MHP’DE OLANLAR – Kocatepe Gazetesi

Öyle görülüyor ki; TBMM’de görüşmeleri oldukça sert bir şekilde süren yeni anayasa belirleme sürecinde siyaseten çok bedel ödenecek. Afyonkarahisar siyasetinde “anayasa”yla ilgili olarak ilk bedel ödeyen MHP Afyonkarahisar İl Başkanı Raşit Demirel ile ekibi oldu.
Bilindiği gibi MHP İl Başkanı Raşit Demirel ile il yönetim kurulu üyeleri MHP genel Merkezi tarafından görevlerinden alındılar. Demirel’in konuyla ilgili değerlendirmelerini gazetemizde okudunuz.
Kocatepe’nin manşetiyle
olaylar başladı
Biz olayların gelişme süreciyle ilgili kısa bir değerlendirmede bulunmak istiyoruz.
Kamuoyunun malumu olduğu üzere MHP Genel Merkezi yeni anayasa konusunda AK Parti Genel Merkezi ile dayanışma içerisinde. Ancak MHP tabanında bu dayanışma, restleşmeye dönüşüyor. Pek çok MHP’li yeni anayasa taslağına da, taslağın getireceği yeniliklere de karşılar. Bu MHP’lilerden birisi de MHP Afyonkarahisar İl Başkanı Raşit Demirel idi.
İlimiz siyasetinde son dönemde başlayan ve bizim gibi bir çok kişinin takdirle karşıladığı bir gelenek var. Parti il Başkanları her hafta gündemi değerlendiren basın toplantıları düzenleyerek kendilerinin ve partilerinin görüşlerini kamuoyuyla paylaşıyorlar.
Gerçi MHP’nin bir kaç ay önceki değerlendirme toplantısında il başkan yardımcılığı görevini işgal eden bir zat-ı muhterem kendinden büyük laflar etmiş ve biz de bu köşeden ona cevap vermiştik. Sözlerimize cevap vermedikleri gibi hiç bir şey olmamış gibi pişkinliğin en bariz örnekleriyle kameralar önünde arz-ı endam etmeyi sürdürmüşlerdi. İspata davet ettiğimiz şeyleri ispat edemedikleri gibi kendi sözleriyle ilgili tek kelime bile edemeyerek, bizim “İspatlayamazsanız…..” ifadelerimizi yalayıp yutmuşlardı ama neyse…
İşte, 2016 yılının son haftasında yapılan MHP haftalık değerlendirme toplantısında İl Başkanı Raşit Demirel anayasa taslağı konusunda parti genel merkezi ve teşkilatlar arasındaki görüş ayrılıklarının sıkıntıya ve oy kaybına sebep olabileceği görüşüne katıldığını belirterek,“Bu taslak Meclis’ten de, referandumdan da geçmez” demişti.
Demirel basın toplantısında uzun uzun parti politikalarını ve görüşlerini açıkladıktan sonra konuyu yeni anayasa tartışmalarına getirmişti. Toplantıyı takip eden gazetemiz muhabiri Burcu Aydın’ın sorduğu “Anayasa değişikliği sürecinde MHP genel merkezi ve teşkilatlar nezdinde fikir ayrılıklarının sıkıntı oluşturduğu iddiaları ve bu durumun oy kaybına neden olabileceği tartışmalarına katılıyor musunuz?” sorusunu cevaplandırmıştı. Demirel özetle; “Bu tartışmalara katılıyorum. Daha önce de söyledim. Biz MHP olarak biz söylediğimiz sözün arkasındayız. Durduğumuz da yerdeyiz. Bu anayasa taslağı MHP’nin değildir. Niye bu konunun içerisine daldınız denilirse; Anayasa taslağı uzun süredir konuşuluyordu. Bir defa MHP olarak bizi rahatsız eden en önemli konu Sayın Cumhurbaşkanının sürekli Başkan gibi hareket etmesidir. Asgari ücretten tutun da Suriye’deki olaylar hakkında Cumhurbaşkanı konuşmaktadır. Bu ülkede Cumhurbaşkanı, Başkan gibi hareket ediyor. Partimizin Genel Başkanı da diyor ki, ‘Siz doğru yapmıyorsunuz. Siz bir Cumhurbaşkanısınız. Anayasal sınırlarınız içinde hareket etmeniz lazım. Mevcut duruma devam edecekseniz, bir anayasa değişikliğiniz varsa getirin’ demiştir. Taslak MHP önüne gelmiştir. Biz bunu bir şeye benzetmeye çalıştık. Uzun süredir Başkanlıktan bahsediliyordu. Getirilen taslağın içinde Başkanlığın adı geçmiyor. Ama Cumhurbaşkanı hala Başkan gibi hareket ediyor. Eğer bu taslak meclisten geçerse ki ben geçmeyeceğini 330’u bulmayacağını söylüyorum. Vatandaşa referandumla sorulsa bile yine Başkanlık sisteminin olmayacağını söylüyorum. Bu noktada MHP niye işin içinde derseniz, bunun yasal olarak suç işlendiğini kanıtlamış olacağız. Bu anayasa taslağı MHP’ye ait değil” demişti.
“Dik” bildiklerimiz “yan” geldi
Toplantıyı haberleştiren Burcu kardeşimiz bu haberine başka bir başlık uygun görmüşse de gazetenin hazırlık aşamasında “Meclis’ten de, referandumdan da geçmez” başlığını hem haberin vurucu ifadesinin bu olması, hem de mizanpaja uygun gelmesi nedeniyle ben attım.
İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Bu haber yayınlanır yayınlanmaz ortalık karıştı. Afyonkarahisar’daki MHP’li ve AK Partililerden tutun da MHP Genel Merkezine kadar Raşit Demirel’i aramayan kalmadı.
Bu konuda epey sıkıntı çeken Demirel sonrasında açıklamasının “kırpılarak, cımbızlanarak” yayınlandığını belirten bir açıklamada bulununca kendisiyle telefonda bir tartışmamız da oldu. Demirel “Yalan, yanlış yazmadınız. Sözlerimin arkasındayım. Bu sözleri ben söyledim ama, öncesinde anlattığım Nasrettin Hoca fıkrası haberde yer almayınca eksik kalıyor. Keşke o hikaye de yazılsaydı” sitemlerini bize iletti. Biz de “Hocam hikayeleri, fıkraları, yazsak gazete sayfaları sizin sözlerinize yetmez. Hele ki tüm konuşulanları yazmaya kalksak gazetenin 12 sayfası da yetersiz kalır” diyerek kendimizi savunduk. Kendisi bize, biz kendisine kısmen hak verdik.
Sonuç itibariyle Raşit Hoca, “Sizin yazdıklarınızda yalan, çarpıtma yok. Ben o sözleri söyledim. Ama bu sözler nedeniyle çok büyük sıkıntılar yaşadım. Bu açıklamam o sıkıntıların ürünüdür” demişti.
Raşit Demirel’in Kocatepe’nin manşetinde yer alan bu sözlerini “inkar etmesi”, “Gazeteyi tekzip etmesi” gibi baskılara maruz kaldığını da biliyoruz. Bu baskıların bizim “dik duruşuna hayran” olduğumuz siyasetçilerden gelişini, en hafif ifadeyle “acı, yazık, bu mudur” kelimeleriyle nitelendirelibiliyoruz.
Herkes kendine yakışanı yaptı
Hasıl-ı kelam; Kocatepe Gazetesi ne söylendiyse onu yazmış, görevini yapmıştır. Raşit Demirel her aklı başında insanın yapması gerektiği gibi özgürce fikrini söylemiş, doğrularını savunmuş, sözlerinin ardında durmuş, tükürdüğünü yalamamış ve bunun bedelini ödemiştir. Aynı zamanda bizim okulu bırakıp askere gittiğimiz yıllarda üniversiteden Hocamız olan Raşit Demirel’e, Ülkücü’nün ve Hoca’nın nasıl olması gerektiğini bir kez daha gösterdiği için teşekkür ediyoruz.
Siyasetin kaygan zemininde kendilerine buldukları yeri kaybetmemek için ilkelerinden ödün veren, bu yetmezmiş gibi omurgalı duruşları omurgasızlığa doğru teşvik eden, dünkü “kara”ları bugün “ak”layanları da siyasetin ve tarihin hükmüne bırakıyoruz.