Nöbetçi Eczaneler
Peygamber Efendimizin sabah namazını hem ortalık karanlıkken hem de aydınlanmış iken kıldığına dair sağlam rivayetler vardır. Ebû Rabî (r.a.)’den yapılan rivayette demiştir ki:
“İbn Ömer ile beraber bulunuyordum. Ona şöyle dedim: Doğrusu ben seninle beraber namaz kılıyorum sonra (sağ ve sol tarafıma) iltifat ettiğimde yanımda oturanın yüzünü göremiyorum. Sonra bazan da sen ortalık aydınlanınca namaz kılıyorsun. Bunun üzerine bana şöyle dedi:
“Ben Resûlüllah (a.s.)’in böyle yaptığını, böyle namaz kıldığını gördüm de o bakımdan, onun namaz kıldığı gibi namaz kılmayı arzu ettim.” (Müsned-i Ahmed: Ebû Rabi (r.a.)’den.)
Muâz b. Cebel (r.a.) demiştir ki:
“Resûlüllah (a.s.) Efendimiz beni Yemen’e gönderdi. Bu arada bana şöyle buyurdu:
“Ya Muâz! Kış olunca sabah namazını ortalık henüz karanlık iken kıl da cemaatin takat getireceği kadar kıraati uzat, onlara bıkkınlık verme. Yaz olunca sabah namazını ortalık aydınlanırken kıl. Çünkü gece (o mevsimde) kısadır, insanlar da uyurlar; O bakımdan onlara mühlet ver de tâ ki gelip (namaza) yetişsinler.” (Hüseyin b. Mes’ud el-Bağavî, Şerhü’s-Sünne, Müsnedü’l-Musannaf. )
• Sabah namazını ortalık henüz aydınlanmadan kılmak müstehabtır. Peygamber (a.s.) Efendimiz sabah namazını daha çok ortalık henüz karanlıkken kılardı.
• Bazen da ortalık ağarınca kıldığı olurdu.
• Daha çok kış mevsiminde sabah namazını erken, yani ortalık henüz karanlıkken kılmak, yaz mevsiminde ise ortalık ağarınca kılmak müstehabtır.
Hanefilere Göre:
Sabah namazını geciktirip ortalık aydınlanınca, güneşin doğmasına yarım saat veya yirmi beş dakika kala kılmak menduptur. Çünkü dört sünen sahibinin rivayet ettiği ve Tirmizî’nin sahîhledığı hadiste:
“Sabah namazını ortalık ağarınca kılın, çünkü böyle yapmanın ecri daha büyüktür” buyrulmuştur.
Ancak ortalığın aydınlanmasını şöyle takdir etmek gerekir, kılınan namazı iade etmek gerektiğinde, iadeye yetecek kadar vaktin kalması dikkate alınır.(El-Bahrü’r-râik Şerhü Kenzi’d-Dakayık: 1/260, el-İhtiyar li-Ta’lilil-Muhtar: 1/39.)
Muharrem Günay
