Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

NEFS TERBİYESİ (Billahi Anlamda Hürriyet- DuniHi Anlamda Hürriyet)- 18

Konuşma dilinin talip için nasıl önemli olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Dedik ki: Nefsin şerrinin konuşma dili cehennem için bir gerekçe, bir giriş bileti niteliğindedir. Nefsin fıtratına uygun konuşma dili ise cennet dili manasının dünya hayatındaki yansımasıdır. Bu kadar önemli!
Bugün ibadetlerin niyetlenme cümlelerini ele alarak başlayalım. İbadetlerin niyetlenme cümlelerini ortaya söylememek lazım. Dikkat ederseniz, hep Allah’la irtibata alışmaya çalışıyoruz. Cümlelerimizi kurarken hep Allah’la irtibat… Salata dikkat edin, hep konuşma, salâtta cümlelerin irtibatını Allah’la yaparsınız, başka bir şey yok; salât hep konuşmadır. Önemli olan bu, konuşma… Dil, dil… Düzeltilmesi gereken konuşmadır. Çünkü nefsin şerrini ayakta tutan, canlı tutan, kanlı tutan, yaşatan konuşma dilidir. Dilini keserseniz nefsin şerrini öldürürsünüz. Nefsin şerrini öldürmek nefs terbiyesi demektir. Bunun başka yolu yoktur! Nefsin şerrinin dilini kullanarak tesbih yapmak, nefsin şerrinin dilini kullanarak Hac yapmak, umre yapmak sizi nefs terbiyesine sokmaz!
Başlığımız olan “ibadet niyetleri cümlelerini ortaya söylememek” nedir, nasıldır? Genellikle “niyet ettim öğlenin farzına” denir ki bu yanlış değil, bu da olur. Hatta niyet öyledir ki söylemeseniz de olur, niyette sesle söylemek gerekmiyor. O niyetteyseniz “Allahuekber” der öğlenin farzına durursunuz. Ama sözlü niyet ediyorsanız o zaman doğrusunu söylemek gerekir. “Niyet ettim öğlenin farzına” diye söylerseniz de olur ama eğer kişi hassas ise olmaz. Lütfen düşünün, siz salâta durunca neredesiniz? Huzurdasınız. Bir insanla bile karşı karşıya gelince adını söylüyorsunuz, onunla irtibata geçiyorsunuz, göz göze bakıyorsunuz, o anda yüzüne bakmazsanız “yüzüme bakmadı” diye sizden hoşlanmıyor, iş Allah olunca ortaya konuşmak, “Niyet ettim öğlenin farzına, niyet ettim Ramazan orucuna” diye ortaya söylemek olmaz. Yanlış demiyorum, bu hassas kişi için olmaz, daha iyisini yapmak isteyen için olmaz. Hassas olan, talip olan ne der? “Allahım… Allahım rızan için niyet ettim şuna, şuna, şuna… Allahım niyet ettim rızan için uyumaya. Allahım uyandım, niyet ettim rızan için hayata başlamaya. Allahım niyet ettim rızan için yemek yemeye. Allahım niyet ettim rızan için şunu yapmaya, bunu yapmaya…” Allah’la irtibat. Dünyada Allah’la ne kadar çok irtibat kurmaya çalışırsanız, ahirette Allah sizinle irtibat kurar. Bu kanalı siz açmış olursunuz.
Talibin sonuçlarla ilgili cümle kurarken de dikkat etmesi lazım. Bir başka dikkat edilmesi gereken hassas konudur; sonuçlarla ilgili cümlelerdir. Her sonuç, yaşadığımız hayattaki her sonuç gözle görebileceğimiz bir Allah hükmüdür. Allah hükmünü gözüyle görmek istiyorsa bir kişi sonuçlara baksın. Her türlü fiil, her türlü sonuç Allah’ın hükmüdür. Sonuç derken kast ettiğin şey kapsamlaştıkça, genişledikçe Allah’ın hükmünü de görmek o kadar sık olur. Allah’ın hükmünü sürekli görebilirsiniz. Aslında konumuz oralar değil ama yeri geldi diye bir cümle söyleyeyim: Her türlü fiilde, her türlü sonuçta Allah’ın hükmünü görmek fiillerin tecellisini başlatan şeydir. Fiillerin tecellisi denilen şey odur. Bu hassasiyeti gösterirse kişi fiillerin tecellisi kapısını açar. Her türlü sonuç Allah’ın hükmüdür. Eğer kişi bir konuda kendisine bir sonuç tarif eder ve sonra bu sonucu umursamazsa, bu sonuca saygılı davranan cümle kurmazsa iyi olmaz. “Bir sonuç tarif etti ama o sonuçla ilgili saygılı bir cümle kurmadı” haline bir örnek verince daha kolay anlaşılacak inşaAllah. Çok iyi niyetli bir anne babayı düşünelim. Önemli bir sınava hazırlanan ve çok da çalışan yavrularına çok iyi niyetlerle moral vermek istiyorlar; “Yavrucuğum, sen elinden geleni yap, endişelenme, sonuç bizim için önemli değil.” diyorlar. “Ne var bu cümlede?” deyip geçip gidebilirsiniz ama var; hassas olan için, talip için çok şey var. O anne baba ne demişti? “Yavrum sen çalış, elinden geleni yap, sonuç önemli değil.” Bu cümle “Allah ne emir verecekse bizim için o önemli değil, o hüküm bizim için önemli değil, yeter ki sen çalış. Allah bir hüküm verecekmiş, bir sonuç olacakmış, o bizim umurumuzda değil” demektir. Demek ki hassas kardeşimizin Allah’ın hükmüyle ilgili cümleler kurarken, özellikle sonuçla ilgili cümleler kurarken dikkat etmesi gerekiyor. Bir antrenör oyuncularına “siz yeter ki iyi oyun çıkarın arkadaşlar, sonuç önemli değil” diyebilir. Hayat içerisinde bu olay ne kadar basittir. Ama değil! Allah ile irtibatlı düşününce öyle değil. Siz “Sonuç önemli değil” dediğiniz zaman “Allah’ın hükmü önemli değil, umurumda değil” demiş oluyorsunuz. Yani yavrunuza diyorsunuz ki benim için senin gayretin önemli, ben ona bakacağım sonuca değil: Yani Allah’ın hükmü önemli değil. Peki, hassas olan ne diyecek, ne yapacağız? Hassas kardeşimiz eğer şöyle cümleyi tercih ederse daha iyi olur: “Yavrucuğum sen elinden gelen gayreti göster, sonuç ne ise o hayrlı olur inşaAllah, Rabbim hepimize o sonucu hayrlı yapar inşaAllah.” Bakın bu bir temenni cümlesidir, bunu daha onarırsa kişi der ki; “ya Rabbi, bu sonucu bize hayrlı yap. Yavrumuzun gayretlerinden razı ol ve sonucunu bize hayrlı yap.” Bakın, siz sonucu tarif etmiyorsunuz, “şöyle olsun böyle olsun” demiyorsunuz, sonucu önemsiyorsunuz, o sonuca razısınız. Diyorsunuz ki: Ya Rabbi sonuçların şerrinden bizi koru, sonucu bizim için hayrlı yap (âmin). “Sonuç umurumda değil, bizim için önemli değil” gibi yaklaşımlar ve cümleler doğru olmaz. Onlar ilahlık hissiyatı cümleleridir, başka bir ilahın bir davranışını beğenmeme sınıfına girerler. Dolayısıyla kişi eğer sonuçları önemserse, ona göre cümleler kurar, sonucun şerrinden Allah’a sığınır daima işin hayrlısına talip olur; dili “hayrlı olsun, hayrlısı olsun, hayrlısını isteriz ya Rabbi” cümlelerine alışır, beyni de ona göre tertip alır.
Hassas talipler için emir cümlesi kurmamaya dikkat etmek de önemlidir. Çok daha hassas öyle talib kardeşlerimiz vardır ki onlar emir cümlesi kurmamaya da dikkat ederler. “Böyle yapılması lazım, böyle olmazsa olmaz” demiyorum, bunu o hassas olanlar diyorlar. Diyorlar ki: Emir “Müstakilen VAR ve Muhtar” olan Allah’a aittir, emir cümlesini O kurar! Dolayısıyla ben mümkün olduğunca emir cümlesi kurmamaya çalışayım…
Yaklaşık iki haftadır üzerinde durduğumuz “nefsin şerrinin konuşma dili, nefsin fıtratına uygun konuşma dili” hakkında verdiğimiz ana başlıkları böylece tamamlamış olduk. Nefsin şerrine ait dili reddetmeyi, hızla terk etmeyi, nefsin fıtratına uygun konuşma dilini yaşayabilmeyi bizlere kolay ve güzel, hayrlı ve mübarek eyle Allahım (âmin).

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER