Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

ONLAR ARTIK BİZİM HEMŞEHRİMİZ

Afyonkarahisar Belediye Meclisi kararı ile Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile Vali Gökmen Çiçek’e şehrimize yaptıkları yatırım ve hizmetlerden dolayı ‘Fahri Hemşehrilik’ unvanı verilmesine oy birliği ile karar verildi.
Bizce son derece yerinde ve isabetli bir karar oldu.
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu İstanbul doğumlu olmasına rağmen, aslen Manisa’nın Kula ilçesinden. Şahsi kariyeri bir çok başarı ile dolu. “Dünya şampiyonları yetiştireceğiz” sözünün gereğini Japonya’da süren Olimpiyatlarda ispatladı. Olimpiyat yarışlarında Türkiye en çok madalyayı 1948 Londra’da elde etmişti. 6 altın, 4 gümüş, 2 bornz madalya aldığımız o olimpiyatlardan sonra aynı başarıya ulaşamamıştık. Bu yıl Tokya’da madalya sayımızı 13’e yükselterek rekor kırdık. Sporcularımız 2 altın, 2 gümüş, 9 bronz madalyayı boyunlarına takarak Kasapoğlu’nun yüzünü kara çıkarmadılar.
Bakan Kasapoğlu’nun Afyonkarahisar’a olan ilgisi ise şu son zamanlara denk geldi. Bunda tabii ki Vali Gökmen Çiçek ile olan yakın, saygılı ve samimi diyaloglarının da etkisi oldu. Kasapoğlu ve Çiçek arasındaki saygı-sevgi içerikli güzel birliktelik Afyonkarahisar’a yaklaşık 200 milyon TL’lik spor yatırımı olarak yansıdı.
Bu yatırımların ayrıntılarını geçtiğimiz günlerde Ankara’da Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda yapılan imza töreninin ardından sizlere yansıtmaya çalışmıştık. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Afyonkarahisar’a sağladığı destek 200 milyon TL ile sınırlı kalacak gibi görünmüyor, bunu da belirtmiş olalım. Bakan Kasapoğlu’nun Afyonkarahisar’a olan bu “güzel” bakışına karşılık “fahri hemşehrilik” sıfatı son derece şık oldu bize göre…
***
Vali Gökmen Çiçek ise şu günlerde Afyonkarahisar’ın en popüler ismi dersek yanılmış olmayız. Allah nazardan saklasın, son birkaç gün içinde ben, Fişneli’nin kahvede de, taksi durağındaki muhabbette de, pide fırınında sıra beklerken de, Kurban Bayramı’nda kurban keserken de, Vali Gökmen Çiçek hakkındaki sohbetlere katılmak zorunda kaldım gayri ihtiyari.
Çalışkanlığı, vizyonu, halka yakın oluşu ile Afyonkarahisarlılar arasında kelimenin tam anlamıyla “bizim oğlan” sıfatına hak kazanmış bir isim Vali Gökmen Çiçek.
Tüm samimiyetimle söylüyorum, “Gökmen Çiçek hangi partiden büyükşehir belediye başkanı adayı olursa ona oy vereceğim” diyeni de duydum hemşehrilerim arasında.
Vali Gökmen Çiçek’in böyle bir niyeti olmadığı malum. Şimdi durduk yerde siyasilerin rakibiymiş gibi bir algı oluşturmayalım.
Anlatmaya çalıştığımız şey, Afyonkarahisarlılar’ın Vali Gökmen Çiçek’i takip ediyor, beğeniyor ve benimsiyor oluşudur. Vali Çiçek sağlam mesleki altyapısıyla hedef belirliyor, risk alıyor, takip ediyor ve iş bitiriyor. Hizmet açısından ortaya koyduğu performansın yanı sıra, “Afyonkarahisarlılık ruhu” oluşturmak adına küskünleri barıştıran, rakipleri ortak hedefe yönlendirebilen, herkesi barıştıran/buluşturan, halkla barışık, samimi kişisel yapısı, Vali Gökmen Çiçek’i çoktan “fahri” değil, “asli” Afyonlu yapmaya yetti.

 

BUNLAR KİMİN ÇOCUKLARI?

 

PKK denilen hain örgüt dağlarda kaybettikçe ormanlara saldırıyor şimdi. İşte bakın, Pençe Harekatı’nın 100. gününde “kendilerince ulaşılamaz sandıkları” Avaşin’e şanlı Türk Bayrağı dikildi. 13’ü üst düzey olmak üzere 223 terörist etkisiz hale getirildi. Hal böyle olunca, dağlar başlarına göçünce devreye “ateşin çocukları” devreye girdi.
Ülkemizi hüzne boğan orman yangınlarının ardından “kimin çocuğu olduğu belli olmayan” ama kendilerine “ateşin çocukları” ismini yakıştıran bir güruh gündeme geldi. PKK’ya ait sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlarda “Ateşin çocukları Türkiye’nin turistik bölgelerindeki sabotajların sorumluluğunu üstleniyor: Türk rejimi başka bir dilden anlayana kadar ateş seliyle onlara diz çöktürmenin zamanı gelmiştir.” ifadesine yer verildi. 1990’lardan itibaren orman sabotajlarını bir terör eylemi olarak benimseyen PKK, yıllar içinde çok sayıda yangın çıkarttı. Geçtiğimiz yıl büyük hasara yol açan yangınları PKK’lı ‘Ateşin Çocukları İnisiyatifi’ üstlenmişti. PKK elebaşı Murat Karayılan da 2020’de “Ormanları yakın” talimatı vermişti.
Bu ateşin çocukları” adı verilen güruh birkaç ay önce Afyonkarahisar’ı da provokasyonlarına alet etmeye çalışmıştı. Başta Afyonkarahisar Valisi Gökmen Çiçek ve basın mensupları olmak üzere Afyonkarahisar’ın duyarlı insanları bu provokasyonlara alet olmamıştı.
Nasıl mı?
Hatırlayınız, Afyonkarahisar’ın Çay ilçesinde bulunan bir biyokütle santralinde kısa aralıklarla bir çok yangın çıkmıştı. Enerji üretiminde kullanılan doğal hammaddelerin yandığı yangınlar günlerce söndürülememiş ama sonrasında sadece fabrika arazisi içerisinde kalarak kontrol altına alınabilmişti. Bu yangına 200 personel, 35 itfaiye aracı, 11 arazöz ve helikopter müdahale etmişti. Birkaç kez üst üste aynı tesiste çıkan yangınlar sabotaj iddiasını da gündeme getirmişti.
İşte o günlerde “ateşin çocukları” denilen şerefsizler grubu bu yangınları da üstlenmiş, sosyal medyadan bu şekilde duyurular yapmışlardı. Amaçları belliydi. Kendi isimlerini duyurmak, adi provokasyonlarına Afyonkarahisar’ı da alet etmeyi amaçlıyorlardı.
Afyonkarahisar Valisi Gökmen Çiçek o yangınların müdahalesinde bizzat bulundu. Krizi birinci elden kontrol ederek kontrol altına alınmasını sağladı. Afyonkarahisar’daki basın mensuplarını ilk elden doğru bilgi ile besleyip provokatörlerin hedeflerine ulaşmalarına engel oldu. Afyonkarahisar’daki basın mensupları da yangın haberlerin takip ederken, her ayrıntıyı şeffaf bir şekilde bölge müdürlüklerine aksettirdiler. Haber ajanslarının bölge müdürlükleri Afyon’dan giden doğru ve sağlam bilgilerle beslenince “ateşin çocukları” denilen provokatörlerin sosyal medyadan yaptıkları atraksiyonlar havada kaldı. Çay’daki yangınlarla ilgili olarak isimleri bilge gündeme gelmedi. Hedefledikleri reklamlarını yapamadılar, korku salamadılar, isimlerini duyuramadılar.
Sonrasında ormanlarımıza musallat olarak rotalarını turizm merkezlerimize çevirdiler.
***
Şer odaklarının ilimiz üzerindeki provokasyonları sadece “onun bunun çocukları” ile sınırlı kalmadı.
Kurban Bayramı tatilinde bu kez Sultandağı’nın Dereçine beldesinde mevsimlik işçilerle belde sakinleri arasında yaşanan gerginlik, birileri tarafından “ırkçı saldırı” diye gündeme taşınmaya çalışılmıştı. Bazı Barolar bu söylemi körükleyen açıklamalarda bulunurken Afyonkarahisar Barosu da karşı duruş sergilemişti.
Provakatörler ülkemiz üzerine türlü oyunlarını kurarken, “Anadolu’nun kilidi” olan Afyonkarahisar üzerine de özel planlar hazırlıyorlar. Şükür ki, duyarlı yöneticiler ve Afyonkarahisarlılar bu oyunlara gelmiyorlar. Gelmeyecekler de…

 

NE SANDIN?

 

Orman yangınları ile milletçe var gücümüzle mücadele ettik. 10 gündür alandaki görevliler kan dökerek, ter dökerek milli bir görevi yerine getirdiler. Uçaklar, helikopterler, iş makinaları seferber oldu. Maddi imkanlar açısından elde ne varsa kullanılmaya çalışıldı. Bu mücadelede elbet boşa değildi, olması gereken buydu. Bu mücadele sayesindedir ki, köyler yanmaktan kurtuldu, alev topları belli bölgelerde kontrol altına alınabildi. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.
Mücadele devam ederken gözler hep hava tahmin raporlarındaydı. Sıcaklık biraz düşse, rüzgar etkisini azaltsa, bir de yağmur yağıverse diye düşünüyordu herkes. Dualarla bu talepler arz edildi yüce Makam’a…
Kimileri dalga geçti. Kimileri istismar etti duanın gücünü, müminlerin inancını. Ve nihayet dünden itibaren yağmur etkisini göstermeye başladı. Yangın bölgelerine inen rahmet, Afyonkarahisar’ı da kuşattı.
Meteoroloji’nin tahminlerinde öngörülmeyen yağışlar yangınla mücadelenin destekçisi oluverdi çok şükür. Yağmur duası edenlere, “Herkes bilir ki Ağustos’ta Antalya’da yağmur yağmaz. Duaya değil bilime inanın” diyenlerin değil, maddi sebeplerin yanı sıra duaya sığınan müminlerin yüzü gülüverdi. İbrahim Sayar’ın şiirinde dediği gibi:
Dil ne bilir şekeri, şerbeti / Aldığın lezzeti baldan mı sandın?
Ne arı, ne de ağaç verir nimeti / Elmayı, narı daldan mı sandın?
***
Baharı gönderir al gelin gibi / Bir hazine ki görünmez dibi
O Cemildir; cemâl prensibi / Güzeli yeşilden, aldan mı sandın?
Yaa güzel insan, sen de yağmuru buluttan mı sandın?

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti