Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

ONLAR GÜZEL AHLAK SAHİBİDİRLER

Ahlak “İnsanın bir amaca yönelik olarak kendi arzusu ile iyi davranışlarda bulunup kötülükten uzak olmasıdır. Yine ahlâk; bir toplumda insanların uymak zorunda oldukları davranış kurallarıdır.” (Mehmet Zeki Aydın, Âilede Çocuğun Ahlâk Eğitimi, İstanbul, Değerler Eğitimi Merkezi Yayınları, 2005, s. 15.)
Ahlakın başka tanımları da vardır:
“Sosyal bir varlık olan insanın içinde yaşadığı sosyal organizasyonun kâidelerine uygun davranma, ahlâklılık olarak vasıflandırılabilir ve ahlâk ise bu davranış kurallarının toplamı olarak tarif edilebilir.” (Recep Kaymakcan, “Ahlâki Bir Değer Olarak Hoşgörü ve Eğitimi”, Teorik ve Pratik Yönleriyle Ahlâk, Ed: Recep Kaymakcan & Mevlüt Uyanık, İstanbul, Değerler Eğitimi Merkezi Yayınları, 2007, s. 20.)
“Akıl ve irâde sahibi bir bireyin, başkasının zorlamasına gerek kalmadan kendi özgür iradesiyle bilinçli olarak yaptığı davranışlardır.” (Ahmet Çağlayan, Ahlâk Pusulası –Ahlâk ve Değerler Eğitimi–, İstanbul, Değerler Eğitimi Merkezi Yayınları, 2005, s. 17.)
Ahlak Arapçada “seciye, tabiat, huy” gibi manalara gelen hulk veya huluk kelimesinin çoğuludur. Sözlüklerde çoğunlukla insanın fizik yapısı için halk, ma¬nevi yapısı için hulk kelimelerinin kullanıldığı kaydedilir.
Başta hadisler olmak üzere İslami kaynaklarda hulk ve ahlak terimleri genellikle iyi ve kötü huyları, fazilet ve reziletleri ifade etmek üzere kullanılmış; özellikle iyi huylar ve faziletli dav¬ranışlar hüsnü’l-huluk, mehasinü’l-ahlak, mekarimü’l-ahlak, el-ahlaku’l-hasene, el-ahlaku’l-hamide, kötü huylar ve fena hareketler ise suü’l-huluk, el-ahlaku’z-zemime, el-ahlaku’s-seyyie gibi terimlerle karşılanmıştır. Ayrıca ahlak yanında yeme, içme, sohbet, yolculuk gibi günlük hayatın çeşitli alanlarıyla il¬gili davranış ve görgü kurallarına, terbiyeli, kibar ve takdire değer davranış biçimlerine, bunlara dair öğüt verici kısa ve hikmetli sözlere ve bu sözlerin derlendiği eserlere edep veya adap da denilmiştir. (Diyanet İslam Ansiklopedisi)
Ahlak, insanın zorlanmaksızın işlediği fiillerdir.
Ahlak terimi için İslam ahlakçılarınca yapılan tanımlar içinde en beğenileni ve en yaygın olanı İmam Gazali’ye ait olanıdır. Gazali’den önce, biraz daha eksik olarak İbn Sina ve İbn Miskeveyh gibi İslam filozoflarında da görülen, fakat Gazali tarafından geliştirilmiş ve ikmal edilmiş olan bu tanım şöyledir:
“Ahlak, insan nefsinde yerleşen öyle bir melekedir ki (heyet) fiiller, hiçbir fikri zorlama olmaksızın, düşünüp taşınmadan bu meleke sayesinde kolaylıkla ve rahatlıkla ortaya çıkar.”
Bu tanım ile;
1. Ahlak, insanın işlediği fiil ve davranışlardan, yaygın ifadesiyle “amel”den ziyade, bu davranışların kaynağı ve amili olan, onları meydana getiren manevi kabiliyetler veya yatkınlıklar kompleksini (Gazali’nin tabiri ile heyet) ifade eder. Buna göre ahlaki fiiller, ahlakın kendisi olmayıp onun bir sonucu ve dışa yansımasıdır. Bu nokta, özellikle ahlak eğitimi bakımından önemlidir.
2. Ahlak, sadece iyi huylar ve kabiliyetler manasına gelmez. Kelimenin asıl manası ile iyi ve kötü huyların hepsine birden ahlak denir. Buna göre ahlaksız insan yoktur, iyi veya kötü ahlaklı insan vardır. İslami kaynaklarda iyi huylara ahlak-ı hamide, ahlak-ı hasene, kötü huylara ise ahlak-ı zemime, ahlak-ı seyyie gibi adlar verilmiştir.
3. Ahlak, insanda gelip geçici bir hal olmayıp onun manevi yapısında yerleşen, bir meleke halini alan yatkınlık ve kabiliyetler bütünüdür. Ahlakın bu özelliği sebebiyledir ki İslam ahlakçıları dilimizdeki güzel ifadesi ile kırk yılda bir iyilik yapmanın ahlaklılık alameti olmadığını ısrarla belirtmişlerdir.
Hz. Peygamber’in (asm) “Amellerin en hayırlısı, az da olsa devamlı olanıdır” (Buhari, “Libas”, 43) manasındaki hadisi bu anlayışın veciz bir ifadesidir.
4. Ahlak insanı düşünüp taşınmaya, herhangi bir baskı ve zorlamaya gerek kalmaksızın, görevi olduğuna inandığı işleri rahatlıkla ve memnuniyetle yapmaya sevk eder. Böyle bir ahlak formasyonuna sahip olmayan insanların nadiren yaptıkları iyi işler, ahlaki bir temele dayanmaktan ziyade, olsa olsa riya, korku, menfaat temini gibi ahlakın onaylamadığı ve “rezilet” (erdemsizlik) saydığı başka sebep ve maksatlarla alakalıdır.
5. Ahlaklı olabilmek için görevleri rahatlıkla ve memnuniyetle yerine getirme zorunluluğu, ahlakın gelişip güçlenmesinde alışkanlıkların ihmal edilemez bir önem taşıdığını göstermektedir. Bundan dolayı İslam ahlakçıları ahlaki eğitime büyük önem vermişlerdir. Çünkü alışkanlıklar ancak eğitimle kazanılır. Burada “eğitim”den maksat, ahlakın nazari bilgilerini tahsil etmek yanında, kişinin çocukluktan itibaren iyi örneklerle yaşaması, iyilik yapmaya alıştırılması, bencil ve gayri meşru arzu ve ihtiraslarına karşı koymak suretiyle kendi kendini eğitmesi, nefsini ıslah etmesidir. Bu ise bir irade eğitimidir. (İLMİHAL 11/)
Kur’ân-ı Kerim’de ahlak kelimesi yer almamakla birlikte, biri “adet ve gelenek”, diğeri de “ahlak” manasında olmak üzere iki yerde (Şuara, 137; Kalem, 4) ahlakın tekili olan huluk kelimesi geçmektedir. Ayrıca pek çok ayette yer alan amel teriminin alanı ahlaki davranışları da içine alacak şekilde geniş tutulmuştur. Bunun yanında bir (birr), takva, hidayet, sırat-ı müstakim, sıdk, amel-i İslam, hayır, maruf, ihsan, hasene ve istikamet gibi iyi ahlaklılık; ism, dalal, fahşa, münker, bağy, seyyie, heva, israf, fısk, fücur, hatie, zulüm gibi kötü ahlaklılık ile aynı veya yakın anlam ifade eden birçok terim vardır. Hadislerde ise bu terimler yanında ahlak ve hulk kelimeleri de kullanılmıştır. (Diyanet İslam Ansiklopedisi)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER