Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Mutlu evliliğin altın anahtarı doğru iletişim”

“Mutlu evliliğin altın anahtarı doğru iletişim”
"Mutlu evliliğin altın anahtarı doğru iletişim"

Alimoğlu Kültür Sanat Araştırma Merkezi (AKSAM) tarafından düzenlenen seminer etkinlikleri devam ediyor. Bu etkinlikler kapsamında Afyon Kocatepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu tarafından katılımcılara “İletişim Kurmak” konulu bir seminer verildi

“EVLİLİK KUTSAL BİR AKİT”
AKSAM’ın Çeşmeli Konak binasında verilen seminerde Doç. Dr. Nakilcioğlu, aile üyeleri arasındaki iletişimin önemini vurgulayarak “Mutlu evliliğin anahtarı doğru iletişim kurmaktır” dedi. Önceki haftalarda da AKSAM’da “Beden Dili ve İletişim” konulu bir seminer vermiş olan Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu eşlerin bir araya gelerek bir aile şirketi oluşturduklarını belirtti ve bu şirketin gizli sözleşmesinin belli bir süreye bağlı bulunmadığını, ömür boyu devam edecek kutsal bir akit olduğunu ifadeyle şunları söyledi: “Evlilik, insanoğlunun genlerinde var olan, soyunu sürdürebilmeye, biyolojik ve psiko-sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir kurumdur. Nikâh akdiyle geçerlilik kazanan bu kurum erkek ve kadının huzuru, mutluluğu için meşru bir ortam meydana getirir. Ancak günümüzdeki modern ya da post-modern görüş, bireylere farklı mesajlar vermekte, ‘Özgür yaşa, bağımsız ol, canının istediğini yap!’ şeklinde telkinde bulunmakta, üstelik ‘Çocuk seni engeller’ diyerek toplumun sağlıklı geleceğini karartmaya çalışmaktadır. Sahte özgürlük ve bağımsızlık vaadiyle kadın yalnızlaştırılmakta, toplum yapısındaki saygın konumundan uzaklaştırılmaktadır. Bu konudaki akılcı görüş ise erkek ve kadının ancak evlilik çatısı altında gerçek mutluluğa ve doygunluğa ulaşabileceğini savunmakta, kocasıyla eşit haklara sahip olan kadının annelik duygusunu özümseyerek gerçek benliğine kavuşacağını vurgulamaktadır.”
“ÇOCUKLAR AİLE ŞEMSİYESİ ALTINDA GELİŞİMLERİNİ SÜRDÜRÜR”
Aile yapısı içinde bireylerin belirli hak ve sorumlulukları olduğunu anlatan Doç. Dr. Nakilcioğlu, anne, baba ve çocukların aile şemsiyesi altında varlıklarını ve gelişimlerini sürdürebileceğine dikkat çekerek şöyle konuştu: “Mutlu evliliğin altın anahtarı sayılan doğru iletişim sayesinde bireyler ne kadar değerli olduklarının farkına varır, kendilerinin her zaman güvende olduklarını hisseder, et-tırnak gibi birbirinden ayrılmayan, sorumluluk sahibi kişiler olarak daima güçlü olduklarını düşünürler, böylece mutluluğun tadına varırlar. Yuvanın huzur ve güveni, çocuğun gelişimi ve ruh sağlığı ancak aile yapısındaki içten, net ve açık iletişim sayesinde gerçekleşebilir.”
“BOŞANMALARIN ANA NEDENİ
EKONOMİK SIKINTILAR”
İstatistik verilere göre günümüzde boşanmaların neredeyse patlama gösterdiğine işaret eden Nakilcioğlu, evliliği yıkan nedenlerin başında ekonomik sıkıntıların ve iletişim kopukluğunun geldiğini belirterek şunları söyledi: “Her geçen gün ağırlaşan hayat şartları, eşler arasındaki sorunların giderek büyümesine yol açmakta, birbiriyle konuşamamak ve iletişimsizlik de küçük tartışmaları, önü alınamaz kavgalara dönüştürmektedir.
Günümüzdeki bazı yanlış adet ve alışkanlıklar da maddi sorunları daha fazla körüklemektedir. Yüzlerce yıllık geçmişimizin mirası olan, tasarrufa ve sadeliğe dayalı geleneklerimiz yerine, lükse, israfa ve gösterişe dayalı nişan-düğün törenleri hem kız hem de erkek tarafı için adeta yıkım olmakta, ağır borç yükü ve yüksek rakamlı taksitler yüzünden taze aile yuvaları çatırdamaya başlamaktadır. Bu gidişe kesinlikle dur denilmesi ve basit bir eşya yüzünden eşlerin, ailelerin ağız tadının bozulmaması gerekir.”
“MUTLULUĞUN SIRRI DIŞARDA DEĞİL”
Mutluluğun sırrının dışarıda değil, aile çatısı altında bulunduğunu kaydeden Nakilcioğlu, eşlerin empati kurarak birbirlerini iyi anlamaları halinde yaşanan sıkıntıların daha kolay atlatılabileceğine temasla şöyle konuştu: “Eşler arasında uyum sağlanabilmesi için hem kadının hem de erkeğin, beklentilerini düşük tutması, hayat arkadaşını her an affetmeye hazır olması ve koşulsuz sevgiyi daima yüreğinde yaşatması son derece önemlidir.
Evliliği düzgün yürütebilmek için bir tarafın diğeri üzerinde otorite kurmaya çalışması, ‘burada benim sözüm geçer’ mantığıyla hareket etmesi hiç doğru değildir. Biri diğerinin ayağına basarak üstünlüğünü kanıtlamak yerine, sevgi ve saygı temelinde birleşerek eşler ortak kararlar alabiliyorlarsa, uygun adımlar atmaya başlamışlar demektir.”
“ÇOCUKLARINIZLA
BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRİN”
Aile içinde çocukların nasıl eğitileceği konusuna da değinen Nakilcioğlu, sevginin her şeyden önce geldiğini, oyuncak konusunda ise dikkatli olunması gerektiğini belirterek şöyle devam etti: “Çocuklarımızı korkutmak yerine cesaretlendirelim; engellemek yerine önlerini açalım; başımızdan savmak yerine can kulağıyla dinleyelim. Yalan söylemelerini istemiyorsak onlara karşı her zaman dürüst olalım ve verdiğimiz sözü tutalım. En önemlisi, onlara zaman ayırıp birlikte vakit geçirelim. Hazır oyuncak almak yerine, çocuğun kendi oyuncağını kendisinin yapmasını teşvik edelim; ya da farklı parçalardan ilginç ürünler ortaya koyabilecekleri oyuncak türlerini tercih edelim. Fakat unutmayalım ki, dünyanın en pahalı oyuncağı bile çocuğun gözünde aile sevgisinin yerini asla tutmaz, tutamaz.”
“MEKANİK YADA DOĞAL
OYUNCAKLAR TERCİH EDİLMELİ”
Teknolojinin kullanımıyla ilgili olarak da uyarılarda bulunan Doç. Dr. Nakilcioğlu, özellikle henüz bedensel ve zihinsel gelişimini tamamlamamış çocuklar üzerinde elektronik araçların olumsuz etkiler yapabileceğine dikkat çekerek şu önerileri dile getirdi: “Çocuklarımızın sağlığı açısından elektronik oyuncaklar yerine mekanik ya da doğal maddelerden yapılmış ürünleri seçelim. Özellikle uzaktan kumandalı araçlar, düşük dozajda bile olsa, yaydıkları radyo dalgaları ya da lazer ışınları yoluyla çocukların beyin hücrelerinde ve diğer dokularda hasara neden olabilmekte, radyoaktif ve kanserojen etki meydana getirebilmektedir. Bilgisayar ve internet kullanımı konusunda da çok dikkatli olunmalıdır. İki tarafı keskin bıçak gibi, bu teknolojik araçlar, çocuğun düşünce ve kültür yapısında umulmadık yaralar açabilir; başlangıçta farkına varılmayan ya da önemsenmeyen bazı tutumlar, zamanla alışkanlığa dönüşebilir ve telâfisi zor durumlar ortaya çıkabilir. Anne babalar da teknolojiye yabancı kalmayıp bilgisayar ve internet konusunda birşeyler öğrenerek bu mayınlı arazide yavrularını yalnız bırakmamalıdır.”
“İNSAN YAŞLANDIKÇA ÇOCUKLAŞABİLİR”
Konuşmasının son bölümünde aile büyükleriyle ilişkilere değinen Nakilcioğlu, gençlerin anne-babalarından ve diğer büyüklerden çıkaracakları çok önemli dersler bulunduğunu ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı: “Yaratılış kuralları gereği, insan yaşlandıkça çocuklaşmaya başlayabilir. Bu durumu hoş görmeliyiz; onları incitecek en küçük bir söz ve davranışta bulunmamalıyız; ‘öf!’ bile dememeliyiz. Onlar kendi dünyasında, kendi evinde, kendi ortamında yaşamaya alışmıştır, bunu anlayışla karşılamalıyız. Eğer birlikte yaşama imkânımız yoksa onları sık sık ziyaret etmeli, hal-hatır sormalı, ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamaya çalışmalıyız. Onlar bizi küçükken nasıl büyütüp yetiştirmişler ve bu yaşa getirmişlerse, bu yolda her türlü fedakârlığı göstermişlerse, biz de zor günlerinde onların yardımına koşmalıyız. Bilelim ki, onlar bizim misafirimizdir, ‘Allah başımızdan eksik etmesin’ diyelim ve hayır dualarını alalım, yeter!” (Kocatepe)