Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

NAMAZIN FARZLARI – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 18 Ocak 2010 Pazartesi 02:00:00
  Niyet Ne Demektir
Niyet, kalbin bir şey’e karar vermesi, o işin ne için yapıldığını düşünmeksizin bilmesi demektir. Namaz hususunda niyet ise, sırf Allah rızası için namaz kılmayı dilemek ve kılınacak namazın hangi namaz olduğunu bilmek, içinden geçirmek demektir.
Niyet kalbe ait bir iştir. Bununla beraber dil ile de söylenmesi efdal görülmüştür.
Namaza Niyette Vakit Tâyini Gerekir mi?
Nâfile namazlar için vakit tayin etmek gerekmez. “Allah rızası için namaz kılmaya niyet ettim demek” veya kalbinden geçirmek kâfidir.
Farz namazlarda ise, namazın hangi vakit namazı olduğunu tayin etmek şarttır. “Bugünkü öğle namazının farzını kılmaya niyet ettim” gibi..
Cuma, bayram, cenaze ve vitir namazlarında da farz namazlar gibi vakit tayini gerekir.
Kaza namazlarında, hangi vakit kaza edilecekse söylenmelidir. Bilinemiyorsa, “en son kazaya kalan öğle ve ikindi namazı..” tarzında bir niyet yapılabilir.
Ne Zaman Niyet Etmelidir?
Niyetin iftitah tekbirine yakın olması daha faziletlidir. Daha önce de niyet edilebilir. Yeter ki niyet ile tekbir arasında yemek – içmek, konuşmak gibi namaza yabancı bir iş yapılmasın. Tekbir aldıktan sonra yapılan niyetle namaz sahih olmaz. Muhtâr olan görüş budur. Diğer bir görüşe göre ise, tekbirden sonra Sübhâneke’den ve Eûzü’den evvel yapılacak niyet ile de namaz câiz olur.
* Cemaatle namaz halinde imama uyanın, namaza niyetle beraber, imama uymaya da niyet etmesi lâzımdır. Meselâ: “Bugünkü öğle namazının farzını kılmaya niyet ettim. Uydum şu imama” denir.
* Cemaatin imama uyma niyeti, imamın Allâhu Ekber diye namaza başlamasından sonra olmalıdır. Bu, İmameyn’e göredir. İmam-ı A’zam’a göre, cemaatın tekbirleri imamın tekbirine yakın olmalıdır. O halde, niyetin imamın tekbirinden önce yapılması lâzım gelir.
Bununla beraber imam daha Fâtiha-i şerîfeyi bitirmeden tekbir alıp imama uyan kimse, iftitah tekbirinin sevabına kavuşmuş olur.
* İmam olan zâtın imamlığa niyet etmesi lâzım değildir. Ancak kendisine kadınlar da uyuyorsa, imamete niyet etmek lâzım gelir. Böyle bir imamın Ene imâmün limenittebeanî yani, “ben bana uyanlara imamım” demesi, yeterlidir.
* * *
NAMAZIN RÜKÜNLERİ
Namazın rükünleri, yani, içindeki farzları şunlardır:
1 – İftitah tekbiri,
2 – Kıyam,
3 – Kırâet,
4 – Rükû’,
5 – Sücûd,
6 – Ka’de-i âhire.
İftitah Tekbîri Neye Denir?
Namaza tekbir ile, yani Allâhü Ekber denilerek başlanır. Bu sebeble bu tekbire iftitah (yani namaza başlama) tekbîri denir. Bu tekbire Tahrime de denir.
* Tahrime, bir şey’i haram kılmaya denir. Namaza Allâhü Ekber sözüyle başlandığı ve bundan sonra namazdan çıkana kadar yeme, içme, dünyevî konuşma ve çalışmalar haram olduğu için, iftitah tekbirine bu isim verilmiştir.
* Hanefîlerin çoğuna göre, iftitah tekbiri, namazın bir rüknü değil, bir şartıdır ve namazın dışındadır. Ancak namazın rükünlerine iyice bitişik olması sebebiyle, rükün kabul edilmesi daha uygun bulunmuştur.
Diğer üç mezheb imamları da iftitah tekbîrini rükün kabûl ederler.
* Tekbir sözü Allâhü Ekber’dir. Bununla beraber, ta’zim ifade eden şu sözlerle de namaza başlamak mümkündür.
Allahü’l-azîm Tebârekâllah, Elhamdülillâh, Lâ ilâhe illâllah, Allahümme, Allah..
Bismillâh, Estağfirullah, Eûzü billâh, İnnâ lillâh, v.s. gibi ifadelerle ise namaza başlanılmaz. Çünkü bu ifadelerde ta’zim mânâsı yoktur. Bunlar birer duâ kelimesidir.
* İmama uymak üzere alınan iftitah tekbîrinin ayakta olması, eğilmeden alınması şarttır.
* İmama uyacak kimse, tekbîrini imamdan önce almamalıdır. İmamın tekbîrine yakın veya onu tâkib ederek tekbir alınmalıdır. İmamdan önce alınan tekbirle imama uyulmuş olmaz.
* Niyet ile iftitah tekbîri arası yemek, içmek, konuşmak gibi namaza yabancı şeylerle ayrılmaz. Niyetten hemen sonra Allâhü Ekber denilerek namaza durulur.
Kıyâm Nedir?
Namazda ayakta durmak demektir. Farz ve vâcib namazlarda ayakta durmak farzdır.
* Özür olmaksızın yalnızca bir ayak üzerinde durmak mekruhtur. Fakat böyle kılınan bir namazı iade etmek de gerekmez.
* Bir özür olmadıkça, farz namazlar hayvan üstünde kılınmaz. Yürümekte olan bir araba da, yürümekte olan bir hayvan hükmündedir. Binaenaleyh zaruret bulunmadıkça, farz ve vâcib namazlar, hareket hâlindeki araba içinde kılınmazlar.
* Hareket hâlindeki bir gemi içinde, bütün namazlar oturarak kılınabilir. Fakat ayakta kılınması efdaldir.
(Devamı Yarın)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER