Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN

MIŞ…MIŞ…MIŞ…

Geçtiğimiz hafta içinde iktidarın en çok konuşulmasını istediği konu, İnsan Hakları Eylem Planı oldu sanırım. Ancak, iktidarın beklentisinin aksine dağ fare doğurdu desek abartı olmaz. 9 amaç, 49 hedef ve 374 faaliyetten oluşan eylem planı malumun ilanından öte bir şey ifade etmedi. Aydınları tatmin etmediği gibi, toplumun büyük kesimi tarafından samimi bulunmadı. Nedeni ise 2002 yılından bu yana ülkeyi yöneten bir iktidarın 19 yıldan beri ülkeyi başka bir iktidar yönetiyormuş da, sanki yeni bir iktidar başa geçmiş gibi açıklamalar yapması olsa gerek. Her geçen gün baskının arttığı, Otokrasi ile yönetilen bir ülkenin aslında kendi insanları için değil de Amerika ve Avrupa Birliği liderlerine şirin görünmek için arada bir bu tür aldatmacalara kalkışmasına artık kimse inanamıyor.
12 Eylül sonrası istibdat dönemini bile arar olduğumuz bu günlerde ülkede demokrasinin, özgürlüklerin canına okuyanlar şimdi de günah çıkartma töreni düzenliyor. Eylem planında “yapılacak, edilecek” diye duyduğunuz her şey aslında 19 yılda yapılamayanların itirafı değil mi?19 yıldan beri bu ülkeyi tek başına yöneten, son yedi yılını “Tek Adam” olarak yöneten kimdi? Bugüne kadar size kim engel oldu? Burada sayılanların hemen tamamı anayasamızda zaten var. Sorun uygulamada. Bunları uygulamanıza kim engel oldu? Muhalefet mi? Bence asıl soru bu.
Bakın bu eylem planı neler vaad ediyormuş?
“Demokratik katılımı güçlendirmek için, siyasi partiler ve seçim mevzuatında değişiklik yapmak üzere kapsamlı bir çalışma başlatılacakmış. Çelişkiye bakar mısınız? Bir yandan demokratik katılımı güçlendirmeye çalışacaksınız, diğer yandan mecliste 6 milyon vatandaşın oyunu almış bir partiyi kapatmaya çalışacaksınız.
Artık, kamu hizmetleri herkese eşit, tarafsız ve dürüst biçimde sunulacakmış. Demek ki bundan sonra devletimiz tüm belediyelere eşit şekilde yardım yapacak. Kredilerde ve sosyal yardımlarda partizanlık yapılmayacak. 3-4 maaş alan özel insanlar olmayacak.
Artık ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının en geniş şekilde teminat altına alınması sağlanacakmış. Demek ki Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar son bulacak. Öğrenciler ve öğretim üyeleri atanmış bir rektörü protesto haklarını kullanabilecekler. Ne Cumhurbaşkanı ne de koalisyon ortağı Bahçeli tarafından da “terörist” olarak hedef gösterilmeyecekler.
Eleştiriler ve düşünce açıklamaları soruşturma konusu olmayacakmış. Demek ki artık sosyal medyada yazdıklarımızdan dolayı hakkımızda “vatan hainliği, teröristlik” gibi yaftalamalarla soruşturma açılmayacak, geceleri kodeslerde geçirmeyeceğiz.
İfade ve basın özgürlüğüne ilişkin standartlar yükseltilecekmiş. Demek ki artık basın mensupları korkmadan istediklerini yazabilecekler. Ülkemiz hapishanelerindeki gazeteciler serbest kalacaklar.
Tutuklama istisnai bir tedbir olacakmış, sadece ifade vermek için mesai saati dışında yakalayıp gözaltına alma, otelde gecenin bir yarısı bulup gözaltına alma gibi uygulamalara son verilecekmiş. Demek ki, bir ifade vermek için konu komşuya rezil olmayacağız.
Ceza infaz kurumlarında dijital dönüşüm tamamlanarak, hükümlü ve tutukluların yakınlarıyla görüntülü görüşebilmelerinin yanında, mektup alıp gönderme, dilekçe verme ve sağlık durumunu takip gibi işlemlerde de teknolojiden yararlanılacakmış, Demek ki seçim dönemlerinde İmralı’dan mektup ve açıklama istemek zahmetinden kurtulacak, Öcalan’a Skyp üzerinden bağlanıp, canlı yayınla AKP’ye destek isteyebilecekler.
Bu planın hayata geçmesi için önce düşünce ve ifade özgürlüğü sağlanacak açıklamasının yapıldığı bir günde mecliste “Yargı yolunu açmak için dokunulmazlıkları kaldıracağız. HDP hem siyasi hem de hukuken kapanacaktır.” açıklamasını yaparak kendini hem hakim hem savcı yerine koyan AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın bunu içselleştirmesi lazım.
Yazılanlar keşke hayata geçebilse. Bu güzel sözler zaten anayasamızda var. Ancak bunları uygulamaya niyetli insanlar yok ortada. Keşke insan hak ve özgürlüklerinin dikkate alındığı gerçekten demokrasi ile yönetilen bir ülkede yaşayabilsek.
Son Söz; “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” Atasözü

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. “malümun ilanı” değil. malumun ilamı olacaktı.
    Malumun ilamı=Bilineni bildirme…

    İkincisi, “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” atasözü değil, Ziya paşanın beytinden bir mısra…
    “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”

Yoruma kapalıdır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti