Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

NAMAZ – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 28 Ocak 2010 Perşembe 02:00:00
  Yere serilen seccade, yere çizilmiş olan çizgiden daha fazla önünden geçmeğe mâni olduğu için, sütre yerine de geçer. İbn-i Âbidîn, önüne elbise veya kitabını koymayı da kâfi görür. Sütreyi dikmek, yatık koymaktan; yatık koymak da çizgiden evlâdır.
Erkek kısmı önünden geçeni ikaz için okurken sesini yükseltebilir. Sadece Sübhânallah da diyebilir.
Namaz kılanın önünden geçilmesi, onun namazına zarar vermez. Ancak geçen kimse günahkâr olmuş olur.
Cemaatle kılınan namazlarda, yalnız imamın önünde sütrenin bulunması kâfidir.
* * *
NAMAZIN ÂDÂBI
Sünnetlerin dışında, namazın edeblerine de riâyet etmek gerekir. Zira âdâbını yerine getirmemek namazı bozmasa da, sevab ve fazîletini azaltır.
Namazın belli başlı edebleri şunlardır:
1 – Namazda, bedenen ve rûhen huzur, sükûnet ve huşu içinde bulunmak.
Şuurlu bir Müslüman, namazın ne büyük bir ibâdet olduğunu bilir, namaz sâyesinde Allahu Teâla’nın mânevî huzurunda olduğunu anlar, O’nun her an kendisini görüp bildiğini düşünerek mütevâzi bir vaziyet alır. Kalbini mümkün mertebe bâtıl ve kötü düşüncelerden, vesveseden, dünyevî alâkalardan korumaya çalışır. Bunun içindir ki “Namazın kemâli, ancak kalb huzuruyladır” buyurulmuştur.
Namazda böyle huşû’ ve huzûr içinde bulunan bir mü’minin, ebedî saadete ve kurtuluşa ereceği, Kur’ân-ı Kerîm’de şu şekilde müjdelenmiştir:
“Mü’minler felâh bulmuştur, ki onlar, namazlarında huşu içinde bulunurlar.” (el-Mü’minûn, 1,2).
Zeyne’l-âbidîn Hazretlerinin evi yanıyordu. Bağırışanların çığlıkları ise mahalleyi altüst ediyordu. Fakat Zeyne’l-âbidîn’de hareket yoktu. Yangını söndürdükten sonra içeriye girenler onu namazda buldular. Selâm verip de namazı bitirince hayretle sordular:
– Evin bir köşesi tutuştu, yanıyordun, feryadlarımızı duymadın mı?
O da şöyle cevab verdi:
– Duydum duymasına da, öteki tarafın ateşi, bu ateşin heyecanını bastırdı. Onun için mühimsemedim..
Ashab-ı Kirâm’dan Said bin Hayseme’nin atını çalıyorlardı. Görenler atın çalındığını bağırarak duyurdular. Ama Said bin Hayseme’de bir hareket yoktu. Ona:
– Neden atının peşinden gitmedin, dediler.
Şöyle karşılık verdi:
– Namazdaki hazzım ve zevkım, bana atımdan çok daha değerli geldi de ondan..
Evet mâneviyat büyüklerinin ve şuurlu dindarların namazları böyledir.
Namazda huşû ve huzûr içinde olmak kadar, şuurlu olmak da mühimdir. Bu yüzden uykulu vaziyette namaz kılmayı Peygamber Efendimiz hoş karşılamamıştır. Bu hususta şöyle buyurur:
“Birinize namazda uyku gelirse uykusu geçene kadar uyusun. Zira uykulu uykulu namaz kılarsa, tevbe edeceği yerde bilmeden sövmüş olabilir.”
“Biriniz namazda uyuklarsa, okuduğunu iyice bilin-ceye kadar uyusun.”
Resûlüllah Efendimiz uykulu halde namaz kılmayı hoş karşılamadığı gibi, yorulmuş, usanmış halde namaz kılmayı da hoş görmemiştir.
2 – Üste giyilmiş elbiseyi önü açık bulundurmamak, varsa düğmelerini iliklemek.
Normal olarak insanlar arasına çıkılamayacak elbiselerle namaza durmamalıdır. Namazda giyilen elbiselerin kirli olmamasına dikkat etmelidir.
İşçi kimseler iş elbisesiyle namaz kılabilirler. Yeter ki elbise kirli paslı olmasın.
3 – Namaz kılarken kıyamda, secde yerine; rükû’da ayakların üzerine; secdede burnun ucuna; oturuşlarda kucağa ve selâmda da sağ ve sol omuz başlarına bakılmalıdır.
4 – Namazda iken öksürük ve geğirme gibi davranışları mümkün mertebe gidermeye çalışmalıdır.
5 – Namazda esnerken ağzını tutmak da âdâbdandır. Ağzını tutmak, dişleri dudakları arasında sıkmakla olur. Bu şekilde esnemeyi engellemek mümkün değilse kıyamda sağ elin tersini, sair rükünlerde de sol elini ağzına kor. Esnemeyi gizlemeğe çalışır. Hadîs-i şerîfte: “Cenâb-ı Hak aksırmayı sever, esnemeyi ise kerih görür. Esneyen kimse elinden geldiğince ona mâni olmaya çalışsın, hah hah diye ses çıkarmasın.” Diğer bir rivayette de: “Elini ağzına koysun” buyurulmuştur.
6 – Rükû’ ve secdede okunan tesbihleri, tek başına namaz kılan kimsenin 3’ten fazla söylemesi.
7 – Kâmet getirilirken hayye ale’l-felâh denilince imam ile birlikte ayağa kalkmak. İmam-ı Züfer’e göre, hayye ale’s-salâh’da ayağa kalkılır.
8 – İmamın, kad kâmeti’s-salâh denirken namaza başlaması. İmam bu hareketiyle müezzini tasdik etmiş olur. Bununla beraber kâmet bittikten sonra namaza durmakta da, bir beis yoktur. İmam Ebû Yûsuf ile diğer üç mezheb imamına göre, böylesi daha güzeldir.
9 – Bir namazdan sonra öbürünü beklemek, kollamak.
10 – Namazdan sonra tesbihlere, cemaatle yapılan duaya devam etmek, bunları terketmemek.
(Devamı Yarın)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER