Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

REGÂİP KANDİLİ (1 MAYIS PERŞEMBE AKŞAMI BAŞLAYIP CUMA AKŞAMI SONA EREN GÜN)

Muharrem Günay 1 Mayıs 2014 Perşembe 03:00:00
  Regâib kelimesi Kur’an’da geçmemektedir. Ancak “reğabe”den türemiş olan çeşitli kelimeler, Kur’ân’da, sekiz yerde geçmekte ve “reğabe”nin ifâde ettiği mana için kullanılmaktadır. Regaib, kelime olarak, rağbet olunan, değer verilen şey ve büyük ikram anlamlarına gelmektedir.
Receb’in ilk cuma gecesine Regaib gecesi denir. Bu geceye Regaib gecesi ismini melekler vermişlerdir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, daha kıymetli oluyor. Allahü Teâlâ, bu gecede, müminlere, ragibetler [ihsanlar, ikramlar] yapar. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Bu gece yapılan dua kabul olur; namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir. Regaib gecesini ibadetle geçirmeli; kazası olan, hiç değilse bir günlük kaza namazı kılmalı! Kazası olmayan da nafile namaz kılar, Kur’an-ı kerim okur, tesbih çeker, tövbe istiğfar eder. Perşembe günü oruç tutup gecesini de ihya etmek çok sevaptır. Receb ayında oruç tutmak faziletlidir. Peygamberimiz (a.s.m)’ ın Ramazan ayından sonra en çok oruç tuttuğu ay Receb ayıdır.
Bir de bu ayda sevablar kulların defterlerinin sevab hanelerine, bol bol dökülmesi dolayısıyla da recebül esabb denmiştir. Yâni, sevabların bol bol, şarıl şarıl, gürül gürül döküldüğü ay demek… Sabbe, Arapçada dökmek demektir. Nehrin de böyle dağlardan çağlayarak şaldur şuldur akıp da döküldüğü yere münsab derler; o da aynı köktendir. Receb-ül esabb; Allah’ın rahmetinin cûşa gelip, ikram ve ihsanâtının şarıl şarıl, güldür güldür kullara geldiği ay demektir.
Halk arasında üç aylar olarak bilinen, Recep, Şaban ve Ramazan ayları, Rahman, Rahim ve keremi bol olan Rabbimizin biz Müslümanlara ikram ettiği pek bereketli ve feyizli bir zaman dilimidir. Bu mana mevsiminin dinimizde bil hasa biz Türkler arasında apayrı bir yeri vardır.
Nasıl ki mekânlar içerisinde farklı mekânlar varsa zamanlar içerisinde de farklı zamanlar vardır. Cuma günü Müminlerin haftalık bayramıdır. Geceler içinde kadir gecesi 364 günden, Aylar içinde Üç Aylar diğer aylardan, Üç Aylar içerisinde de Ramazan ayı diğer iki aydan daha hayırlıdır. Sevgili kardeşlerim farklı mekânlar ve farklı zamanlar farklı insan, farklı Müslüman olmak içindir. Bunun şuurunda ve dikkatinde olalım ve bu farklı zamanları farklı şekilde değerlendirelim, feyiz ve bereketinden istifade edelim.
İYİLİKTE VE İKRAMDADA BULUNALIM
Mübarek aylarda ve günlerde yoksullara, darda kalmışlara, borçlulara, kimsesizlere, komşularımıza bol bol iyilikte ve yardımda ve ikramda bulunalım. Mallarımızın zekatını verelim. Sevgili Peygamberimiz:”Kim ki bir Müslümanın sıkıntısını giderirse Allah’(CC)ta onun sıkıntısını giderir” ; “ Sadaka ömrü uzatır, kaza ve belaları def eder” buyuruyor. Zekat ise zenginin malındaki fakirin hakkıdır. Kur’an’da sık sık, “ Egimissalata ve etüzzekat “ ibaresi geçer, yani “ Namazı kılınız, zekatı veriniz “ Zekat sözlük olarak :” toplumsal temizlenme ve arınma, artma, çoğaltma ve bereket “ manalarına gelir.
Kur’an’da müşriklerin özellikleri anlatılırken : “ Yazıklar olsun o müşriklere ki, onlar zekat vermezler ve ahireti de inkar ederler “ (Fussilet suresi 6-7) denilmektedir. Geceniz mübarek olsun.
BÜYÜKLERİ ZİYARET EDELİM
KÜSLERİ BARIŞTITALIM
Dinimizde kutsal sayılan günlerde mutlaka anne ve babalarımızı, dene ve ninelerimizi, akrabalarımızı ziyaret etmek gerekir. Uzakta olup ta ziyaret imkânımız olmayan yakınlarımızı telefonla arayarak kandillerini kutlamak dinimizce güzel sayılan davranışlardandır. Bu mübarek geceyi kutlama proğramı yapılan yer ve camilerde geçirmek, bol bol dua,tövbe ve istiğfar etmek, kaza namazlarımız varsa kılmak, günümüzü oruçlu geçirmek ve dargınları barıştırmak, dargınsak barışmak bu gecede yapabileceğimiz güzel davranışların başında yer alır.
Ayrıca, ayet-i kerimede “Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. (Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep) İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.” (Tevbe Suresi, 36) ifadesi yer almaktadır.
Recep ayının ilk perşembeyi Cumaya bağlayan gecesi “REGAİP KANDİLİ” dir. (27. GECESİ MİRAÇ KANDİLİDİR) Regaib, kelime olarak, rağbet olunan, değer verilen şey ve büyük ikram anlamlarına gelmektedir.
Deylemi’nin rivayetine göre Hz.Aişe (R.A) şöyle buyurmuştur: “ Peygamberimizi “ Allah şu dört gece de rahmet yağdırır; Kurban bayramı gecesi, Ramazan bayramı gecesi; Şaban ayının on beşinci gecesi (Beraat kandili), ve Recep ayının birinci gecesi “ buyururken işittim.(İ.Gazali, Mükâfeşet’ül Kulûb/552)
Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor:
“- Beş gece vardır ki, Allah o geceler içinde kendisine yapılan duaları mutlaka kabul eder: Recebin ilk gecesi, Şabanın onbeşinci gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı geceleri” (İ.GAZALİ, a.g.e./ 553)
Bu mübarek gecede çokça tövbe ve istiğfar etmek, nafile ve kaza namazlarımızı kılmak, Kur’an okumak, aile fertlerimizi sevindirmek, büyüklerimizi ziyaret etmek veya uzakta iseler telefonla onların kandillerini kutlayarak geçirmekte ayrıca sadaka vermekte büyük faydalar vardır. Bilhassa fakirleri, kimsesizleri, yaşlıları sevindirmeye azami gayret gösterelim.
Recep ayı, Regaip kandilinden sonra ayrıca Miraç Kandili ile şereflendirilmiş bir aydır. Recebep’in 27. gecesi Miraç, Şabanın 15. gecesi ise Beraat Kandilidir. Ramazanın 27. gecesini de “ Bizzat Kur’an-ı Kerim’de “ leyletü’l Kadri hayrün min elfi şehr “ “ O Kadir gecesi ki bin aydan daha hayırlıdır “denen, Kadir Gecesi olarak kutlamaktayız.
Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde:
“ Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geri dönmez: Recebin ilk gecesi, Şabanın yarısında olan gece (Beraat Kandili), Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı geceleri “ buyurmuşlardır.
Cenab-ı Allah, zaman zaman kendisini unutan, nefsinin esiri olan biz kullarına bazı fırsatlar vermiştir. “ İnsan “ sözcüğü ile “ Nisyan- Unutmak “sözcüğü aynı kökten gelir. “ Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldur “ diye boşuna denmemiştir. Unutmak dünya işleri ile ilgili olunca o kadar önemli değildir. Fakat kulluk ve kulluğun gerekleri ile ilgiliyse Allah korusun bizi felakete götürür. Bu aylar, unutkanlıktan, gafletten kurtuluş için birer fırsattır. Bu ayları unutmayıp, bu aylarda farklı olmaya ve diğer aylardan farklı bir şekilde yaşamaya gayret gösterelim. Recep ve Şaban’la temizlenip, Ramazanla inşallah kurtuluşa erelim.
Bir kimse altınını, elmasını denize savurup atsa, oturduğu evi yıksa; eşyalarını yaksa; bu kimseye bizler “Her halde zavallı adam aklını yitirdi” diye acırız, acımakta da haklıyız. Kaldı ki bu zatın tekrar çalışıp, kazanıp bu malara sahip olma ihtimali mevcuttur. Halbuki giden ömür ne para ile; ne çalışmakla geri gelir. Ömürlerini yok yere sarf edenlerin, isyan ile geçirenlerin, ölüm geldiği vakit tekrar hayata dönmelerinin imkânı var mıdır? Tabi ki yoktur. Öyle ise Ömrümüz altınlardan, zümrütlerden ve her şeyden daha kıymetlidir.
Resûlullah Sallallahü aleyhi ve sellemden şöyle rivayet edildi: “Ümmetim!… Dikkat edin şehrullahı (yani Receb ayını) ganimet bilin. Receb ayı muhakkak Şehrullahdır. Yâni Allah’ın ayıdır. Bir kimse sevabını Allah’tan ümit ederek bir gün oruç tutsa; o kula cennet vacip olur. Mutlaka cennete girer. İki gün oruç tutarsa, o kulun Allah indindeki /yanındaki mevkiini semâ ve arz ve dünya ehli anlatmaktan acizdirler. Eğer üç gün oruç tutsa; dünya belâlarından ve ahiret azabından ve cûnün (yâni; deli olmaktan) cüzzam ve baras illetine uğramaktan, kötü kişilerin fitnesinden emin olur. Bir kimse Receb ayında yedi gün oruç tutsa, cehennemin yedi kapısı bu kişi için kapanır. Sekiz gün Allah rızası için oruç tutarsa, sekiz cennetin kapısı onun için açılır. On gün oruç tutarsa, Allah’an ne isterse isteği verilir. On beş gün oruç tutarsa geçmiş günahları af olduğu gibi günahları, hasenâta tedbil olur. Kim ki, on beşten ziyade oruç tutarsa; Allah onun ecrini ziyade kılar.”
Hadîsi şerifte şöyle buyrulmuştur:
Recebi şerifin birinci günü, bir kimse Alah rızası için oruç tutsa, üç senelik geçmiş günahlarına kefarettir, ikinci günü oruç tutsa, geçmiş günahına kefarettir, üçüncü günü oruç tutsa, bir senelik geçmiş günahına kefaret olup dördüncü ve ila ahiri günler için tutulan her bir orucun da birer ay geçmiş günaha kefaret olduğu Ravzatül ülemâ adlı kitapta kayıtlıdır. Yalnız, af olan bu günahlar, Allah ile kul arasında ki günahlar olup, kul hakkı müstesnadır. Kul hakkının hak sahibine ödenmesi mutlaka şarttır, yani hakkı üzerimizde olan kimsenin rızasını almamız ve helalleşmemiz şarttır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER