Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN

PENSİLVANYA İLE YOLLARI KESİŞTİREN ZEHİRLİ DAVA

ABD’de yargılanan Reza Zarrab’ın iddianamesi ortaya çıktığından bugüne AKP için ciddiyetini her gün artıran bir tehdit durumuna geldi. Rıza Sarraf’ın tutuklanmasının ardından savcı tarafından yazılan iddianamede önce AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve AKP’li üç eski Bakan Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Muammer Güler’in isimleri de davaya dahil oldu. Ardından Mart 2017’de New York’ta gözaltına alınan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın da Sarraf’ın suç ortağı olduğu iddia edildiği belirtildi.
Peki Rıza Sarraf ne ile suçlanıyor. Suçlama Sarraf’ın iki İran vatandaşıyla birlikte ABD’yi dolandırmak, bankacılıkta sahtekârlık yapmak ve kara para aklamak. İran’ı ilgilendiren bir konuda iktidar niye bu kadar tedirgin o zaman. Başlangıçta Türk vatandaşının tutuklanmasına engel olmaya çalıştıklarını ifade edip, ülkenin en önemli avukatlarına ve lobi kuruluşlarına hesapsız paralar dağıtan iktidar, şimdilerde bu adamın satıldığını, Türkiye aleyhine bir kumpasın parçası olduğu ifade etmeye başladı. Neden?
Amerikan medyası da bu davayı çok yakından takip ediyor. Washington Post gazetesinde yayınlanan David Ignatius’a ait köşe yazısında “Sarraf mahkemede hangi kirli çamaşırları ortaya dökebilir? Mayıs 2016’da dönemin savcısı Preet Bharara tarafından dosyaya konulan not, bu konudaki ihtimallere dair bir fikir veriyor” dedikten sonra, Bharara’ya ait bu notta “Sarraf ve diğer kişilerin, kabinede yer alan hükümet yetkililerine ve üst düzey banka yöneticilerine, Sarraf’ın ilişki ağının ABD yaptırımlarını aşarak İran yararına ticari ilişkiler yürütebilmesi için onlarca milyon euro ve ABD doları ödedikleri dev bir yolsuzluk operasyonuna işaret ettiğini” ve vardığı bu sonuçların, FBI tarafından yürütülen soruşturmada ele geçirilen e-postalar tarafından da doğrulandığını kaydediyor. Ardından ekliyor; “Bu dava Erdoğan açısından ‘zehirli’ çünkü Pennsylvania’da yaşayan düşmanı, din adamı Fethullah Gülen ile kesişiyor.”
***
Bu olayın İran cephesi bizde hiç konuşulmadı aslında.
Ahmedinejad’ın yürüttüğü siyaset ve nükleer program nedeniyle uluslararası toplumun uyguladığı ekonomik ambargonun İran’ı soktuğu darboğaz sırasında, Zencani Amerika tarafından ambargoyu delmekle suçlandı. İran’da değişen iktidar ise Zencani’yi Petrol Bakanlığına ait paraları zimmetine geçirmekle suçladı. Sarraf’ın ortağı Babek Zencani İran’da 2 yıl süren tutukluluk ve 5 ayda tamamlanan 26 duruşmalık yargı süreci sonrasında idama mahkum edildi. Bu duruşmalar sırasında ülkemizi ilgilendiren ve Sarraf’ın bağlantılarını ortaya çıkartan açıklamalarda bulundu. Zencani, Sarraf’tan Türkiye’deki kolu olarak net biçimde söz etti. Duruşmalarda ve iddianamede Türkiye’nin adı sıkça geçti. 1500 kilo altının İstanbul’da uçakta yakalandığında rüşvet vererek uçağı nasıl havalandırdığını açık açık anlattı. İran’ın petrol paralarını Türkiye’deki ortağı Rıza Sarraf’a verdiğini de aynı açıklıkla dile getirdi.
Zencani üç Türk bakana bizzat ne kadar para verdiğini isimlerini vererek anlattı. Zencani’ye göre, Türkiye’de dağıtılan rüşvetin toplam rakamını 8.5 milyar dolardı. İddia ettiği 8.5 milyar dolar “komisyon”un asıl büyük kısmının dağıtımını ise “Türkiye’deki kolunun” yani Rıza Sarraf’ın bildiğini söylüyordu. Zencani’nin ifadesine göre; para trafiğinde yüzde 20-25’lik payı ‘aklanma komisyonu’ olarak dağıtıldı. Kendi payı ise yüzde 2 idi. Komisyonun yüzde 5’inin Dubai’de, yüzde 5’inin ise Türkiye’de kaldığını söylüyordu. Zencani, kendisine ait havayolu şirketleriyle Türkiye’ye soktuğu altın/paranın çıkarılması sırasında Türkiye’deki ortağı aracılığıyla Türk yetkililere yüksek miktarda rüşvet verildiğini itiraf etti. Zencani, üç Türk bakana bizzat ne kadar para verdiğini isimlerini söyleyerek anlattı. Verdiği rakam toplamda 137 milyona denk geliyordu.
Bütün bunları okuduktan sonra taşlar yerine oturuyor. Bu davanın AKP ve bazıları için neden bu kadar önemli hale geldiği daha net anlaşılıyor. Ülkemizde adaletin suçsuz bulduğu ve hatta devlet yetkililerince ödüller verilen, cari açığımızı kapatmakta gösterdiği başarılar nedeniyle kahraman ilan edilerek, arkasında Türk bayrağı ile TV’lerde saatlerce canlı yayınlara çıkartılan bir iş adamının yabancı bir ülkede tutuklanması maalesef tarihe kara bir leke olarak geçti.
Davanın görevden alınan savcısı Bhara tarafından atılan bir tweet ile yazıyı bitirelim.
Son Söz: “Koyunlardan oluşan bir millet, kurtlardan oluşan bir hükümet doğurur” Edward R. Murrow

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti