Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Afyonkarahisar Barosu’dan “Çin”e Doğu Türkistan tepkisi

Afyonkarahisar Barosu’dan yapılan açıklamada,

Afyonkarahisar Barosu’dan yapılan açıklamada, Doğu Türkistan’da yıllardır Müslüman Türklere zulmeden Çin rejimine tepki gösterilerek, Uygur Türklerine yapılan zulm şiddetle kınadı.

Afyonkarahisar Barosu’nun da aralarında bulunduğu 73 baronun ortak yaptığı basın açıklamasında, 1949 yılından bu yana Çin Halk Cumhuriyeti yönetimi altında bulunan Doğu Türkistan’da, insan hakları ihlallerinin hayatın tüm alanlarında varlığını artırarak devam ettiği kaydedildi.
“KAMPLARDA KALAN İNSANLARDAN HABER ALINAMIYOR”
Toplama kamplarında insanlığa karşı suç kategorisinde sayılan suçlar işlendiği ifade edilen açıklamada, “Çin Hükümeti, özellikle bölgede yaşayan yerleşik halktan kurtulmak için uygulamaya koyduğu ve 2018 yılında uydu görüntüleri ve tanıklıklarla ispatlandıktan sonra kabul ettiği “toplama kamplarını” suçu ve suçluyu gizlemek suretiyle “meslek edindirme kursu” olarak dünyaya kabul ettirmeye çalışmakta, bu şekilde Doğu Türkistanlıları terörizm, ayrımcılık ve aşırılıktan arındıracağını iddia etmektedir. Esasında bu kamplarda insanlığa karşı suç kategorisinde sayılan suçlar işlenmekte olup kamplarda kalan bir çok insandan tekrar haber alınamamaktadır.” denildi.
“KAMPLARA KAPATILAN UYGUR TÜRKLERİNİN SAYISI HIZLA ARTIYOR”
Doğu Türkistan bölgesinde kamplara kapatılan Uygur Türklerinin sayısının hızla arttığı kaydedilen açıklamada, “Bir milleti ve bir dini inancı ortadan kaldırmaya yönelik sistematik faaliyetlerin varlığı göz önüne alındığında bahse konu fiillerin ‘’İnsanlığa Karşı Suçlar’’ kapsamında olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Çin Hükümeti’nin “Aşırılıkla Mücadele Düzenlemesi”ni kabul ettiği Mart 2017’den bu yana, Doğu Türkistan bölgesinde kamplara kapatılan Uygur Türklerinin sayısı hızla artmaktadır. Düzenlemeye göre “normal” olmayan sakal bırakmak, peçe veya başörtüsü takmak, namaz kılmak, oruç tutmak, alkol almamak ya da İslam veya Uygur kültürüyle ilgili kitaplar veya yazılar bulundurmak da dahil olmak üzere, dini veya kültürel aidiyetin açık veya hatta özel alanda sergilenmesi “aşırılık” olarak değerlendirilmektedir. Çalışma veya eğitim amacıyla özellikle Müslüman nüfusun ağırlıklı olduğu ülkelere gitmek ya da Çin dışında yaşayan insanlarla iletişim kurmak da insanları şüpheli konumuna düşüren temel sebepler arasında bulunmaktadır. Erkek-kadın, genç-yaşlı, kentli-taşralı fark etmeksizin herkes, gözaltına alınma tehlikesi altındadır. Uluslararası Af Örgütü’nün yayımladığı ‘ Çin: Neredeler? Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki toplu gözaltılar hakkında cevap verme zamanı ‘ adlı raporunda bu ihlaller tanık raporlarıyla ispat edilmiştir. Uluslararası Af Örgütü Doğu Asya Direktörü NicholasBequelin’in konuya ilişkin, “Çin hükümetinin etnik azınlıkları hedef alan kirli politikalarını sürdürmesine izin verilmemeli. Dünyanın her yerinden hükümetler, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşanan kabus nedeniyle Çin’e hesap sormalıdır” açıklaması da durumun vehametini gözler önüne sermektedir.” ifadelerine yer verildi.
“DOĞU TÜRKİSTAN BÖLGESİNE KASTEN SİNCAN ADI VERİLMEKTEDİR”
“Bir millet tamamen inkâr edilmekte, ibadet özgürlüğü yok sayılmakta, Türkçe isimler ve yazılar yasaklanmakta, Doğu Türkistan bölgesine kasten Sincan adı verilmektedir.” denilen açıklamada, “Bu uygulamalar ile millet bilinci yok edilmeye çalışılmaktadır. Bahse konu bölgenin kadim bir Çin toprağı olduğu iddia edilerek bölgenin tarihi ve değerleri yok sayılmaktadır. Bütün ilgilileri bu noktada sorumluluk almaya, kıymetli vatandaşlarımızı ve sivil toplum kuruluşlarımızı ise konuyu gündemde tutmaya; BM Genel Kurulu olmak üzere uluslararası tüm kurumları, engelleyici yaptırımları derhal gündeme almaya çağırıyor, uluslararası kamuoyunu Doğu Türkistan Uygur halkı için harekete geçmeye davet ediyoruz. Barolar olarak, Avukatlık mesleğinin ruhu gereği bir haksızlığa sessiz kalmanın da başkaca bir haksızlık olduğunu düşünerek mağdur ve mazlum Doğu Türkistan Uygur Türkleri’nin yanında olmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla beyan ederiz.” ifadelerine yer verildi. >> Burak AYDIN’ın Haberi