Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

NASIL VE NE ZAMAN DUA EDELİM (2)

Dua eden kimse korku ve derin bir saygı içerisinde bulunmalı, bağırarak yalvarmaktan sakınmalıdır. Dua, küçüğün büyükten, acizin güçlüden ihtiyacını ciddi olarak istemesi demek olduğuna göre duada yalvarma halinde bulunmamak, ufak da olsa bir saygısızlık etmek, dua sınırını aşarak iltimas sınırına geçen bir haddini aşma olayı olduğu gibi, gizli bir şekilde yapmamak bağırıp çağırmak da ihlâs sınırından gösterişe geçen bir hadsizliği kapsar. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de kendisine nasıl yalvaracağımızı bildiriyor ve şöyle buyuruyor: “Rabbinize dua edin, yalvararak ve gizli olarak. Muhakkak ki O, haddi aşanları sevmez.”(A’raf, 55.)
Duayı Fazla Uzatmayalım
Peygamberimiz de: “Siz ne bir sağıra, ne de bir orada olmayana dua ediyor değilsiniz, şüphesiz bir işitene ve yakına dua ediyorsunuz”(Buharî, Meğazî, 38; Müslim, Zikir,44,45; Ebû Davud, Vitir, 26; Tirmizî, Daavat, 57.) buyurmuştur. Duada fazla söz söyleme ve uzatma da bir nevi haddi aşmadır. Toplu dualarda da Duayı çok uzatarak cemaati usandırmamak gerekir. Ebû Umame (r.a.) den rivayete göre, Abdullah b. Muğaffel oğlunun, “Allah’ım, Cennete girdiğimde sağ tarafındaki beyaz köşkü senden isterim” diye dua ettiğini işitince: “Oğlum, Allah’tan Cenneti iste ve ateşten O’na sığın. Ben Allah’ın Resûlünden dinledim, şöyle buyurdu: “Bir topluluk gelecek, duada haddi aşacaklar.”(Ebû Davud, Vitir, 23; İbn Mace, Dua, 12.
• Dua edecek kimsenin abdest alması, ağız ve diş temizliğine dikkat etmesi ve kıbleye dönerek ve geçmiş günahlarına tevbe etmesi duanın adabındandır. Böyle yapması duasının çabuk kabul olmasına sebeptir.
• Duadan önce Allah’a hamd etmek, Peygamberine salât ve selam getirmek gerekir. Fudele b. Ubeyd (r.a.) anlatıyor: Biz Peygamberimizin yanında oturuyorken bir adam içeri girdi, namaz kıldı. Sonra da:
Allah’ım, beni bağışla ve bana merhamet eyle.” Diye dua etmeye başladı. Peygamberimiz bu adama: “Acele ettin, ey namaz kılan, namazı kılıp da oturduğunda önce Allah’a layık olduğu şekilde hamdet, bana salât ve selam et, sonra da dua et” buyurdu. Bundan sonra bir adam namaz kıldı. Namazdan sonra Allah’a hamdetti, Peygamber sallahu aleyhi ve selleme salât ve selam etti. Bunun üzerine Peygamberimiz kendisine: “Ey namaz kılan, şimdi dua et, duan kabul olunur.” Buyurdu.(Tirmizî, Daavat, 65; Ebû Davud, Salât, 358.)
• Secde hali de duanın kabul olunmasına en uygun hallerdendir. Nitekim Ebu Hureyre Allah’ın Resulünden şöyle rivayet etmiştir:
“Kulun Rabbine en yakın olduğu hâl secde ettiği haldir. Binaenaleyh secdede bolca dua ediniz.” (Müslim)
Hanefiler, Hz. Huzeyfe’den gelen şu hadis uyarınca secdede “sübhane rabbiyel a’la” duasını okurlar. Huzeyfe (r.a) diyor ki: “Hz. Peygamber rükûunda ‘sübhane rabbiyel azim’; secdesinde de ‘sübhane rabbiyel a’la’ derdi.” (Ebu Davud, II, 30).
Secdede yapılacak duaların âyet ve hadislerde geçen dualar olması ve tek başına kıldığımız sünnet/nafile namazlarda yapılması tavsiye edilmektedir.
• Duayı i Salih amellerle desteklemek gerekir. Peygamber Efendimiz: “Amelsiz duâ eden, oksuz yay kullanan kimse gibidir” buyurmuştur. (S.Muhammed Hakkı Hazretleri, tercüme Celal Yıldırım, Sırlar Hazinesi, 494)
İhtiyaç sahibi akrabalara, yoksullara ve kimsesiz çocuklara sadaka vererek ve yardım ederek, hak sahipleri ile helalleşerek Allah’a yalvarmalıyız ki Allah(c.c.) kendisine yapılan dualarımızı kabul buyursun. Sonunda da: “Sübhane Rabbike Rabbi’I-İzzeti amma yesıfûn ve selamün alel-mürseline ve’lhamdülillahi Rabbi’l-alemin” ve “El Fâtiha” diyerek ve salatü selam getirip, Fatiha suresini okuyarak duayı tamamlamak gerekir.
Başka bir hadis-i şerifte şöyle buyruluyor:
“Sizden herhangi biriniz dua ettiği zaman, istediğini büyütsün. Çünkü hiç bir şey Cenâb-ı Hakk’ın kuvvet ve kudretine nisbetle büyük değildir.” (Yani ‘Dilersen ver, dilemezsen verme, dilersen bana mağfiret eyle’ demesin, ne kadar büyük bir şey istersen, o kudreti ilahiyesine nisbeten küçüktür.ve verilmesinde herhangi bir zorluk ta söz konusu değildir.” (İbni Hibban, Ebu Hureyre’den) (İ.Gazali, İhya cilt 1/779)
Selman-ı Farisi Resulullahın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Muhakkakki Rabiniz Hayy’dır ve Kerim’dir. Kulları, ellerini dergah-ı izzetine kaldırdıkları zaman, o elleri boş çevirmekten hayâ eder.» (Ebu Davut, Tirmizi, İbn Mace)
Yüce Allah:
“Ey iman edenler! Namazla ve sabırla/metanetle yardım isteyin…” (2/153); “…Bana dua edin duanızı kabul edeyim. “(Mü’min40/60); “ (Resûlüm!) De ki: “Dua (ve ibadeti)niz olmasa, Rabbim si ze ne diye değer versin?” (Furkan, 25/77); “(Resûlüm!) Kullarım sana beni soracak olurlarsa (bilsinler ki) ben, şüphesiz onlara çok yakınım. (İsterse gönlünden geçirsin.) Bana dua edenin duasına icâbet eder (kabul eder)im…” (Bakara 2/186) buyuruyor.
Hadis-i şeriflerde Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Şüphesiz Allah Teâlâ hayâ ve kerem sahibidir. Bir kimse ellerini kendisine doğru kaldırıp dua ettiğinde onları boş döndürmekten hayâ eder.”(Ebû Davud, Salât, 358; Tirmizî, Daavat, 105.)
“Dua, mü’minin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur” buyurmaktadır. (Hakim)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER