MOZAİK CENNETİ

1980’li yıllardan başlayıp günümüze kadar gelen dönemde ülkemize eşine zor rastlanır propaganda saldırısı olmuştur.
Hepsi de, “Türkiye bir mozaiktir ve 40 türlü etnisite vardır.” diye başlıyordu. Halbuki, Cumhuriyeti kuranlar, Türk milletinin kurduğunu söylüyorlardı.
12 Eylül 1980’e kadar millet bütünlüğü yolunda ülkücülerin mücadelesi, ihtilal ile sekteye uğratılmış, ülkücüler bölücülükle suçlanarak ezilmişti. Meydan bir süre boş kalınca da herkes mozaikten bahsetmeye başlamıştı.
Örneklerle biraz açarsak; Türk mimarisi diye bir üslup vardır. Camilere veya minarelere baktığımız zaman o beldenin Türk olduğunu herkes anlar. Camide kullanılan taş, kubbe, kemer senin icadın olmayabilir. Bütün bunların farklı yerlerden getirtip yoğurup da Selimiye Camii yaptığın zaman bu Türk mimarisi olur.
Bayrak bir kültür olgusudur. İtibari değeri çok yüksek olan, vatanı, milleti, bağımsızlığı temsil eder. Ama bayrağın bezi Amerikan bezi olabilir, boyası da Hindistan’dan olabilir. Ama bunları bir araya getirip başınızın üstüne kaldırdığınızda işte o Türk milletinin en değerli varlığı haline gelir. O anlamı ona yükleyip bayrak dediğimiz zaman o bayraktır; yoksa bezdir, boyadır.
Yani bezi şuradan, boyası oradan geldi diye “BAYRAK” “mozaik” olmaz.
Dünyanın bütün bayrakları millidir. Çünkü onları bayrak yapan bezi ve rengi değil, onu yükselten toplumun niyeti ve gayretidir. Taşı Yunanistan’dan geldi diye Selimiye Grek olur mu?
Orta Doğudan, Mısır’dan Hindistan’a kadar, güzel bulduğu her şeyi almış, yoğurmuş zenginliği Türk kültüründen başka nerde bulabilirsiniz?
Türkülerimize bakalım; Her yerden bir renk almış, yoğurup Anadolu’da, Rumeli’de ruhumuzun ahengini kurmuşuz. Bundan dolayı Türkülerimize mozaik diyen şımarıkları tımarhaneye bile almazlar.
Kısacası, Bu ülkede Kürtler, Aleviler, Çerkezler, Lazlar yaşıyor diye mozaik olmayız. Ülkemizi mozaik cenneti gibi göstermeye çalışanlar iyi niyetli olamazlar. Bu ülkenin öz evlatları ile asalakları aynı tutamayız.