Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

PEYGAMBERİMİZİN ÖRNEK AHLAKI – DAVA ADAMIYDI

Muharrem Günay 2 Mart 2011 Çarşamba 02:00:00
  Bir buçuk milyar Müslüman’ın sevgi ve saygı ile bağlandığı Hz Muhammed (SAV), her yönüyle insanlığa örnek olmuştu… O herşeyden önce büyük bir dava adamıydı. O’nun davası insanlığı kurtarma, mutlu kılma davasıydı. O en büyük ülkü ve gayelerin adamıydı. Hz. Muhammed en büyük ülkücüydü. O’nun davasıyla davalanmak, O’nun davasına sahip çıkmak ve O’nun davası olan „İ’LAYI KELİMETULLAH ÜLKÜSÜ„ (Allah’ın adını yüceltmek ülküsü )ne sahip olmak bizler için en büyük gurur vesilesidir. (O’na en büyük “ülkücü idi” demekten maksadımız O’nu her hangi bir gruba mal etmek demek olmayıp, O’nun en büyük dava adamı olduğunu açıklamak içindir.)
Dünyanın hiç bir nimeti ve çıkarı; zalimlerin tehdidi ve düşmanlıkları, O’nu davasından döndüremedi. O’nun bu tehditlere ve tekliflere verdiği cevap çok dikkate değerdir:
”Allah’a yemin ederim ki, bir elime güneşi, öbür elime ayı verseniz, beni yine de davamdan döndüremezsiniz…“
Yüce kitabımız Kur’an’da, Allah’la birlikte Peygamberimize itaat emredilmiş, Sevgili Peygamberimizide uyulması gereken çok güzel örnekler olduğu bildirilmiştir. İnsanların hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olmalarının tek çıkar yolu Allah’ın Resulü’nü örnek almak ve O’nun gösterdiği aydınlık yolda yürümektir.
Müslüman olarak bizim görevimiz, Peygamberimizin ahlâk ve fazilet dolu hayatını iyice öğrenmek ve O’nun ahlâkî davranışlarını örnek alarak yaşamaktır. Şimdi kısaca Peygamberimizin yaşayışını ve ahlâkî davranışlarını birlikte öğrenmeye çalışalım:
Peygamberimizin Doğruluğu
Güvenilir kişiliğinden dolayı kendisine, «Muhammedü’l-Emîn» yani, «Güvenilir Muhammed» denilirdi. Düşmanları bile O’nun doğruluğunu kabul etmiş, kendisine yalancı diyememişlerdi.
Peygamber olduğu zaman Mekke’de halkını İslâm’a dâvet için toplamıştı. Safa tepesine çıkarak orada taplananlara: «Ey Kureyş halkı! Size bu dağın arkasından bir düşman ordusunun geldiğini söylesem bana inanır mısınız?» dedi, orada bulunanlar:
«Hepimiz inanırız, çünkü sen ömründe yalan söylemedin» diye cevap verdiler. Bu topluluğun içinde Peygamberimizin en azılı düşmanları da vardı. Onlar da Peygamberimizin doğruluğunu itiraf etmişti.
Bedir Harbi günü Ahnes bin Şerik, Ebû Cehil’e: “Ey Ebu’l-Hakem, şurada senden ve benden başka konuşmamazı işiten yok. Sen bana Muhammed hakkındaki kanaatini haber ver; o doğru sözlü müdür yoksa yalancı mıdır? “dedi. Peygamberimizin en azılı düşmanı Ebû Cehil: “Vallahi, Muhammed muhakkak doğru sözlüdür ve hiç yalan söylememiştir“ dedi.
Nitekim âyet-i celîlede (meâlen):“Vicdanları onların doğruluğuna tam bir kanaat getirdiği halde, sırf kibir ve zulümden dolayı onları inkâr ettiler. Fakat bak o bozguncuların âkıbetleri nasıl oldu!“ (Neml Suresi, âyet 14) buyurulmuştur.
Peygamberimiz kendisi doğru sözlü olduğu gibi bizim de doğru olmamızı ve yalancılıktan sakınmamızı istemiş ve şöyle buyurmuştur: «Doğruluktan ayrılmayınız, çünkü doğruluk iyiliğe götürür, iyilik de cennete iletir. İnsan doğru söyledikçe ve doğruyu aradıkça Allah yanında doğrular zümresine yazılır. Yalandan sakının, çünkü yalan kötülüğe götürür, kötülükde cehenneme sürükler, insan yalan söyledikçe ve yalan peşinden koştukça Allah yanında yalancı olarak yazılır.»
O, yalandan hiç hoşlanmaz, yalancıları sevmezdi.
Peygamberimiz bir şey hakkında söz verdi mi verdiği sözde mutlaka durur, gereğini yerine getirirdi.
O, kurtuluşun doğrulukta olduğunu bildirmiş, doğruların kıyamet gününde peygamberlerle beraber olacağını haber vermiştir.
Peygamberimize insanların hayırlısı kimdir diye soruldu.
Peygamberimiz: «Her temiz kalbli ve doğru sözlü olanlardır» buyurdu.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER