Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

NAMAZI ANLAYARAK İKAME ETMEK İÇİN FATİHA SURESİ VE AÇIKLAMASINI ÖĞRENELİM

Mekke döneminde nâzil olmuştur. Yedi âyettir. Kur’ân-ı Kerîm’in başlangıç sûresi olduğu için “açan” anlamında Fâtiha şeklinde anılmıştır. Aynı zamanda “Ümmü’l-Kitâb” (Kitab’ın anası/özü), “el-Esâs” gibi adları da vardır.
1. Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.
2. Hamd(in övme ve övülmenin her türlüsü), âlemlerin (tek) Rabbi(1) olan Allah’adır.
3. (O) Rahmân’dır (dünyada bütün yaratıklara bol merhamet edendir), Rahîm’dir (âhirette yalnız mü’minlere acıyıp, mağfiret edecek olandır).
4. Din gününün (yani hesap gününün) mâliki/hükümrânıdır.
5. (Ey Rabbimiz!) Yalnız sana (ibâdet ve itaatle) kulluk eder ve (her hal ve ihtiyacımızda) ancak senden medet umar/yardım dileriz.(2)
6. Bizi doğru yola (İslâm’a) ilet (İslâm ile yaşat).
7. Kendilerine (lütfundan) nimet verdiğin (iyi) kimselerin yoluna (ilet); [4/69] (emirlerine âsi olmuş ve) gazaba uğramışların ve sapıtanların değil (Yâ Rabbi).(3) (Âmin…)(4)
DİPNOTLAR:
1. Rab; bir insan, bir toplum, veya birşey üzerinde otorite iddiasında bulunmadır. Rab aynı zamanda besleyen, büyüten ve varlığı devam ettirme gücüne sahip olandır. Kurumsal olarak kâinatta her türlü otoritenin asıl kaynağı, sahibi ve hayata hükmü geçerli olandır ki, O da ancak Allah’tır. O’nun emrini beğenmemek ve dışlamak Allah’ı Rab olarak tanımamaktır. [bkz. 6/102; 33/36; 41/30; 46/13]
2. Bu âyet inananların Allah’a verdiği bir taahhüttür. Bilmemiz gerekir ki, Allah’a kulluk, yalnız O’na ibadet etmekle değil, hem ibadet hem de emir ve yasaklarına itaatle gerçekleşir. Çünkü Allah, yalnız ibadet ilâhı değildir. Bunun içindir ki İslâm “lâ ilâhe illallâh” ile başlar, “iyyâke na‘büdü” ile yürürlüğe girer. Kur’an’da birçok yerde Allah’a kulluk emredilir. Çünkü insanları, bütün emirlerine itaatte kul etme hakkı ancak O’nundur. Zaten Allah da insanları bunun için yaratmıştır (51/56). Çünkü Bir’e kul olmayan bine kul olur; Allah’a kullukta yücelik ve hürlük, kula kullukta ise, esaret ve küçülme vardır. Seyyid Kutub, tefsirinde: “Öyle bir zaman gelir ki insanlar, Allah’ı sözde inkâr etmeyebilir, O’na ibadeti de terketmezler, ama, o ibadeti ya birine gösteriş olarak yaparlar, ya helal ve haramı (serbestlik ve yasakları) tayin ve ilanda, başkalarının İslâm’a aykırı emirlerine istekle itaat ederler, ya da İslâm’a aykırı olarak bir kimseye sığınmak ve ondan bir pâye elde etmek isterler ki (4/139; 35/10), bu durumda onları rab kabul etmiş, onlara tapmış ve kulluk etmiş olurlar (9/31). Böylece ‘müslümanım’ dedikleri halde -Allah korusun- şirke düşerler” der. İslâm öncesi Arap müşrikleri de ideolojileri yönünden Allah’ı inkâr etmiyorlar, fakat O’nun, hayatlarında hükümleri geçerli olan Rab olmasını kabul etmiyorlardı. İşte Allah’a Rab, Mâlik (Hükümran) ve tek İlâh olarak (112/1-4) inanmamak şirk olur.” (Seyyid Kutub, VIII, 284). [bkz. 2/107, 138; 5/52; 6/102; 12/40, 106; 16/49, 52; 29/25; 39/64, 65; 40/60; 41/30; 43/84; 46/13]
3. Yahudiler, hıristiyanlar ve diğerleri gibi. [bkz. 2/90; 5/77; 58/14] Yahudiler dinlerini merasimleştirdiler, peygamberlerini küçük düşürdüler, devre dışı bıraktılar, hakaret ettiler, hatta bazısını öldürdüler. Hıristiyanlar ise peygamberlerini ilâhlaştırdılar. “Din vicdan işidir“ diye onu vicdanlara hapsettiler ve dini dünyevîleştirdiler. Halbuki inancın/dinin, kişinin iç dünyasına ait birşey olduğunu söyleyip, onu vicdanla sınırlı bir alan içine hapsetmek ve kişiyi, dînî yaşamından engellemek yanlış ve geçersizdir. Çünkü vicdanda olan herşey her yerde var demektir. Bu yönden bunu hegemonik/baskıcı usul ve üslupla bastırmak, insan onurunu zedeleyen bir tavır olmuştur.
4. Âmin: “Öyle olsun, kabul eyle” anlamındadır ve âmin demek sünnettir. Sesli namazlarda Hanefîleride imam ve cemaat sessiz, Mâlikîleride yalnız cemaat sesli; Şâfiî ve Hanbelîleride imam ve cemaatin sesli okumaları menduptur. Besmeleler, İmam Şâfiî’ye göre, sûreye dahil sayıldığından sesli namazlarda açıktan okunur. İmâm-ı Âzam ve Mâlik’e göre yedinci âyet ‘gayri’l magdûbi …’ dir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER