Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Okumayan Toplumlar Okuyan Toplumların Kölesi Olurlar

Muharrem Günay 26 Mart 2010 Cuma 02:00:00
  Alak suresinin ilk âyetleri “Oku” diye başlıyor, “Oku” emri Allah’ın biz kullarına ilk emridir. Âyet-i Kerime’de okuma emredilirken neyin okunacağı belirtilmemiştir. Kişinin kendisi, içinde yaşadığı toplum, hatta insanlık için yararlı olacak bütün ilimlerin okunup öğrenilmesi bu emrin kapsamı içindedir.
Ancak okumaya başlarken, Allah’ın adını anarak O’ndan yardım dileyerek başlanılması emrediliyor. Besmele, her işimizin başında bir anahtar görevi görür. “Bismillâhi’r-Rahmani’r-Rahim” demeden, Allah’ın adını anmadan başlanılan her hangi bir işte başarıya erişilemeyeceği Peygamberimiz tarafından bildirilmiştir. Onun için okumaya bizi yaratan Allah’ın adı ile başlamak gerekir.
Okumak, bizi yaratan Rabbimizin adıyla okumak, aynı zamanda Allah’ın varlığını, birliğini bilerek ve tanıyarak, O’na iman ederek okumak demektir.
Derviş Yunus’un dediği gibi:
“Okumaktan mana ne
Kişi Hakkı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir.”
Yunus Emre’nin de dediği gibi bilmek için okumak gerekir. Okuyan insanın da ilk önce kendi yaratanını bilmesi gerekir.
“Hz. Peygamber’e amellerin hangisinin daha üstün ve efdal olduğu sorulduğunda, şöyle cevap verdi: ‘Allah’ı bilmek’. Ne tür bir bilgiyi kastettiği sorulduğunda, yine ‘Allah’ı bilmek’ diye cevap verdi. Ashab ‘Biz amelden soruyoruz, siz ise ilimden haber veriyorsunuz’ diye itiraz edince, Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: ‘Allah’ı bi-lerek yapılan amel ne kadar az olursa olsun insana fayda verir. Allah’ı bilmeksizin yapılan ameller ise, insana bir fayda sağlamaz’.” (İbn Abdilberr (Enes’den)
Okur-yazar olmayan bir Peygambere inen ilk âyetlerde okumaktan ve kalemle yazmaktan söz ediliyor, “Rabbin insanoğluna kalemle yazmayı öğretmiştir.” deniliyor, kalem o gün olduğu gibi bugün de insan ha-yatında en etkili öğretim aracıdır.
İslâm, insanın yaratılışına uygun bir din olduğu için bütün Müslümanlara ilmi farz kılmıştır. Her Müslüman’ın dinî görevlerini yerine getirecek, helâl ile haramı, hak ile batılı birbirinden ayırt edecek kadar bilgi sahibi olması farzdır. Nitekim Hz. Peygamber (sas): “İlim tahsil etmek her Müslüman erkek ve kadına farzdır” (İbn Mace, Mukaddime, 17) buyurmuştur. İslâm’da ibadet dahil her şey, gösteriş ve riyadan uzak olarak Allah rızasını kazanmak için yapılır. İlmi de Allah rızasını kazanmak ve insanlara faydalı olmak için öğrenmek gerekir. Övünmek ve başkalarına karşı üstünlük taslamak için ilim öğrenmek mekruhtur.
Allah, kendisinin bilinmesini arzu etmiş ve bu kâinatı yaratmıştır. O halde, “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri bundan öğüt alır” (Zümer Süresi, 9) Ayet-i kertmesi ile murad edilen, insanoğlunun, yaradılışının sırrını, hikmetini bilmesidir. Yaradılışın sırrını bilmek için o yaradılışın ve yaratılmışların kanunlarını bilmek, ilim sahibi olmak, “müspet” denen ilimleri öğrenmek gerekir. Bilen kişi her şeyden evvel Allah’ı bileceğinden, Allah’tan en çok korkan, en doğru yolda olan da o kimse, yani alim, bilgi sahibi olandır (Kullarından yalnız âlimler Allah’tan korkar. Allah şüphesiz aziz’dir, gafur’dur) (Fatır Süresi, 28).
Bilgi hemen her dönemde üstünlük sebebi olmuştur. Melekler dahi bilgi ve hikmet sahibi olan Hz. Âdem’e secde etmişlerdir. Yüce Allah’ın meleklere “ÂDEM’E SECDE EDİN” demesinde bile nice hikmet ve mesajlar vardır. Meleklerin Âdem’e secde etmesinden anladığımıza göre bilgi bir üstünlük vesilesidir. Bilmeyen ve teknoloji üretmeyen toplumlar bilen ve teknoloji üreten toplumlara secde etmek ve köle olmak durumundadırlar. Bugünde dünyada olan bu değil midir? Öyle ise okuyacağız; ölünceye kadar okuyup araştıracağız.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER