Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Sesimizi duyurun yoksa Rabbime mektup yazacağım”

“Sesimizi duyurun yoksa Rabbime mektup yazacağım”

İkinci Belediye Şehir Çarşısı’nın yıkımıyla mağduriyet yaşadığını belirten işyeri sahibi Muhammet Aydınalp, “Sesimi tüm parti genel başkanlarına, başkan yardımcılarına duyurun. TBMM’ye, Cumhurbaşkanımıza duyurun. Sesimi duyuramazsam kâğıdı yürekten, mürekkebi gözyaşından yazılan bir mektup yazıp, kâinatın tek yaratıcısı olan Rabbime bir mektup yazacağım. Ve bunu gönül postanesiyle göndereceğim. Sonucunu Allah’a bırakacağım” dedi

 

İkinci Belediye Şehir Çarşısı esnaflarından Muhammet Aydınalp’in, İYİ Parti İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu’nun düzenlediği basın toplantısında çarşı yıkımı sonrası mağdur olduğunu belirterek konu hakkında açıklama yaptı.
“HATANIN BEDELİ ÖDENMELİ”
Esnaf Muhammet Aydınalp, çarşı yıkımının esnaf açısından mağduriyet oluşturduğunu söyledi. Aydınalp, “Aslında ben buraya bu durumları konuşmak için gelmek hiç istemezdim. Malımın değerini, bedelini aldım diye görüşmek, teşekkür etmek isterdim. Ama çok sıkıntı yaşıyoruz. Bizim sıkıntımızla ilgilenen yok. İYİ Partiİl Başkanıma ricada bulundum. Bu toplantıya kendi hür ve özgür irademle geldim. Benim sesimi duyurun dedim. Ben sesimi duyuramıyorum. Duyanlar duymuyor, bakıyorlar, görmüyorlar. Bu çarşı 1998 yılında Belediye tarafından yapılan 1998 yılından sonra da bizlere açık ihale artırma usulüyle satılan bir iş yeridir. Biz bir kuyumcudan sertifikalı bir pırlanta almış gibi altında Belediyenin sertifikası bulunan bir binayı satın aldık. Özel bir firmadan, herhangi bir müteahhitten almadık. Bize buralar satılırken Afyon’da AVM’ler yoktu. Dört tane iş hanı, iş merkezi vardı. Oruçoğlu, Bozcalar, Özsoy, Birinci Belediye Çarşısı ve İkinci Belediye Çarşısı. Ama ne hikmetse belirli bir yıldan sonra birinci çarşı hala ayakta duruyor. Yapım hatası yapılan bir çarşı olduğunu netleştiriyorum kendi kafamda. Bu çarşı çürük çıktı. Sıkıntı yok. Olabilir. Bir hata yapılmıştır. Bu hatanın bedeli de ödenmelidir. Biz bu çarşıyı alırken işporta pazarından defolu yüzde 50 indirimli ürün diye almadık.” dedi.
“BEŞ AYDIR HALİMİZ NİYE SORULMUYOR?”
“Bizler geçmişte yıkılan bu çarşıdan işyeri alırken bugün bir AVM’den bir iş yeri, bir dükkân alır gibi bir bedel ödedik. Ben karşıma kimseyi almıyorum. Yapan Ahmet’tir. Satan Mehmet’tir. Şimdi gelmiş, birinde patlamıştır.” diyen Aydınalp, “Ben bir kurumdan aldım. Bir tüzel kişilikten aldım. Ben o gün buraya nasıl bir bedel ödediysem, bir iş yeri alacak kadar bir bedel ödediysem, bana da belediye kasasını açacak, aynı yaşta, aynı metrekarelerde, üç aşağı, beş yukarı bir yer alacak kadar bana bir bedel ödenecek. Bunu niye söylüyorum? Belediye’den çarşımızın yıkım kararı çıktıktan sonra belediyeye vardık. Dedik ki arkadaşlar başkanım, başkan yardımcılarım her neyse kim ilgileniyorsa, kurum var benim karşımda. Kişiler önemli değil. Bizim durumumuz ne olacak? Bana söylenen şu. Bu çarşının arsa bedeli, inşaat bedeli, şerefiye bedeli, kapı cam çerçeve bedeli hesap edilecek. En ufak hakkınız mağduriyete uğranmayacak ve binadan yıpranma payı düşünmeden bu bedeller ödenecek. Çok sevindik. Dedik ki tamam bizim hiçbir yere gitmemize gerek yok. Yerimde yer kalmamış, elimde bir tahakkuk kalmış. Bir geçmiş olsuna, bir kazazedeye başın sağ olsuna gelinmez mi? Neden? Sen ne yapıyorsun beş aydır kardeşim? Bağ-Kur primini ödeyebildin mi? Yapılandırma çıktı. Çıkan borcunu kapatacak, elinde bir paran var mı? Niye sorulmuyor kardeşim?” diye konuştu.
“BEŞ AYDIR HALİMİZİ SORAN YOK”
Yıkılan çarşıdan işyerini Belediye’den aldığını vurgulayan Aydınalp, “Ben devletin hazine arazisine kurulmuş bir kaçak gecekondu almadım. Afyonkarahisar Belediyesi’nden tapulu garantili sertifikalı mülk aldım. Burayı yapan kimse beni bağlamaz. Satan kimse beni bağlamaz. Şu anda çözümü yapan kimse beni bağlamaz. Benim kişilerle hiçbir alıp veremediğim yoktur. Kendilerine saygı duyarım. Karşıma çıktıklarında ağabeyler der hürmet gösteririm. Ceketimin düğmelerini iliklerim. Bize yakışan budur. Ama bugün beş ay oldu. Bu esnaf yeni yerine taşındı mı kardeşim? Bu esnaf malını taşıyabildi mi? Evinde durumu nasıl? Geçimini nasıl idare ediyor? Bu para ne zaman ödenecek? Değer tespiti ne zaman yapılacak? Değer tespiti oturulan yerden masadan ekspertize göre yapılmaz. Zaten bina kalmaz. Beş yüz metre aşağı inersin. Beş yüz metre yukarı çıkarsın. Bir araştırma yaparsın. Ya komşum sen burayı satacak olsan kaç para? Ortalama bir fiyat alınır, bir şeyler yapılır. Araya arabulucu girer.” şeklinde konuştu.
“BİR ÇÖZÜM MASASI KURALIM”
Aydın sözlerini şöyle tamamladı: “Bizler bir çözüm masası kuralım. Sayın Afyon Valimizle beraber, Belediye Başkanımız, Belediye Meclis Üyelerimiz, İl Genel Meclisi Üyelerimiz, tüm parti il başkanlarıyla basınımızın önünde, kamuoyuna açık bir şekilde gelin bize arabulucu olun, anlaştırın. Ben nereye kadar dayanacağım? Ben bugün verilen parayla ben orada ancak bir yıllık bir dükkânın kira bedelini ödeyebilirim. Yer satın almayı bırakın. Bugün en Fatih kavşağındaki bir dükkânın metrekaresi kaç paraya geliyor? Ben belediyeden değil, müteahhitten alsaydım bunu, derdi ki, kardeşim bu böyle, şöyle, sen bunu niye yaptın? Bir dakika empati yapın. Ben mücadeleme devam edeceğim. Cenabı Allah’ın desteğiyle sizlerin gayretiyle bana yardımcı olun. Sesimi tüm parti genel başkanlarına, başkan yardımcılarına duyurun. TBMM’ye, Cumhurbaşkanımıza duyurun. Ama buralardan da duyuramazsınız. Ben de bir sonuç alamazsam en son yapacağım tek bir şey kaldı. Kâğıdı yürekten, mürekkebi gözyaşından yazılan bir mektup yazıp, kâinatın tek yaratıcısı olan Rabbime bir mektup yazacağım. Ve bunu gönül postanesiyle göndereceğim. Sonucunu Allah’a bırakacağım. Ama ben bunu yapmak istemiyorum. Benim komşularım bunu yapmak istemiyor. Lütfen sesimizi duyun. Burada hepinize teşekkür ederim.”
>> Burcu AYDIN’ın Haberi