Değerli dostlarım; Sizlerin de TV kanallarında haberleri izlerken içiniz kararıyor mu? Benim kararıyor. “Biz nasıl ve ne ara bu hale geldik?” demekten kendimizi alamıyoruz.
Türk Milleti’nin özellikleri ile bağdaşmayan, töre, örf, adet ve geleneklerimize yakışmayacak olayları hep birlikte seyrediyoruz.
İnsani ve ahlaki değerlerimizden uzak, büyüğe saygı, küçüğe sevgisi olmayan, hak, hukuk, adalet, kanaat tanımayan, alan uyanık, almayan enayi anlayışı korkarım bizi uçuruma götürüyor.
Maddi beklentiler, maneviyatımızın önüne geçmiş, gösterişin esiri olmuşuz. Ailede, işyerlerinde, siyasi ortamlarda hep israfa dayalı mevzular konuşulur olmuş. Atalarımızın “ayağını yorganına göre uzat” sözü rafa kaldırılmış. Gösteriş, hırs ve israf uğruna huzur, dirlik bozulmuş, aileler dağılmış.
Hanımlar kimsede olmayan mobilya, erkekler borçlu da olsa prestij umduğu otomobil, gençler arkadaşlarına hava atabileceği pahalı telefon sevdasında. Üretmeden tüketirken, aslında elbirliği ile geleceğimizi tüketiyoruz. Dünyalık işler için incitiyor, inciniyor ve gergin yaşıyoruz. Şükürden uzaklaştık.
Marifetmiş gibi birbirimizle didişmek, kendi egomuza doğru olmuş. Benlik duygusu herkesin ağzında sakız olmuşken, “BİZ” buhar olmuş uçmuş.
İşin en kötüsü de yeni neslimize de bu konularda söz geçiremez olduk. Eğitemiyoruz, öğretemiyoruz. Belge versek de, bilgi veremiyoruz. Fen bilimleri, sosyal bilimler, edep, adap öğretmek yerine , tüketim bilimlerinde rekora koşuyoruz.
Hesapsız heves ve alışkanlıkların önüne geçmek zor. Bugün kazandığını bugün harcayan bir gelecekten endişe duymamak mümkün değil.
Parayla mutlu olunacağını zannettik, ama yanıldık, tükettikçe tükendik. Çünkü tüketmenin sonu yok. Kanaat etmedikçe, doymadıkça daha da çok acıktık. Maddiyatın, eşyanın, arabanın, telefonun kısacası israfın esiri olduk. Para kazanmak için sağlığımızı verdik, sağlığımızı geri kazanmak için paramızı verdik ama fayda etmedi.
Ne dersiniz, sizce de ne oldum delisi olmadık mı?
YAZARLAR
TÜMÜ