi?  Hakka, hukuka, vicdana uygun bir ayıklama yapılması şarttır. Elbette bu kolay olmayacaktır. Ancak eğer, devletseniz bunu yapmak zorundasınız. Ölçüyü doğru koymak, haklıyı-haksızı ayırmak bir tercih değil, mecburiyet olmalıdır” şeklinde konuştu.
GÖREVLENDİRMELER
SİYASİ KARARLA OLDU
“FETÖ mücadelesinde bir taraftan işin cadı avına dönüştüğünü, diğer taraftan darbe kalleşliğine kalkışanların, “Yurtta Sulh” diyerek örgütlenen ve milletin başına bomba yağdıranların, bütün kadroları ile ortaya çıkarılmamasının soru işaretlerini çoğalttığını kaydeden Demirel,.“Kaldı ki, asıl meseleye henüz sıra dahi gelmemiştir. FETÖ’cü olduğu bilinen, bu ihanetin içinde yer aldığı kesin olan bu kadar üst düzey kamu görevlisinin adı geçmektedir. Bunların büyük bölümü tespit edildi ve toplandı. Hala görevine devam edenlerin olduğu iddiaları da orta yerde konuşulmaktadır. Peki, bunları kim bu görevlere getirdi? O makamlara zembille inmediler. Herkes çok iyi biliyor ki, bu görevlendirmeler bir siyasi kararla olmuştur. Atama yazılarının altında birilerinin imzası olmalı, değil mi? Bu atamaları yapanlar, 15 Temmuz akşamına kadar o görevlerde tutanlar kimlerdi?” diye sordu.
 TEHLİKE GEÇTİ Mİ?
FETÖ’ye karşı nasıl bir mücadele yürütüldüğünün netleştirilmesi gerektiğini kaydeden Demirel şöyle konuştu: “FETÖ’ye karşı nasıl bir mücadele yürütülüyor? Psikolojik bir savaş mı? Yoksa düşük yoğunluklu bir iç savaş mı? Ya da terörle mücadele mi? Yoksa irticayla mücadele mi? Bunun belli bir süresi olacak mı? Mesela, PKK için ifade edilen ‘Son terörist teslim olana kadar!’ gibi bir ölçüsü var mı? 17-25 Aralık 2013’ü milat almak dışında bir hedef kitle analiz, bir derecelendirme yaptınız mı? Tehlike tamamen geçti diyebilecek miyiz? Tehlike sürdükçe acil durum devam edecekse, aramızda tehlikenin bu şekilde sürmesini isteyenler bulunabilir mi? FETÖ konusu seçimlerde ‘Biz gidersek onlar gelir; intikamı korkunç olur’ şeklinde bir propaganda malzemesine dönüşecek mi? FETÖ operasyonlarında ‘At izinin it izine karışmasıyla’ ortaya çıkan mağduriyet öyküleri, acaba ikinci darbenin altyapı çalışması olabilir mi?” (Kocatepe Haber Merkezi)

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti