Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

PEYGAMBERİMİZİN MÜNAFIKLARA KARŞI TAVRI

Resûl-i Ekrem Efendimizin bunlara karşı takındığı tavır ve takip ettiği siyaset ise, oldukça düşündürücü ve ibretlidir. İslâm kalesini içten sarsmak sinsî gayesine matuf faaliyetleri Peygamber Efendimize bir çok defalar intikal etmiştir. Peygamber Efendimiz derhal harekete geçip bu tür faaliyetlerde bulunanları huzuruna celbederek sorguya çekiyordu. Fakat onlar, her defasında hiç bir zararlı faaliyette bulunmadıklarını, suçsuz olduklarını söylüyorlardı. Arkasından da kelime-i şehadet getirerek mü’min ve Müslüman olduklarını tekrarlıyorlardı.
Tefsirlerde Münafıkun suresinde beşinci ayetin “Onlara “Gelin, Allah’ın peygamberi sizin için istiğfar ediversin.” denildiği zaman başlarını çevirdiler.” ayetinin (5. ayet) nüzûl sebebi açıklanırken şu bilgiler verilir.
Buhari ve Müslim, aynı manada Tirmizi bu ayetin nüzul sebebi hakkında şunu naklettiler:
Rasulullah (s.a.), Kubeyd mıntıkasının sahil tarafına düşen Müreysi denilen yerdeki Mustalikoğulları üzerine bir gazve tertiplemişti. Burada bir su başında ordu dinlenirken Hz. Ömer’in işçisi Cahcah ile Abdullah b. Übey’in müttefiki Sinan adında birisi arasında su yüzünden bir kavga çıktı. Cahcah muhacirleri Sinan da Ensarı saflarına çağırdılar. Cahcah Si-nan’a bir tokat attı. Abdullah b. Übey:
Bunu yaptılar ha! Besle kargayı oysun gözünü. Vallahi Medine’ye döndüğümüzde güçlü olan zayıf ve zelil olanı -yani Muhammedi- oradan çıkaracak!” dedi. Sonra kavmine şöyle söyle¬di:
“Bu adama yiyecek vermeyin, yanındaki adamlarını da doyurmayın, er-tafından dağılıp gitsinler, onu terk ketsinler.” Abdullah b. Übey’in grubunda bulunan Zeyd b. Erkam:
“Vallahi zelil sensin, kavmi içinde hakir görülen sensin. Muhammed, Rahman’m himayesi, müslümanların muhabbeti ile azizdir, güçlüdür. Vallahi bu sözünden sonra seni asla sevmeyeceğim.” dedi. Abdullah ona “Sus, ben şaka söylüyorum.” dedi.
Zeyd hadiseyi Rasulullah’a (s.a.) bildirdi. Abdullah “Vallahi bunu ne söyledim, ne yaptım.” diye inkâr ederek özür diledi. Rasulullah (s.a.) onu affetti.
Zeyd: “İçimden çok kötü şeyler geçti, herkes beni kınadı.” dedi. Bunun üzerine Zeyd’i tasdik, Abdullah’ı tekzip sadedinde Münafikun suresi nazil oldu. Abdullah b. Übey’e: “Senin hakkında çok şiddetli ayetler indi, git Rasulullah’a senin için istiğfar etsin.” dediler. O da ret manasına kafasını çevirdi. Bunun üzerine bu ayetler nazil oldu.
“Onlar için istiğfar etmişsin veya etmemişsin haklarında müsavidir.” ayetinin (6. ayet) nüzul sebebiyle ilgili olarak İbni Cerir’in rivayetine göre Urve şöyle dedi:
“Onlar için ister af dile ister dileme. Onlar için yetmiş kere af dilesen de Allah onları asla affetmeyecek.” (Tevbe 9: 80) ayet-i kerimesi nazil olduğunda Rasulullah (s.a.) “Yetmişten fazla yapacağım” dedi. Bunun üzerine “Onlar için istiğfar etmişsin veya etmemişsin haklarında müsavidir…” ayeti indi.
İbni Cerir Mücahid ve Katade’den de bir benzerini rivayet etmiştir. Yine İbni Cerir’in rivayetine göre İbni Abbas şöyle dedi: Tevbe suresi 80. ayet nazil olduğunda Rasulullah (s.a.) şöyle buyurdu:
“Bunu biliyorum, ancak onlar hakkında bana ruhsat verildi. Vallahi yetmişten fazla istiğfar edeceğim, belki Allah onları affeder.” Bunun üzerine bu altıncı “Onlara bağışlama dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Allah, onları asla bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez”(Münafıkun 63: 6) ayet nazil oldu. (Vehbe Zuhayli, et Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları)
Kur’ân-ı Kerim, münâfıkların bu tarz davranışlarına şu âyetiyle işaret eder:
“Münâfıklar sana geldiklerinde ‘Şehâdet ederiz ki şüphesiz sen Allah’ın Resûlüsün’ dediler. Allah bilir ki sen elbette Onun Resûlüsün. Münâfıkların yalancı olduklarına da Allah şâhittir.” (Münâfikûn 63: 1)
Onlar, suçlarını inkâr ederken, inen vahiy, bu suçları işlediklerini ve yalan söyleyerek bu suçlarını inkâr etme yoluna gittiklerini Peygamber Efendimize bildiriyordu. Buna rağmen Resûl-i Ekrem Efendimiz, onlara karşı sabır, müsamaha ve afla mukabele ediyordu.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Peygamber Efendimiz Abdullah bin Übey’le birlikte oturan bir kısım kimselere Kur’ân-ı Kerim’den bir parça okuyup, onlara nasihat edince, Abdullah bin Übey buna dayanamamış ve, “Sen bunları, git, sana gelenlere anlat. Bizi rahatsız etme” demişti.
Peygamber Efendimiz bu sözlerden fazlasıyla rahatsız olmuştu. Bu durumu ziyaretine gittiği Sa’d bin Ubade Hazretlerine anlatmış, Hz. Sa’d: “Yâ Resûlallah, sen onun kusurunu affet” deyince, Peygamber Efendimiz de (sav) affetmişti. ( Müsned, 5/203)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER