Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Çözerse AK Parti çözer, çözerse Erdoğan çözer”

AK Parti Milletvekili Avukat

AK Parti Milletvekili Avukat Ali Özkaya, sorunların çözüm adresini vatandaşın “Çözerse AK Parti çözer, çözerse Erdoğan çözer” şeklinde özetlediğini söyledi

 

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Afyonkarahisar Milletvekili, Anayasa Komisyonu Başkan Vekili Av. Ali Özkaya, Kocatepe Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Burak Aydın’ın sorularını cevaplandırdı.
“BAŞÖRTÜSÜ KONUSUNDA YOĞUN ÇALIŞTIK”
Anayasada yeni düzenlemeler kapsamında başörtüsü ile ilgili konuda yürütülen çalışmaları anlatan Ali özkaya, “Başörtüsü kamuoyunda gündem olan bir konudur. Ben Anayasa Komisyonu Başkan Vekiliyim. Meselenin özü şudur; Anayasa başörtüsü ile ilgili bütün sorunları AK Parti, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde en son 2017 yılındaki değişiklikleriyle birlikte çözmüş olduk. Yani Türkiye’de 2017 yılından itibaren askerler, subaylar, emniyet camiası, polisler dahil, hakim, savcı, kaymakam, polis, efendim, vali, milletvekili. Herkesin başörtülü kullanmasıyla ilgili bütün yasaklar kalktı. Nedir konu? Zaten geçmişte de kanunla ilgili bir yasak yoktu. CHP Genel Başkanı dedi ki, ‘Ben başörtüsüyle ilgili kanunla bu sorunu çözeceğim.’ Ancak sorun çözülmüştü. Ya yeniden çözülmüş bir sorunu, yeniden çözmekle ilgili bir durum söz konusu olamaz. O zaman ne olur? Bize de bizim camiamızdan dini inancı yüksek kesimler sıkça başörtüsü bir anayasal güvenceye alınmalı diyorlardı. İşte AK Parti ve MHP’nin sayısının 360’tan az olup anayasa değiştirilmesi imkânı olmadığı için de bu teklifi veremiyorduk. HP’nin biz bu konuda varız demesi üzerine Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Madem sizin böyle bir düşünceniz var. Başörtüsünü geçmişte laikliğe karşı olarak görüyordunuz, laikliği yıkmak olarak görüyordunuz bundan döndüğünüze göre buyurun o zaman anayasayı değiştirelim. Kanunla ilgili bir soru. Evet. Anayasaya hüküm koyalım dedi ve AK Parti uzun çalışmalar sonrasını benim de katıldığım bir kısım süreçlerde teklifini hazırladık. Milletvekillerimizin imzasıyla verdik. Anayasa en az 200 milletvekilinin imzasıyla teklif edilebilir diyor. 360 ile 400 arasında milletvekili kabul ederse referandum zorunludur. Dört yüzden fazla milletvekili kabul ederse referanduma gitmeyebilir. Biz konuyu komisyonda görüşmeye başladık. Gece yarısından önce görüşmeleri bitirdik. Bu konu hakkında yoğun bir mesai harcadık. 12 saat aralıksız bir yemek arası verme dışında bazen Komisyon Başkanımız, bazen ben yöneterek ara vermeden bütün milletvekillerinin konuşmasını sağladık ve genelini bitirdik. İnşallah TBM’deki diğer maddeler birlikte geçecek.” dedi.
“HİÇ KİMSE SİHALARI KALDIRMAYA CESARET EDEMEZ”
Son günlerde İHA’lar ve SİHA’larla ilgili milli üretimlere yönelik tartışmaları yorumlayan Özkaya, “Tabii İHA ve SİHA üretimelri askeri tarihte ileride mutlaka çok önemli bir şekilde yazılacak. Askeri stratejiyi, konsepti değiştiren silahlar olan İHA ve SİHA üretimleri Türk milletinin son belki 2-3 yüz yıldır ilk defa ürettiği çok önemli bir silah olarak tarihe geçti. Tarihteki yerini aldı. İç güvenliğimizde hem de Irak’ta ve Suriye’deki operasyonlarımızda akabinde Libya’daki operasyonlarda ve Karabağ’da Azerbaycan’ın Ermenilere karşı savaşında denendi. Çok üstün başarılar elde etti. Savaşların seyrini değiştirdi. En son Ukrayna’da Ruslara karşı çok etkin mücadeleler yapıyor. Tabii buna geçmişte AK Parti’de görev yapmış ve ayrılmış kişilerin ‘Biz SİHA’lara dokunacağız.’ sözü toplumda çok büyük infaal uyandırdı. Bu söz doğrudan İngiltere’nin, Amerika’nın, FETÖ’nün ve onlarla beraber olanların sözüdür. Hiç kimse evet bu SİHA’ları kaldıracağız. Bu SİHA’ları hiç istemiyoruz diyemez. Buna cesaret edemez. Milletten oy isteyen hiçbir siyasetçi aklını kaybetmediyse bunu diyemez. O zaman ne der? 1947 yılında Marshall yardımları imzalayan İsmet İnönü’nün yaptığı gibi yapar. Nasıl yaptı? Önce Marshall yardımlarını imzaladı. Amerika’ya her şeyi teslim etti. Anahtar teslim bir şekilde Türkiye’yi teslim etti. Dedi ki bundan sonra Türkiye bir tarım ülkesi olacak. Milli Eğitimi 8 kişilik komisyon yapacak. Komisyon başkan Amerikalı’dır. Amerikalı ne derse Türkiye’nin eğitimine böyle karar verilecek. Sonra Türkiye tarım ülkesi olacağı için bu Nuri Demiralp uçak fabrikasına gelen yok. Gerek yok dedi. Şakir Zümre’nin silah fabrikasına gerek yok dedi. Akabinde Vecihi Hürkuş’un uçak fabrikasına gerek yok dedi. Ve Nuri Kırlık ilinde silah fabrikasını bir şekilde fabrika patlatıldı. Kim tarafından patlatıldığını bilmeyen rahmetli Nuri Kıllıgil’in, Enver Paşa’nın kardeşinin kemikleri bile bulunmadan çok küçük bir çocuk tabutu kadar küçük bir tabuta defnedildi. Dolayısıyla Türk savunma sanayinin bütün önemli unsurları yok edildi. Günümüzde aynen o yapılmak isteniyor. 1940-1950 arasındaki yapıların aynısı yapılması isteniyor. Doğrudan silah hedef alınmıyor. Kişiler sistem hedef alınıyor ve bu sistem yok edilmek istiyor. Böyle bir sisteme devlet destek vermezse bu sistem yaşamaz. Siz şunu düşünün. Bir, silah üretmeniz için mutlak surette MİT’ten Milli Güvenlik Kurulu’ndan en üst ve Milli Savunma Bakanı en üst düzeyde güvenlik araştırmasından geçersiniz. Size devlet bu kişi bu silah yatırımı yapabilir. Bu kişi bu mühendis burada çalışabilir. Bu kişi buna buraya gelebilir diye yetki verilir. Üst düzey güvenlik sertifikasından, incelemelerinden geçersiniz. Şimdi devlet bu kişilere yetkiyi vermezse, izni vermezse yatırım yapabilir mi? Hayır. Silah üretebilir mi? Hayır. Net Artı silahı ürettiniz. İşte Haluk Bayraktar’ın geçen günkü açıklamanı görüyoruz. ‘İHA’yı kaldıracaksınız. Havaalanı olmazsa kendi kendinizi havadan kaldırabilirsiniz misiniz? Hayır. Silahı yaptınız, bombayı yaptınız, deneyeceksiniz. Bunu deneyebilir misiniz? Hayır. Dolayısıyla burada çok ciddi bir devlet desteği yani devletin sistemi düzenlemesi, izin vermesi, denetlemesiyle ilgili desteği olmadığı müddetçe bu yardımların, bu yatırımların hiçbirisi yürümez. Para vermesi şart değil. Evet. Devlet zaten Bayraktar bir para vermiyor. Ürettiği her ürünün yüzde 98-99’nu ihraç eden bir insan niye devletten para alıyor? Niye böyle bir şeye ihtiyaç duysun? Dört milyar dolar bu yıl tarihimiz en yüksek ihracatını yaptık. Bir nokta on sekiz milyar dolarını tek başına Bayraktar yaptı. Yani böyle devasa bir iştir. Peki, hafta içinde Kuveyt Silahlı Kuvvetleriyle anlaşma yaptı. 370 milyon dolarlık ihracat anlaşması yaptı.” diye konuştu.
“BU SİLAHLAR ASLA TÜRK MİLLETİNİN ALEYHİNE KULLANILAMAZ”
Türkiye’nin üretip satacağı silahların Türkiye’ye karşı kullanılamayacağını belirten Özkaya, “Türkiye’ye karşı bunlar kullanılır mı denildi. Sayın Bayraktar çok net bir açıklama yaptı. Dedi ki, ‘Önemli olan yazılımdır. Yoksa bunları kaportacı birine de yaptırırsınız.’ Burada net bir ifadeyle bize yazılımı biz geliştirdiğimiz için biz bunları başka ülkelere de satsak versek de bize karşı kullanılamayacağına olası bir durumda Allah korusun kendisi de söylemiştir. Mesela bu üst düzey otomobilleri bazen yolda gidersiniz. Bir sıkıntı olur. Ararsınız İstanbul’u, Ankara’yı, bazen Almanya’yı. Almanya’dan aracı kitleler, açarlar, çalıştırırlar. Nasıl oluyor oradan açmak? Yazılımla, çünkü tuş ondadır. Mühür ondadır. Süleyman odur. Bu silahların yazılımları Türkiye’dedir. Türk milletinin aleyhine asla kullanılamaz. Evet. Bunun aksini söyleyenler çok üzüntü verici bir durumdur. Kendilerini tarihe ve millete karşı sorumlu hissedeceklerdir. Tarih onları başkaları adına konuşan insan olarak not etmiştir.” şeklinde konuştu.
“CUMHURBAŞKANIMIZ SÖZDE KARARDA MİLLETİNDİR DEDİ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim tarihini 14 Mayıs 2023 olarak açıklamasıyla seçim sathı mahaline girildiğini belirten Özkaya, “Sayın Cumhurbaşkanımız bir tembihte bulundu. Malum tarihi bir olayın hatırlatılmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız dedi ki, ‘Bundan 73 yıl önce yeter söz milletindir demişti rahmetli Menderes. Bugün biz de yeter, sözde karar da milletindir diyoruz.’ Ne demek yeter söz milletindir? CHP’nin tek parti dönemindeki bilhassa İsmet İnönü’nün ‘Milli Şef’ yönetimindeki despotizmine halkına karşı uyguladığı ağır baskıya ve İslam’a ve Müslümanlara karşı adeta neredeyse dinsizleştirme boyutuna ulaşan o zulüm sistemine Menderes ve arkadaşları yeter. Söz milletindir dedi. Öyle büyük bir toplumsal volkan patladı ki 14 Mayıs 1950’de yüzde 55 oy alan rahmetli Menderes ve arkadaşları çok açık ara iktidara geldiler. Rahmetli Menderes’in ilk çıkarttığı kanunda ezanın tekrar Türkçe okunması ve bununla ilgili ceza ve hükmün kaldırılmasıdır. Rahmetli Menderes’in yani 14 Mayıs’ı Sayın Cumhurbaşkanımız tebim edip söylemiş oldu. Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu gelince en son olması gereken tarih 18 Haziran 2023’tür. Bundan önceki 14 Mayıs’ı belirlenmiş gibi oldu. Böylece zaten seçim sürecine doğru hızla gittiğimiz bir dönemde seçimin takviminin ilan edilip başlaması gerekiyor. 62 gün öncesinden karar alınmalı ve buna göre belirtilmeli. Bu tarih de Mart ayının ilk haftası olur. Yani 6-12 Mart arasındaki hafta içinde Sayın Cumhurbaşkanımızın bu kararı açıklayacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
“ÇÖZERSE AK PARTİ ÇÖZER, ÇÖZERSE ERDOĞAN ÇÖZER”
Sürekli Afyonkarahisar’da da Türkiye’nin değişik yerlerinde partisinin görevlendirmesiyle yurt dışında da bulunduğunu anlatan Özkaya şu ifadelere yer verdi: “Milletimizin bu Covid-19 Pandemi sürecinde ve bu süreçten sonraki enflasyonun çok yükseğe çıkması nedeniyle gerçekten ekonomik olarak sıkıntı yaşadığı bir dönem yaşadık. Bu dönemde de bilhassa alt gelir gruplarından önemli itirazlar, serzenişler olmuştu. 2022 yılının Haziran ayından itibaren Cumhurbaşkanımızın tarımdaki taban fiyatları çok yüksek olarak açıklaması ve rekoltenin çok iyi gelmesi arkasından asgari ücret artışı, memur maaş zam artışı, sonra öğrencilerin faizlerinin silinmesi en son EYT’nin çıkartılma sürecine girildi. Yine sözleşmeli memurlara kadro getirilmesi gibi temel sorunlar çıkarılması ve doktorlara sağlık çalışanları çok ciddi kaynak sağlanması gibi olaylar arka arkaya geldiğinde millette bir refahulaşma sıkıntılarının ferahlanması ve yeniden AK Parti sorunları çözerse AK Parti çözer. Recep Tayyip Erdoğan çözere döndü.”
“KAVGALI EVE KIZ VERİLMEZ, BUNLAR DEVLETİ DE PARÇALAR”
Altılı masanın sürekli edebiyat parçaladığını dile getiren Özkaya şöyle konuştu: “Bazen gençler birbirine edebiyat parçalama derler. Altılı masa sürekli edebiyat parçalayan, sonuca yönelik hiçbir söz söylemeyen insanlardan müteşekkir bir masadır. Birbirine sürekli tuzak kurduğunu düşünenlerin olduğu bir masadır. İşte efendim İstanbul’daki Belediye Başkanıyla ilgili mahkemenin verdiği bir karara birisini hemen koşa koşa gidip büyük bir mağduriyet diye ortaya koyma gayretindedir. Öbür gün dur ne yapıyorsun sen de diyeyim? Henüz mahkeme kararı kesinleşmemiştir. Temizi vardı, bize kumpas kılmayın. Partimiz işine karışmayın demesi lazımdır. Tüm bunlar içerideki sıkıntıyı, kavgayı gösteriyor. Millet bakıyor. Ya arkadaş diyor. Anadolu’da bir söz var. Kavgalı eve kız vermezler. Kavgalı bir masaya devlet yönetimi verilir mi? Bunlara masayı versen, bunlar üç günde masayı da devleti de milletle parçalarlar. Zaten birisi diyor ki SİHA’lara dokunacağız. Öbürü Kandil’deki Karayılan, öbürkü beriki ne diyor? Bu AK Parti, MHP, Cumhur İttifakı’nı parçalamanız lazım. Parçalamazsanız onlar bizi yok edecekler. Perişan edecekler. Bunu derhal bir iş yapın öbürkü diyor ki Demirtaş’la kahvaltıya geleceğim. Demirtaş’ı çıkartmamız lazım. Birisi başka şey diyor. Yani her kafadan Bremen Mızıkacıları gibi bir ses çıkıyor. Böyle bir devlet yönetimi olmaz. Evet. Milletimiz de bunu gördükçe ha o zaman diyor ki eve bir kısım eksiklerimiz var. Sıkıntılarımız var. Ama bunları yine Sayın Cumhurbaşkanı çözer. Yine AK Parti Cumhur İttifakı çözer diyor.”
“BİZİ ELEŞTİREN HANIMEFENDİ KALECİK KANUNUNA OY VERMEDİ”
Büyükkalecik beldesinde tapu konusunda gelinen merhaleyi yorumlayan Özkaya şunları söyledi: “1981 yılında Büyükkalecik’te bu alan askeri hükümet döneminde tarihi sit olarak ilan ediliyor. Yani Milli Park Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Milli Parkı olarak ilan ediliyor. Daha sonra 1988 yılında Büyükkalecik’in alt taraflarından bir kısmi kadastro geçiyor. Esas itibariyle 2004 yılında da kadastro geçiyor. Kültür Tabiat Varlıkları Kanunu’nda diyor ki bir bölge üçüncü dereceye kadar sit alanıysa orada şahısların mülkiyeti olmaz. Böyle olunca şahısların aslında atalarından, dedelerinden belki yüz yıldır kullandığı tarlalar Hazinenin adına tapuya tescil ediliyor. Vatandaşların bir kısmı dava açıyor. Birisi davayı kazanıyor, biri kaybediyor. Bir kişi bir parseli kazanıyor, bir parseli kaybediyor. Bir sürü sebep var. Biz 2012 yılında kanunu değiştirmiştik. Üçüncü derece sit alanlarından, mülkiyet edinebilir diye. Tabii ondan sonra Büyükkalecik’e her gittiğimizde ya biz tarlalarımızı alamıyoruz, ya desteklerden yararlanamıyoruz ya da hapis cezası alıyoruz diye sürekli bu konuyu konuşurlar. Biz AK Parti’ye Türkiye’den fazla oy veriyoruz. Bizim bu sorunumuzu çözmeniz lazım diyorlardı. Bunun üzerine 2018 yılında o zaman yanlış söylemeyeyim zannediyorum Valimiz Aziz Yıldırım Bey’di. Cafer Sarı vardı şimdiki Fatih Kaymakamımız. Vali Yardımcımız Başkanlığı bir heyet oluşturduk. Belediyeden, tapudan, kadastrodan ilgili kurumlardan uzunca çalışma yaptılar. Bu çalışmaların sonunda bunun ancak bir kanunla çözülebileceğine inandılar. Sonra biz işi elimize aldık. Milletvekili arkadaşlarımızla beraber Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi arz ettik. Bakanlarımızla konuştuk. Grup başkan vekillerimizle, grup başkanımızla konuştuk. Çok uzun uğraşlar sonrası bunun kanuna tabii bir de aynı zamanda uygun bir kanunun düzenlenmesi gerekiyordu. Sırf bunun için tek maddelik bir kanun yapılamaz. Bir torba kanunu dediğimiz Çevre Bakanlığına giren kanununa bunu koyduk. Hatta Belediye Başkanımız Abdullah Çelik Bey o gün çağırırdı. Toplantının olduğu gün Mustafa Elitaş Sayın Grup Başkan Vekilimizin başkanlığında onlarca bakanlık belki 60 kişinin olduğu bir toplantıya beraberce girdik. Biz uzunca bir savunma yaptık. Bakanlıkların bir kısmını itiraz etti. Katlı olarak, sonra Kültür Bakanlığı’nı ikna edin denildi. Kültür Bakanlığı kabul ederse ondan sonra konuşalım. Toplantıdan sonra biz Kültür ve Turizm Bakanlığı’na gittik. Sağ olsun bakan yardımcımız Nadir Alparslan, müşavirini, genel müdürü çağırdılar. Uzunca müzakere sonrası sonra dedik ki bu münhasır bir Afyonkarahisar Büyükkalecik Kanunu maddeyi böyle düzenleyelim. Diğer yerde karıştırmayalım dedik. Evet o zaman olur dediler. Sayın Elitaş aradı. Biz kanun taslağını hazırladık. Üç milletvekili imzaladık grubumuza verdik. Grubumuzda Allah razı olsun. Bu kanunu sundu ve meclisimizde de komisyonda savunduk. Genel kurulda konuştuk. Ama Afyonkarahisarlı olan her gün eleştiren bizi bir milletvekili hanımefendi kanuna oy da vermedi, ortadan kayboldu. Yani buraya gelip konuşmak ben Afyon’un sorunlarını dile getirdim demekle bu işler olmuyor. Mademki böyle önemli bir konu var bu kanuna oy vermeyeceksiniz. Grubunuzdan izin alıp da böyle bir kanuna oy vermeyeceksiniz de hangi kanuna oy vereceksiniz? Nasıl bu Afyonkarahisar milliyetçiliği? Nasıl Afyon’un çocuğu olmak? Büyükkalecik’in 40 yıllık bir sorunu çözüldüğünde dersiniz ki grubunuza, bu benim şehrim için çok önemli. Bunun siyasal bir tarafı yok. Bu kanuna benim oy vermem gerekir demeniz gerekir. Bu sorumluluğu almanız gerekir. Allah razı olsun kanunu çıkarttık bugün yaklaşık 200 kişiye harçları devlet tarafından karşılanan verildi. Bugünkü değeri eski para birimiyle bir milyar liranın üzerindeki taşınmazlar vatandaşlarımıza peyder pey verilmeye devam ediyor. Bunların içinde eksik hata olanlar olabilir. Az sayıda da olsa bir kısım kardeşlerimiz tapusuna ulaşamayabilir. Bunların da mutlaka süreci takip edip gerekiyorsa mahkemeye de müracaat edip haklarını aramalarını, tavsiye ederim.”
“TARİH VERMEYELİM ZAMAN ALACAK ASKERİMİZ SİVİL UÇUŞLAR İÇİN İZİN VERDİ”
Ali Özkaya, askeri havaalanının sivil uçuşlara açılması konusunu devletin üst kademeleri paylaştıklarında Zafer Havaalanın aktif kullanılmasıyla ilgili sebepleri ileri sürdüklerini belirtti. Özkaya şunları kaydetti: “Bunun bir aşama daha beklemesi gerektiğini sivil havaalanının, askeri havaalanının sivil uçuşlara açılması hususunda çalışmalar yürütülüyor. Belçika’daki bütün hava yolu acenteleri, hava yolu şirketleri, Türk Hava Yolları yöneticileri, Zafer Havaalanı’nın yöneticileri, hep beraber mecliste bu konuyla ilgili toplantı yapacağız. Buraları daha aktif nasıl kullanabiliriz üzerinde çalışıyoruz. Sözümüzden geri adım atmadık. Ama bir zaman alacak görünüyor. Yani tarih vermeyelim. Askerimiz izin verdi. Fakat bir de ekonomi, yani yaptığınız işin verimlilik hepsini bir bütün haline değerlendiriyoruz. En azından şunu da biliyoruz ki inşallah bir fırsat olduğumuzda bugün Türk Silahlı Kuvvetlerimizin komuta kademesi bu konuda bizimle beraber.”
“MÜZEYİ MART AYINDA KÜLTÜR BAKANIMIZLA BİRLİKTE AÇACAĞIZ”
Müze binasının hizmete alınması konusunda ellerinden geleni yaptıklarını söyleyen Özkaya sözlerini şöyle sürdürdü: “İl Kültür ve Turizm Müdürümüze bizi mahcup etme dedim. Milletvekilleri olarak bize düşenleri söyle, biz dersimizi çalışalım dedim. Orman Bakanımızla, Orman Genel Müdürlüğümüzle konuştuk. Büyük ağaçları aldık, onları getirdik. Akabinde Belediye Başkanımızdan rica ettik. İl Özel İdaremiz talimat verdi. Makine ekipmanlarını oraya sevk ettik. Belediye Başkanımız sağ olsun asfaltını döktü. Bir kısım tesisler yardımı etti ve peyzajını bitirdik. Zaten iç kısmının da çok önemli bir kısmı bitmişti. Bu hafta Sayın Bakanımıza tekrar gittik. Dedi ki taşımayla ilgili bize lütfen hızlı bir şekilde direkt ayırıp ve taşımaya başlayalım. Allah nasip ederse sayın bakanımızla da anlaştık. Mart ayında Sayın Bakanımız gelecek ve açacağız. Sayın Mehmet Ersoy’un Afyonkarahisar’a gelecek hatta daha da şöyle bir şey yapacağız. Sayın bakanımız biz Afyon’un gastronomi turizmine, sağlık turizmine, termal turizmine diğer turizm alanlarını tarih dini turizmini anlattığımızda diyor ki; ‘Arkadaş ben turizmciyim. Otellerin sahibiyim önce beni alacaksınız. Bir güzergâh çizeceksiniz. Bir günümde size ayıracağım. Beni gezdireceksiniz. Beni ikna ederseniz birçok turisti ikna edersiniz.’ Sandıklı bölgesinden başlayacağız. Afyon’a geleceğiz. Afyon’daki tarihi alanları gezeceğiz. Müzeyi açacağız. Oradan Frig bölgesine gideceğiz. Sultandağ’ındaki Kervansaray’ımız, Çay ilçesinde kervansaraylarımız var. Bunları nasıl daha işletebiliriz? Fonksiyonel hale getirebiliriz. Bunlar üzerine çok ciddi bir kafa yoracağız. Bunu da Mart ayında yapacağız. Mart ayında Allah nasip ederse yeni müzemiz açılacak.”
“KENTSEL DÖNÜŞÜM PROVAKATİF DAVRANIŞLAR SONUCU KALDI”
Kentsel dönüşümle ilgili düşüncelerini açıklayan Özkaya, “Karaman Mahallesi’nin ne kadar kötü olduğunu, Karaman mahallesinde yaşayan herkes anlıyor. Yani bir yerin çok yüksek olması fazla dairenizin olması, dairenin fiyatının çok fazla olduğu anlamına gelmiyor. Bir yerde bir daire, beş milyonlardır. Başka yerde beş daire, beş milyon liradır. Biz bu projeyi uygulasaydık Mecidiye’deki proje AK Parti iktidarının 21 yılının en çok sosyal destek verilecek projesiydi. Yaklaşık yüzde 60’ı aşan bir kısmını devlet karşılayacaktı. Hiç daha yapılmamıştır. Deprem bölgelerini bile geçen bir destek olacaktı. Çünkü Afyon’un o tarihi, o mimarisi, kültürüne has bir dönüşüm Sayın Bakanımızı zorladık bir kat fazla aldık. Gidildi bir daha konuşuldu. Büyük program yaptık. Bunu CHP özellikle provoke etti. İYİ Parti provoke etti. Bir kısım yerel kişiler provoke etti. Ve o provoke sonucu provokatör davranışlarının sonucu bu iş kaldı. Tabii bir de yüksek enflasyon, Covid-19 pandemisi gibi fiyatlar uçtu.”
“BELEDİYEMİZ ÜST FEDAKÂRLIKLA YIKILAN ÇARŞI SORUNUNU ÇÖZECEK”
İkinci Belediye Şehir Çarşısı yıkımıyla ilgili Afyonkarahisar Belediyesi’nin ciddi bir değerlendirme yaptığını dile getiren Özkaya, “Bina yapıldığında biz Belediye Başkanımıza özellikle oradaki esnaf kardeşlerimizin mağdur edilmemesi, yapıldıktan sonra onların düğün salonlarının uygun şekilde karşılığının yapılması ve bunlarla bir hakkaniyet içinde anlaşma sağlanmasını söyledik. İnşallah o hakkaniyet çerçevesinde ve belediyemiz en üst fedakârlığı yaparak bu sorunu çözecektir.” ifadelerini kullandı.
“VALİ HANIM TARİHTE BİR İLK OLDU”
Ali Özkaya, Türkiye’nin ve Afyonkarahisar’ın ilk başörtülü kadın valisi olan Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı, iyi yetişmiş bir hanımefendi olduğunu dile getirdi. Özkaya, “Afyon hem Türkiye tarihinde yaşıyor. Sayın iyi yetişmiş bir hanımefendi. Sayın Cumhurbaşkanımızın takdiri ve prensipleriyle meslek dışından vali olarak atandı. Yani mülki idare amiri kökenli bir vali değil. Ama şöyle bir şansı var belki. Babası mülki idare amiriymiş. Kaymakammış. Vali Yardımcılığından emekli olmuş. Yani meslek büyükleriyle beraber büyümüş bir arkadaşımız. Çalışkan, gayretli bi şekilde işine eh çalışıyor. Tabi Afyonkarahisar büyük bir il. Hakikaten nüfus olarak da, coğrafya olarak da. Evet, buraya yetişmek, gece gündüz 24 saat çalışmak zor bi iş. Bir hanımefendinin hem devlet görevlerini hem aile, çocuk görevlerini hep beraber yürütmesi önemlidir. Geçen hafta beraberce malum Sinanpaşa’dan, Hocalar’ı aşan yeni yaptığımız o muhteşem yolu açtık. Hocalar’a gittik. Oradan Sandıklı’ya evet gittik. Sandıkla Hatay’a milli parklarımızdan belediyemizin devrettiğimiz o yeni otelimizi açtık. Tabii ondan sonra da Sayın Valimiz dedi ki akşam işte benim kızımın okulunda bir programı var. Oraya da gitmek istiyor. Ve sağ olsun biz oradaki programdan daha sonra vekilimiz, il başkanımız devam ettik. Valimiz ayrıldı. Çalışıyor. Bir ve beraber Sayın Cumhurbaşkanımız Vali hanımı atadığı görevle şunu gösterdi. Sayın Cumhurbaşkanımız; Afyonkarahisar benim gönderdiğim valime sahip çıkar. Evet, vali olarak gönderdim. Bu vali olarak gayretini, başarısını bekliyorum. İnşallah tarihte bir ilk oldu. Bu gayreti sonraki kuşaklara iyi şekilde aktarır.”
>> Burak AYDIN’ın Özel Haberi

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti