Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onur Bayram
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

“Orda bir havalimanı var uzakta…” olmasın

Onur Bayram 13 Aralık 2012 Perşembe 02:00:00
  Zafer Havalimanı’nın açılmasının ardından “havalimanı Kütahya’ya yapıldı” ve “havalimanı uzak ve ulaşımı yok” eleştirileri bitmek bilmiyor. Eskiler bir şeyi 40 kez söylersen gerçek olur der. Havalimanı Kütahya’nın demeyi bırakıp “Bizim Havalimanımız” demeye başlamadıkça bizim hiçbir şeyimiz olmaz.
Havalimanı tartışmaları bana hepimizin ilkokul yıllarında öğrendiği belki de söylediği bir şarkıyı hatırlattı. “Orda bir köy var uzakta. Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür…”
Şarkıyı sevsem de fikrine katılmıyorum. Gitmediğiniz, görmediğiniz, ilgilenmediğiniz hatta sahip çıkmadığınız şey sizin değildir. Türkiye’nin doğu bölgesinde halkın bölücülere bu kadar kolay inanmasının sebebi de bu ilgisizlik ve eğitimsizliktir değil mi? Konuyu daha yerele indirgersek; son birkaç yıla kadar Afyonkarahisar basını, protokolü ve halkı Emirdağ’a ne kadar ilgiliydi? Siz yıllarca Emirdağ’la ilgilenmeyin, gitmeyin, iletişim kurmayın sonra da Emirdağlılar “biz Eskişehirliyiz” dediğinde sinirlenin, siz de onları istemeyin. Önce iğneyi kendimize batıralım. Emirdağ ve yurtdışındaki Emirdağlılarla iletişim Vali Haluk İmga döneminde başladı. Bakan Veysel Eroğlu’nun çalışmaları ve protokolün Vali İmga’nın girişimlerini sürdürmesi sayesinde son bir iki yılda Emirdağ Afyonkarahisar’a biraz daha yaklaştı, yakınlaştı.
Sahip çıkmak, sahiplenmek konusunda gerçi biz millet olarak sorunluyuz. Ne tarihimize ne de kültürel özelliklerimize sahip çıkamıyoruz. Örneğin Dünya’da en çok “Türkolog” Macaristan’da var. Örneğin yoğurt, peynir, lokum, baklava, hamam, yağlı güreş ve Hacivat ile Karagöz Türkiye’de yaşayan kime sorarsanız sorun Türk kültürünün özellikleridir. Ama gelin görün ki Avrupa’da baklava Yunanlar’ın tatlısı olarak biliniyor. Yunanlar “baklava bizim” diye iyi bir tanıtım ve sertifikasyon çalışması yapmış. Yunanistan’a gidip “Türk Kahvesi” isterseniz emin olun dayak yersiniz. Onun adı orada “Yunan Kahvesi”dir ve AB’den bunun için de tescil almışlardır. Hatta lokum için de benzer çalışmaları olan Yunanlar dünyanın en büyük dökme lokumunu üreterek Guinness rekorlar kitabına girmiştir. Türkçe yoğurdu bile sahiplenen Yunanlar son olarak Hacivat Karagöz’ü bile sahiplenmiştir. Sözün özü “bu bizim değil” diye kestirip atmak yerine iyi tanıtımla kamuoyu oluşturup, bizim değerlerimizden para kazanmaya başlamıştır.
“Yiyemeyenin malını yerler” deyişini bilirisiniz. Hani bizim Afyonkarahisar basınından bazı arkadaşlar “Zafer Kütahya’nın” diye başlıklarla yazı yazıyorlar ya, biz bu kafayla sadece havalimanı değil termal marka kent ünvanını da “Kurtuluş Savaşı’nın kazanıldığı topraklar” sloganını da Kütahya’ya kaptırırız. Oysa Afyonkarahisar protokolü ve basını artık birlik olmayı, tanıtım yapmayı öğrenirse; belki bu topraklarda yendiğimiz Yunanlardan bizim olmayanları sahiplenip, bizim olmayanı bizim yapmayı öğrenebiliriz. Örneğin haber ajansı muhabirleri arkadaşlar, havalimanının haberlerini Kütahya muhabirlerine bırakmayalım. Afyon basını da artık havalimanı eleştirmeyi bırakıp sahip çıkmayı öğrenmeli ki ilk Kütahya basınına öğretelim havalimanı kiminmiş. Kaybeden futbol takımların oyuncuları sahada kavga etmeye başlar. Biz kaybeden takım gibi kendi aramızda eleştirip duruyoruz. Halbuki birlik olup, havalimanını biz sahiplenelim ki diğer iller birbirine düşüp, daha önce olduğu gibi “kaymağı Afyon yedi” gibi havalimanını kendi kamuoyunda tartışmaya başlasınlar.
Öte yandan havalimanıyla ilgili hem o gün muhabir arkadaşlar “her yerde Kütahya yazıyor” demişlerdi. Üzerine yazılan köşe yazılarında da benzer ifadeler görünce bu konuyu o arkadaşların cahilliğine veremeyip, açıklama gereği duydum. Öncelikle o alandaki dükkanlar kiralıktır. Afyonkarahisarlı işadamları da basar parayı dükkan kiralar, o zaman orada Afyon yazar. Ya da daha mantıklısı bir Afyonkarahisar Tanıtım Vakfı kurulur. Buna valilik, belediyeler, ATSO, ATB gibi kurum ve kuruluşlar destek verir. Orada bir tanıtım ofisi ve “Afyonkarahisar Ürünleri Satış Mağazası” kurulur. Termalciler destek verir, basarız parayı orada üzerinde şu an “Kütahya porselen” yazan tüm reklam tabelalarını “Termal başkent Afyonkarahisar” ile değiştiririz. Ama biz “havalimanı Kütahya’nın” diye bas bas bağırıp durursak, bizden hiçbir şey olmaz.
Havalimanıyla ilgili bir kaç konuya da açıklık getirelim. Zafer Havalimanı’nda basın toplantısı olmadığını iddia edenlere; VİP salonun yanında küçük de olsa bir adet basın toplantı salonu var. Ancak yetkililer toplantı salonunun apronu görmesini istemiş. Hatta basın toplantısı sırasında, uçağın Bakan Eroğlu’nun arkasında durmasını istiyorlarmış. Ancak apron güneşten parladığı için Bakan Eroğlu’nun oturduğu yön, bizim hatta benim talebimle değiştirildi. Halil Ürün’ün VİP’ye girişi sırasında sorun yaşanmasından sonra Afyon protokolünün fotoğrafının dağıtımı önerisiyle ilgili ise, havalimanlarında VİP ve CİP’den kimlerin geçiş yapacağına ilişkin bir talimat olur. Fotoğrafa gerek kalmadan bu düzenlemeler kısa süre içerisinde yapılacaktır. Yaşanan sorun havalimanın henüz çok yeni oluşundandır diye düşünüyorum.
Öte yandan havayolculuğu verilerek Afyon basınının susturulduğunu iddia edenler, sanırım o toplantıya katılanları; para ile haber yapanlarla ya da habersiz girilen ilanlara karşılık zorla ödettirilen faturaların sahipleriyle karıştırıyorlar. Yok arkadaş biz kendimizi de kalemimizi satmayız. Lütfen bizi atanmışlara karşı seçilmişlerden para alanla karıştırma.
Son olarak Zafer Havalimanı bizimdir. Bizim olması için sahiplenip, kullanmak gerekir. Havaş hizmete girene kadar belediye uçak saatlerinde ücretsiz seferler düzenlemelidir. Havalimanı yapılmadan önce susanlar, bazı beklentileri sebebiyle arazilerin kamulaştırma sürecinde susanlar bugün en çok bağıranlar. Milyonlarca liralık yatırımlar biz beğenmedik diye çöpe atılmaz. Öte yandan bu konuda en güzel yorum Hüseyin Çelik’ten geldi. Ankara’da kendi evinin Esenboğa Havalimanı’na bir saat olduğunu açıkladı. Benzer bir örnek de ben vereyim. Ailem de Antalya’da Konyaaltı’nda oturuyor. Evimizden havalimanı 35 kilometre. Antalya gibi bir şehirde havalimanına ulaşım bir saati geçebiliyor. Öte yandan Antalya Havalimanı’na yakın Lara’da oturanlar uçak sesinden çok rahatsız. Siz hiç duydunuz mu bilmem ama Rus Antonov uçaklarının ne kadar gürültü yaptığını bilseniz emin olun, havalimanı en iyi yere yapılmış dersiniz. Ülkelerin bile sınırları değişirken illerin niye değişmesin. Gerçi konuşup, oturduğumuz yerden eleştirmek daha kolay olsa da inanan ve çalışanlara imkansız yoktur.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER