Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onur Bayram

Marka kent Afyon! – Kocatepe Gazetesi

Onur Bayram 24 Şubat 2012 Cuma 02:00:00
  Ne zor şeymiş bu marka kent olmak. Yıllardır uğraşıyoruz, konuşuyoruz, toplantılar yapıyoruz ama hala başlangıç noktasındayız. Önceki gün gazetelerde Afyonkarahisar’ın marka kent olması için yine bir toplantı yapıldığı yer alıyordu. Gazetelerin çoğu haberi, konuşmalardan şekillendirdiğinden; Afyonkarahisar’ın 2 yıl içinde bu konuda kademe kaydedeceği yazılmıştı. Hatta bu amaçla yapılan ilk proje haziran ayında yapılacak bir toplantı ve bu toplantının kitabı olacakmış. Oysa benzer toplantıların ben 2004 ve 2005 yılında da yapıldığını hatırlıyorum. Aradan 7 yılı aşkın süre geçmiş. Marka kent olma yönünden ne kadar aşama kat ettik dersiniz. Toplantılar yaptık, Kent Kurultayları düzenledik, sonuçlarından raporlar yazdık, kitaplar yayınladık. Aradan yıllar geçti, hala marka kent olmak için toplantılar yapıyoruz. Geçmişi varsa ben bilmiyorum ama 7 yıldır hala başlangıç noktasında durup bu yarışı yürüyerek mi bitirsek, koşarak mı tartışması yapıyoruz. Halbuki emekliyerek bile olsa yola çıksaydık süreç şimdiye tamamlanabilirdi.
Gerçi bu kez toplantı bana bir umut verdi. Hiç olmasa artık kendi kendimize konuşmak yerine şehir dışından bir uzman bulup, onun fikirlerini dinlemiş olmak önemli. Ama artık konuşmak, toplantılar dışında bir şeyler yapma vakti geldi. Bunun için sivil toplum da gerekli, il yöneticilerinin irade ve katkısı da. Marka olmak için olumsuz haberleri bertaraf edebilmek, olumsuz düşünce ve önyargıları yıkmak gerekir. Oysa biz toplantı salonlarına kapanıp toplantılarla vakit geçirirken, şehre olumsuz gözle bakanların sayısı her geçen gün artı-yor. İnternette Afyonkarahisar yol mağdurları mağduriyetlerini anlatırken, Afyonkarahisar-Ankara karayolunda yolda kalanlar, ilimiz yöneticilerinin ilgisizliği üzerine sosyal medya üzerinden veryansın etti. Sonuç; müthiş bir biz gelişemedik imajı verildi. Oysa o bölgeye yolda kalanları kurtarma amacıyla yola çıkan ekipleri bile durduracak bir kar vardı. Ama siz basınla yeterince iletişim kuramaz, yaşananlara doğru zamanda reaksiyon veremezseniz; bilip bilmeyen herkes internetten yorum yapar. Siz kendinizi anlatamıyor, durumdan halkı ve basını bilgilendiremiyorsanız; İstanbul’da sıcacık stüdyosunda oturan spikerler sizi yerin dibine sokar.
Marka olmak tanıtımdan, markaları koruyabilmekten geçer. Peki biz tanıtım ve marka ürünlerimizi konusunda ne kadar başarılıyız. Ticaret ve sanayi Odası, sucuk ve lokum için tescil belgesi aldı. Belge almak bir şeyi korumak için yeterli mi? İzmir ve istanbul otogarında 5 TL’ye 3 tane 1 kilogramlık “Afyon lokumu” satın alabiliyorsunuz. Bırakın Afyon lokumunu, lokum denemeyecek tada sahip bu lokumlar mı daha ucuz yoksa aynı ağırlıktaki toz şeker mi siz karar verin. Sizce bu lokumlarda alan insanlar Afyon lokumu hakkında ne düşünüyor? Sizce bu ikinci kalite bile diyemeyeceğimiz mallar, Afyon lokumunun marka değerine katkı mı sağlıyor yoksa zarar mı veriyor? Peki ne işe yaradı bizim tescil belgeleri? Niye yapıldı o kadar marka toplantısı. Lokumu geçelim gelelim sucuk konusuna. Antalya’da size kilosu 15 TL’ye Afyon sucuğu alırım. Afyon’da bu fiyata alabiliyor muyuz? Bu Afyon sucuğunun ne şartlarda ve hangi etten yapıldığını biliyor muyuz? Tescil belgeleri korumayacak mıydı sucuğumuzu? Sucuğun bir standardı olmayacak mıydı? Hadi fason üretimleri geçtim sucuğumuzun reklamını yapabiliyor muyuz? Kayserili bir sucuk firması tüm ulusal kanallarda “made in Kayseri” diye çatır çatır reklam yaparken bizim sucukçular ne yapıyor. Yıllardır birleşip bir araya gelip, ortak bir reklam bütçesi oluşturup “sucuk Afyon’da yenir” diye bir reklam bile yapamadılar. Kayseri ile yaşanan kimin sucuğu daha iyi polemiği olmasa sucuğun reklamı bile olmayacak.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da EMITT turizm fuarı vardı. Bizim yerel gazetelere bakarsanız, Afyon fuara damga vurdu. Ama ulusal basında Afyon standının adı bile geçmedi. Diyarbakır milletvekilleriyle tam kadro tanıtım yaparken, Şanlıurfa fuar alanında sıra gecesi yaşatırken biz ne yaptık? Reklam ve tanıtım bazen biraz şov yapmayı, bazen yaratıcı etkinliklerle dikkat çekmeyi gerektirir. Oysa bizim tu-rizmcilerimiz de sivil toplum örgütlerimiz de stand açmaktan öte gidemiyor. Termal Turizm Otelciler Birliğimiz var. Bu birlik, ünlü gazete yazarlarını Afyonkarahisar’a davet edilip, ağırlayıp, şehrin güzelliklerini tanıtarak; yazarların köşelerinde ilimizden bahsetmesi için iyi bir izlenim bırakamaz mı? Yine ortak bir reklam bütçesi oluşturup reklam yapamaz mı? Peki oteller doluyor da, bir otel dışında, müşterilerini Afyonkarahisar kent merkezine ziyaret amaçlı yönlendiren otel var mı? Tatilci şehir merkezine inmezse, esnaf nasıl kazanacak?
Hadi her şeyi hep patronlardan beklemeyelim. Bazı devlet kurumlarının bir araya gelen teşebbüs, dernek ve şirketler için hibe fonları veriyor. Tanıtım için, görsel malzeme hazırlamadan, cd ve broşür çoğaltmaya; fuar organizasyonları için stant açmadan yol masraflarına kadar fonlar var. Otelciler Birliği, bu fonlardan yararlanıp Türkiye ve hatta Avrupa’nın farklı şehirlerinde tanıtım çalışmaları yapabilir. Hatta sürekli tanıtım için tanıtım ofisleri açabilir. Gerçi daha Afyonkarahisar kent merkezinde tanıtım ofisini etkin kullanamıyor, şehrin alt ve üst yapı sorunlarını çözememişken; diğer şehirlerde tanıtım ofisi açsak, insanları Afyonkarahisar’a getirsek ne yazar. İtalyanlar’ın bizden aldığı mermeri İtalyan mermeri diye satması konusuna hiç girmeyelim.
Marka Kent toplantısında Ticaret Borsası Başkanımız Mehmet Mühsürler, Özdilek Kavşağına bir manda heykeli neden olmasın diye sormuş. Hatta kadıköy’deki boğa heykelini örnek göstermiş. Oysa Kadıköy’deki heykel tam 148 yıllık. Üstelik Alman Kralı II. Wilhelm’in hediyesi. Biz mandacılığı koruyamazken, mandaların sayısı gün gün azalırken, mandanın heykeliyle uğraşmak doğru mu acaba? Gerçi bu gidişle ilerde şehrimizde manda kalmayacak. Bizde çocuklarımıza, “Bak bu manda. Bir zamanlar bizim şehrimizde vardı.” diyebilmek için bir manda heykeli yaptırabiliriz. Bir filimiz varken, daha şehirde yaşayan insanlar bile bu fil heykelini anlatamıyorken, bir de mandayı anlatmak tanıtım açısından, başa dönmek anlamına gelmez mi? Manda heykeli yaptıracaksak, çok kar yağıyor diye bir de penguen heykeli mi yaptırsak? ilimizde penguen yok değil mi. Gerçi fil de yok ama neyse. Bu fırsatla belki tüm kent mobilyaları bir kez daha gözden geçirilmeli diye düşünüyorum.
Yine başa dönülmüş diye düşünsem de, bu kez toplantının bir uzman katılımıyla yapılması az da olsa bir umut veriyor. Keşke tek bir uzman yerine İstanbul’daki bir kaç farklı tanıtım ve marka uzmanını Afyonkarahisar’a davet etseydik. Afyonkarahisar’da marka konusunda ben çalışma yapıldığını düşünmüyorum. Bir ihtimal bu sefer aradan bir 7 yıl daha geçince yine başa dönmeyiz. Umarım o dönemin yöneticileri yine toplantılarla vakit harcamaz da, şimdi yapılan toplantılarda alınan kararları uygular. Yok süreklilik sağlamazsa; biz hızlı tavşanlar start çizgisinde oturup toplantı yaparken, kaplumbağalar bitiş noktasını geçmeye devam eder.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti