Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)’İN EVİNİN KUŞATILMASI

Plân gereği her kabileden seçilmiş eli kılıçlı iki yüze yakın müşrik, gecenin üçte biri geçince, Resûl-i Kibriyâ Efendimizin (sav) evinin önünde toplandılar. İçlerinde Ebû Cehil, Ebû Leheb ve Ümeyye bin Halef gibi azılıları ve elebaşıları da vardı. Katiller, gecenin geçmesini, aydınlığın etrafı sarmasını ve Fahr-i Âlem’in evinden çıkmasını bekliyorlardı. Zira, âdetlerine göre, bir adamı evinin içinde katletmek korkaklığın en âdisi sayılırdı.
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (sav), eli kılıçlı katillerin Hâne-i Sâadetinin etrafını sardıkları sırada evinden çıktı. Yerden aldığı bir avuç toprağı başlarına attı ve “Yasîn Sûresi”nin ilk sekiz âyetini okudu. İçlerinden hiç biri onu görmedi, çıkıp gitti.
Bir müddet sonra yanlarına bir hemşehrileri uğradı:
“Burada ne bekleyip duruyorsunuz?” diye sordu.
“Muhammed’i bekliyoruz.” dediklerinde, “Muhammed, sizin başınıza toprak saçıp ve içinizden çıkıp gideli hayli vakit olmuş. Hele bir kere üstünüze başınıza bakınız.” diyerek gözü dönmüş katillerle âdeta alay etti. Birbirlerine baktılar. Üzerlerinin toz toprak içinde kalmış olduğunu gördüler. Şaşırıp kaldılar. Derhal Hane-i Sâadetin içerisine baktılar. İçerde birinin abaya sarınıp bürünerek yattığını görünce, “İşte, Muhammed yatıyor.” diyerek beklemeye devam ettiler. Tâ ortalık ağarıncaya kadar.
Sabahleyin Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (sav) yerine Hz. Ali (ra)’nin yataktan doğrulup kalktığını görünce, bütün bütün şaşırdılar ve “Vallahi, bize söylenen doğru imiş.” dediler.
Sonra da Hz. Ali (ra)’ye, “Muhammed nerede?” Diye sordular. Hz. Ali (ra), “Bilmem!” Deyince hayrette kalıp ne yapacaklarını şaşırdılar.
Cenâb-ı Hak, bu münâsebetle indirdiği âyet-i celîlede şöyle buyurdu:
“Hani kâfirler, bir zaman seni yakalamak, öldürmek ve yurdundan çıkarmak için bir tuzak kurmaya kalkmışlardı. Onlar tuzak kurar, Allah da tuzaklarını başlarına geçirir. Allah, hileyi hile ile cezalandıranların en hayırlısıdır.”(Enfâl Sûresi, 30)
Ebû Cehl’in Son Sözleri ve Başının Kesilmesi
Bedir saavaşında Müslümanlar büyük bir zafer kazanmış birçok müşrik öldürülmüştü.Rasûlü Ekrem, durumdan çok memnun oldu. Ebû Cehli ortalarda göremediği için, onun ne olduğunu merak etmişti. Yanındakilere; “Acaba Ebû Cehl’e ne oldu, ondan ve diğerlerinden bize kim haber getirebilir?” buyurunca, Abdullah ibn-i Mes’ud hemen oradan ayrılarak müşriklerin yere serilmiş lâşeleri arasında Ebû Cehl’i kanlar içinde can çekişir görünce sevindi. Hemen kılıncını çekip ayağı ile boynuna bastıktan sonra Ebû Cehil gözlerini açtı. Abdullah ibn-i Mes’ud; “Ey Ebû Cehil! Sen misin?” deyince, ,
Ebû Cehil, O’na; “Ey koyun çobanı! Bir büyük reisi muhakkak büyük kimseler öldürmez. Bu ilk defa olan bir iş değildir. Sen, hangi tarafın gâlip geldiğini biliyor musun?” diye sordu.
Abdullah ibn-i Mes’ud; “Allâh’ın yardımıyla zafer bizim tarafta. Sizin gibi bütün kefereleri temizledik. Kalanlar da kaçıyorlar.” diye cevap verdi.
Aldığı cevap üzerine Ebû Cehil çok üzüldü. Gözlerini kapamadan önce, hayâtı boyunca düşmanı saydığı Kâinâtın Efendisi’ne şöyle haber gönderdi: “Muhammed’e söyle ki şimdiye kadar O’nun düşmanı idim. Şimdi düşmanlığım bir kat arttı”.
Abdullah ibn-i Mes’ud daha fazla dayanamadı ve şeytanın yuvası hâline gelen kafasını bir kılınç darbesiyle gövdesinden ayırdı. Ebû Cehil ölürken bile îmâna gelmeyen keferelerin en büyüklerindendir. Ondan sonra daha birçok kefere gelecektir. Amma onun gibisi gelmeyecektir. Çünkü o Kâinât’ın Efendisi’ne çok eziyet etmişti. Abdullah ibn-i Mes’ud cüsse bakımından Ebû Cehil’den küçüktü. Amma onun başını kestikten sonra saçlarından tutup sürüyerek Rasûlüllah’ın huzuruna getirdi ve söylediklerini nakletti.
Peygamber Efendimiz, onun başını görünce sevindi. Allâh’a şükretti ve kendi kavmine dönerek; “Bu ümmetin firavunu işte budur.” dedi. Ayrıca bir Hadîs-i Şeriflerinde; “Bizim firavunumuz, Mûsa’nın firavunundan daha eşetti. Çünkü Mûsa’nın firavunu ölürken “Mûsa’nın ve Harun’un Rabbîsine îman ettim” dedi, bu demedi.” buyurmuşlardır.
(Hasan Arıkan,Muhtasar Islam Tarihi)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER