Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Mücadele akamete uğramamalı! – Kocatepe Gazetesi

Mücadele akamete uğramamalı! – Kocatepe Gazetesi
Mücadele akamete uğramamalı!

Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, hukuk gündemini yorumladı. OHAL’le ilgili tespitlerini aktardı.
Burcu Aydın: Afyonkarahisar Baro Başkanı olarak son dönemin hukuk gündemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Turgay Şahin: Birincisi 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından ilan edilen zaruretten olması gereken bir OHAL sürecimiz var. Bu sürecin getirdiği bir takım şeyler yaşanıyor. Bunların hukuki sonuçları var. Bir de bir referandum yaşadık. Bir anayasa değişikliğine gittik. Türkiye parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine Türkiye’ye özgü bir Başkanlık sistemine dönüştürüldü. Buna ilişkin değişiklikler ve uyum yasaları gündemde. İşin doğrusu uyum yasası adına çok önemli bir takım değişiklikler olmadı. Belki hazırlıkları devam ediyor. Çünkü çok sayıda kanunda değişiklik yapmayı gerektiriyor. Senkronizasyonu bozmadan o uyumu gerçekleştirmek gerekiyor.
Burcu Aydın: Değişiklikler tüm uygulamayı mı kapsayacak? Seçim ittifakını mümkün kılacak düzenlemeleri ön görüyor musunuz?
Turgay Şahin: Basit bir kanunda dahi değişiklik yaptığınızda bunun yansıması olarak çok kanunda benzer hükümlerin değişmesi gerekiyor. Bir domino taşı etkisiyle anayasa da yapılan değişiklikler kanun, yönetmelik v.s bütün uygulamayı değiştiriyor. Muhtemelen önümüzde ki seçimler için seçim ittifakını mümkün ama yasal kılacak bir düzenleme bekleniyor. Daha önce seçim ittifakları yapıldı. Ama bunlar hep fiili olarak yani adı konmuş seçim ittifakları değildi. Bir partinin miğferinde onun adına onun üzerinden oy verilerek yapılan bir takım anlaşmalarla. Ama bunun hukuki sonuçları olacak, karşılığı olacak, devletin tanıyacağı ittifak nasıl yapılacak? Herhalde mukayeseli hukuktan yararlanıp bu konuda buna cevaz veren başka ülke seçim yasaları nasıldır?  Bunlar incelenmek suretiyle yapılacak bir uyum yasası komisyonu oluşturulduğunu düşünüyorum. Bu yıl belki seçim açısından sakin geçecek. Ama önümüzde 2019 yılı tam anlamıyla seçimlere uyanacağımız hareketli bir yıl olacak.
Burcu Aydın: 2019 yılında ki seçim bir yeni Türkiye düzeni noktasında bir ilk olacak. Bu seçim size neler düşündürüyor?
Turgay Şahin: Hiç tecrübemiz yok. İlk defa Başkanlık anlamında bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanacağız. Daha önce bir sefer Cumhurbaşkanı halk oylaması ile seçildi. Şimdi hükümeti belirleyecek olan Cumhurbaşkanlığı sisteminin en önemli figürü. Aslında tek figürüdür. Çünkü çok başlılık kaldırıldı. Başbakanlık v.s gibi kavramlar olmayacak. Böyle bir idareci seçeceğiz. İki turlu bir seçim olacak. Perde arkası ittifaklar gündeme gelebilecek. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ittifaklar yaşanmıştı. Şimdi çok daha ciddi bir seçim olacak. Nihayetinde sembolik bir Cumhurbaşkanlığı seçimiyle artık yürütme demek olan bizzat yürütmenin başı ve herşeyi demek olan bir Cumhurbaşkanı seçmek farklı bir şey olacak. Bunu 2019’da göreceğiz. İnşallah temiz, dürüst, adil, çatışmasız, gerilimsiz bir seçim atmosferi olur ümidindeyim.
Burcu Aydın: Yeni Türkiye düzenine gidilecek seçim kampanyaları sezce nasıl yürütülecek?
Turgay Şahin: Türkiye demokrasi tecrübesi olan bir ülkedir. Biz cumhuriyetten önce de meşrutiyet deneyimleriyle birlikte bir demokrasi başlangıcı deneyimimiz var. Özellikle sandık konusunda tüm millet son derece hassas. Bu konuda sandığa güvenen sonuçlarına razı olan bir demokrasi terbiyemiz var. Bu çok önemlidir. Bu konuda çirkinleştirilmeden yürütülecek seçim kampanyalarıyla birlikte Türkiye yeni idaresini seçecek. İnşallah hayırlı olur.
Burcu Aydın: Olağanüstü hal (OHAL) için bu süreçte nasıl değerlendiriyorsunuz?
Turgay Şahin: Olağanüstü hal bizim anayasal düzenlememizdi. Üstelik ilan edildiğinde bilindiği üzere bir de sıkıyönetim seçeneği vardı. Daha sonra yapılan referandum da sıkıyönetim artık tarihe karıştı. Anayasal düzende olağan dışı bir takım olayların vukuunda uygulanabilecek yegâne seçenek olarak olağanüstü hal uygulaması var. Bu anayasal bir çözümdür. Normal usullerle altında kalkılamayacak bir takım krizler, bir takım olaylar, bir takım tehditlerin ortadan kaldırılması için bir anayasal düzenleme. Uluslar arası karşılığı da var. Bizim üyesi olduğumuz yargı kuruluşları olağanüstü hal ilanı durumunda askıya alma seçeneği bir takım uluslar arası seçeneklerle de tanınmış. Bu hem iç hukukumuza hem de uluslar arası hukukta meşru bir durum.
Burcu Aydın: Avrupa’da da olağanüstü hal örneklerini görülüyor. 15 Temmuz sonrası normal bir süreç değil mi?
Turgay Şahin: Avrupa’da bizim karşılaştığımız tehdit ve tehlikelerin çok çok azıyla karşılaşıldığında Fransa da kısmi önlemlerin hemen akabinde önlemler alınabiliyor. Bunlar Avrupa’nın da gocunmadan uygulayabildiği demokrasiyi askıya almak olarak vasıflandırmadan uygulayabildiği şeyler. Daha önce PKK teröründen dolayı OHAL uygulamamız vardı. PKK terör tehdidi belli bir vakit aralığında ortadan kalkmış gözüktüğünde olağanüstü hal tüm Türkiye de kaldırıldı. 15 Temmuz darbe girişimi bölgesel bir tehdit değil. Bazı illeri değil yurdun tamamını ilgilendiriyor. Yurdun tüm sınırlarında hissedilen derinlemesine bir tehdit olduğu için olağanüstü hal ilanı oldu. Bu ilan sırasında normal vatandaşların normal hayatlarında çok etkili olmayacağı, terörle mücadele konusunda bunun uygulanacağı söylendi. Zaten amacı da buydu.
Burcu Aydın: OHAL FETÖ mücadelesini kolaylaştırırken, kaldırılması tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?
Turgay Şahin: Terörle mücadele 15 Temmuz gecesi başladı. İstanbul, Ankara gibi büyük şehir Cumhuriyet Başsavcılıkları derhal bir takım işlemler yaptılar. Fiili ve hukuki risk aldılar. Allah korusun darbe girişimi başarıya ulaşması halinde hepsinin hayati tehlikesi vardı. Hepsi infaz edilecek isimlerdi. Bunu bilerek büyük bir kahramanlık yaptılar. Gerçekten her birine müteşekkiriz. Zor zamanlarda konuşmak ve zor zamanda iş yapmak önemlidir. Herkes FETÖ aleyhtarı bir şeyler söyleyebilir. Ama o gece henüz durumun belli olmayıp bıçak sırtı iken Allah korusun darbenin başarılı olmasının mümkün olabildiği süreçte bu mücadeleyi başlattılar. Tekrar söylüyorum fiili tehditte hayatlarına mal olabilecek bir mücadeleydi bu. Birde hukuki sorumluluk getiren Anayasa Mahkemesi üyelerinin, Yargıtay üyelerinin alışılmış ya da mevzuat hükümleri dışında soruşturulmaları, tutuklanmaları, gözaltına alınmaları gibi hem cezai hem hukuki tazminat sorumluluğu gerektirebilecek bir şeyi risk alarak başlattılar. Bir yasal mevzuat v.s beklentisi içerisine girselerdi biz bu mücadeleyi o gün kaybetmiştik. Bu mücadeleyi kolaylaştırmak yapılmış olanı hukuki çerçeve içine almak maksadıyla olağanüstü hal ilanı oldu. Tekrar söylüyorum, FETÖ ile mücadele olağanüstü hal ilanı ile başlamadı. Darbe duyumu alındığında vatansever insanlarımız sokakta, bürokratlarımız makamlarının başında hemen o dakika mücadeleye başladılar. İyi ki de başladılar.
Burcu Aydın: OHAL uzun sürecek mi?
Turgay Şahin: Olağanüstü hal bundan sonra yapılacakları bir çerçeve altına almak, ondan önce yapılanları da hukuki koruma kapsamına dâhil etmek için yapılmıştır. Kendilerince de isabetlidir. Bizim tahminimizden uzun süreceği gibi bir manzara ortaya çıkıyor. Muvazzaf subayların derdest edildiği süreçleri biliyoruz. Darbe gecesi darbeciler tarafından vurulduğunu sandığımız kahraman ilan edilen subayların FETÖ’cü oldukları itirafıyla mahkemeye başvurdukları ve hepimizi dehşete düşüren süreçleri yaşıyoruz. Yapı çok derin. Biz ilk bakışta bu kişileri darbeye direniş kahramanı olarak değerlendirirken tam tersi durumda oldukları ortaya çıktı. Buzdağının görünen kısmı büyük ölçüde çözüldü. Kripto unsurlar nasıl yapılacak devlet adım adım gidiyor. Etkin pişmanlık uygulamaları ve itiraflar bu yapıyı yavaş yavaş çözüyor. Bu uzun soluklu bir mücadele olacak.
Burcu Aydın: Hukuk mevcut durum açısından nasıl işliyor?
Turgay Şahin: Ülkeler hukuklarını kendi yaratırlar. Milli hukuk budur. Biz Almanya’dan ceza kanunu ithal etmekle iyi bir iş yapmış olmayız. Ceza kanunumuz Alman menşeyli olduğu için söylüyorum. Cumhuriyetin ilk döneminde genel olarak tercüme usulü benimsenmiş. Biz bunların tamamını 2000’li yıllarda yeniledik. Başına Türk ibaresini koyduk. Türk Ceza Kanunu, Türk Medeni Kanunu şeklinde.  Kanun koyucular bununla şunu iddia ediyorlar; Bu artık milli bir kanun biz bunu bir yerden tercüme etmediği iddia ediyorlar. Ama görünen kazın ayağı öyle değil. Bu kanunlar tamamen Almanya mahreçlidir. Alman ceza sistemi incelenip yapı onun üzerine oturtulmuştur. Hiçbir Avrupa ülkesinin bizim gibi doğrudan terörle sınırlanan bir durumda değil. Bunu içselleştirilmeleri mümkün değil.
Burcu Aydın: Darbe girişiminden sonra idam tartışmaları da şiddetini artırdı. İdam cezasına yönelik değerlendirmeniz nedir?
Turgay Şahin: Darbe girişimi yaşandıktan sonra halk büyük bir haklılıkla idam istedi. En azından meydanlarda kurşun sıkan, bunun emrini verenler, darbeyi bizzat organize edenler, meclisi bombalayanlar, çetenin askeri kanadı, beyin takımının hak ettiği ceza aslında buydu. Ama biz idam cezasını kaldırmıştık. Her ülke kendi hukuki, siyasi geçmişini esas alarak karşılaştığı adi suçları, terör suçlarını masaya yatırıp buna göre bir yol izler. Darbe girişimi öncesinde bir iç güvenlik yasa tasarısı çok tartışılmıştı. Sonra bir MİT yasası tartışması yaşandı. MİT’in operasyon yetkileri tartışılıyordu.  Bu konuda kısıtlı olduğu görülmüştü. Üstelik MİT’in acilen yeniden yapılandırılması ihtiyacı vardı. Bunlara yönelik bir MİT yasası hazırlandı. Darbe girişimine kadar şahsen ben bir hukukçu olarak İç Güvenlik Yasa Paketinin işe yaradığını ya da kullanıldığını bunun avantajlarından istifade edildiğini hiç duymadım.
Burcu Aydın: Zaten OHAL terörle mücadeleye has bir süre değil mi?
Turgay Şahin: Olağanüstü hal ilan edilmeseydi biz FETÖ ile mücadele etmeyecek miydik? Elbette edecektik. Çatır çatır yapılacaktı ama OHAL olmasa FETÖ ile iltisaklı personel bu kadar kolay ortaya çıkarılamazdı. OHAL KHK ekinde ki listelerle görevinden uzaklaştırma idari hukukunun getirdiği gecikme ve zorlukları aşmak açısından terörle mücadeleye has olmak kaydıyla bu dönem için son derece zorunludur. Bu anlamda eğer olağanüstü hal olmasaydı biz 10 binlerce FETÖ’cü ve FETÖ adına talimatla hareket eden personeli doğrusu temizleyemezdik. Bunu görüp kabul etmemiz gerekiyor. Bu süreç devam ediyor. Şunu da fark etmemiz gerekiyor; OHAL KHK’lar sadece FETÖ’ye has değil terör örgütü sayılacak tüm örgütlerle mücadele için bu çerçevede kullanılacağı ısrarla belirtiliyor. Bir sınır ötesi harekâta giriştik. Ülkenin bekasını korumak için zorunlu bir mücadeleye girdik. Bu operasyonda güvenlik güçlerimize Allah yardım etsin duasındayız. OHAL bölücü terörle mücadele içinde zorunlu bir enstrümandır.
Burcu Aydın: Geldiğimiz noktada ihtiyacımız nedir?
Turgay Şahin: Ünlü filozof Sakallı Cemal diyor ki, “Meşrutiyet ilan ettik olmadı. Cumhuriyet ilan ettik olmadı. Ya birde ciddiyet ilan edelim” Bir filozofun gözünden millet olarak bazı şeylerin tatbikinde ciddiyet uzak olduğumuzun itirafıdır. 15 Temmuz darbe girişimi son derece ciddidir. Bu bir tiyatro ya da hafife alınacak şey değildir. Biz uçurumun kıyısına geldik ve döndük. Bir daha yaşanmaması gerekiyor. Bizim bu konuda bir ciddiyet ilan etmemiz gerekiyor. Darbe övmek artık ciddi suç olmalıdır. Darbeyi küçümsemek, hafifsemek suç olmalıdır. ‘Darbe olmamıştır efendim ‘ v.s demek suç olmalıdır. Bırakın dillendirmek akıldan dahi geçirilmemelidir. 15 Temmuz mücadelesi aleyhine konuşmak suç olmalıdır. Örnek Avrupa’dır. Madem muasır medeniyetler gibi bir hedefimiz var. Muasır medeniyetler benzeri tehditlerle karşılaştığında bizden daha ciddi etkin tedbirler almıştır. Bizim de etkili tedbir almamız gerekiyor. Savaş suçlarına karşı ciddi cezalar veren Avrupa Mahkemeleri örnektir. Bunları incelemek lazımdır. İnsan haklarında zirve gördüğümüz ABD ve Avrupa ülkeleri aynı zamanda asayiş tedbirleri konusunda da zirvedirler. En küçük bir tehlike ile karşı karşıya kaldıklarında son derece sert tedbirler almalarıyla bilinirler. İnsan hakları denildiğinde sevgi pıtırcığı olmamız gerekmiyor. Bunların korunması için ciddiyete ve ciddi tedbirlere ihtiyacımız var. Olağanüstü hal tedbirlerin devamı gerekiyorsa devam etmelidir. Yarın olağanüstü hal bittiğinde bu mücadelenin akamete uğramaması ciddiyetinden bir şey kaybetmemesi için biz bunları olağan mevzuatımıza kaydetmek için acele etmek gerektiğini düşünmek zorundayız. >> Burcu AYDIN’ın Özel Röportajı