Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Agah Bıyıkoğlu

“SAKARYA” “BENİM OYUNUM VE JOHAN CRUYFF”

Kurtuluş savaşımızı anlatan bir kitap daha okuyorum: SAKARYA.. 1938 yılında Sandıklı’da doğmuş daha sonraları Ankara Siyasal Bilgileri bitirip “mâliyeci“ olmuş Alptekin Müderrisoğlu’nun yazdığı 885 sayfalık bir kitap… Tarihimizin ve Kurtuluş Savaşımızın bir dönüm noktası olan SAKARYA ZAFERİ’nin önceleri, süreci ve sonrası anlatılıyor usta bir dil ve belgeler eşliğinde.. “Hatt-ı müdafaa yoktur sath-ı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır” stratejisiyle Ankara önlerine kadar çekilerek lojistik hizmetlerinden uzaklaştırılan Yunan Ordusu, “Anadolu’nun harim-i ismetinde“ bozguna uğratılıyor..
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Fevzi Paşa, İsmet Paşa, Alb. Asım Gündüz, Alb. İzzettin Çalışlar, Yarb. Fuat Bulca, Alb. Selahattin Adil, Yusuf İzzet Paşa, Alb. Kemalettin Sami Alb. Fahrettin Altay, Alb. Deli Halit, Alb. Kazım Özalp ve yüzlerce vatansever subay… Binlerce çavuş, er ve sivil halk..
Kocatepe’yi, Dumlupınar’ı ve 9 Eylül’ü hazırlayan fedâkârlık ve kahramanlık destanları..
“Futbol, olmazsa olmazımız” bizim..
Futbolumuzun amiral gemisi “Süper Lig“ maçları başladı… İlk maçlar… Heyecan yok. Yavan futbol.. Kazma transferler ve bol penaltılar… Takım savunması yok. Kısır ataklar.. O kadar transfer, göklere çıkarılan futbolcular ve antrenörler…
Özetle: Takım değeri 7.95 milyon Euroluk Ümraniye:3 – Takım değeri 186.73 milyon euroluk FB :3… Dilerim ki kısa bir “Hayal kırıklığı” olur…
Maç izlerken goller, paslar, çalımlar, güzel hareketler, çağrışımlar yapar bende sık sık…
Maçları izlediğim TV’nin yanındaki kitaplıkta, üç dört yıl önce okuduğum ve arasıra göz attığım futbol kitapları arasında “Benim Oyunum” adlı bir kitap var… Anılarını kaleme almış ünlü futbolcu ve sonradan antrenör olan Johan Cruyff… Yaşı ellinin üzerindeki futbolcular ve futbolseverler iyi bilirler bu uzun sarı saçlı zayıf görünümlü Hollandalı futbolcuyu…
1960’lı yılların sonları, henüz TV yaygın değil ülkemizde, İstanbul’da izleyenler var, o da siyah beyaz… TV’de maç nakli filan da yok; radyodan Halit Kıvanç’ın naklen anlattığı maçları dinlerken tanırdık ünlü takımları ve futbolcuları… Gazetelerin spor sayfaları ön yüzünden daha çok okunuyor, yerli yabancı futbolcuları fotoğrafları boy boy.. AJAX adında bir takım kasıp kavuruyor ortalığı… Ve bu takımın Cruyff adlı futbolcusu herkesin dilinde, herkes ona hayran… Hollanda milli takımında da yer alan Cruff’un ünü gittikçe yayılıyor… Avrupa’daki İngiliz ve İtalyan Futbolunun tahtları sallanıyor, Güney Amerika’da futbol denince ilk akla gelen Brezilya ve Arjantin. Hollanda’nın yanında sönük kalıyor artık…
İlginç bir yaşam öyküsü var Sarı Fare’nın. (Cruyff’un lakabıydı bu) Daha beş yaşındayken AJAX kulübüne meyve götüren manav babasının yanında girdi kulübün kapısından Cruyff… Giriş o giriş… Çok heyecanlıydı o gün… Saha bakıcısı Henk Angel’in yanında ertesi gün başlar işe… (yıllar sonra Angel üvey babası olur Cruyff’un) Yaptığı işin karşılığında para değil, tribünlerin önünde ve koridorlarda top oynamasına izin verilir…
Ucuz konutların bulunduğu bir mahalledeki sokak aralarında topla tanışır Cruyff… “Benim için her şey sokaklarda başladı. Hatırladığım ilk anlarımdan beri bulduğumuz her yerde futbol oynardık. dezavantajları avantaja çevirmeyi orada öğrendim, Mesela kaldırım esasen bir engel değildir, ver-kaç yaparken takım arkadaşınız rolüne bürünebilir. Top farklı yüzeylerde acayip yönlere sektiğinde anında uyum sağlamak zorunda kalırsınız. Futbol becerilerimi öncelikle böyle oynamayı öğrenmek ve sürekli duruma göre davranmak zorunda kalmaya borçluyum“ diye anlatıyor çocukluk yıllarını… Cruyff’un anlattıkları bizim kuşağın çocukluk yıllarına çok benziyor…
Bu ünlü futbolcunun yaşamı inişli çıkışlı… Zirvelerde gezerken bir bakıyorsunuz diplerde… Tekrar zirvelerde… İnatçı, yılmayan, paraya pula önem vermeyen ve dürüst bir kişi Cruff; çünkü yaşamındaki yaptığı yanlışları itiraf ediyor açıkça… Kendisini yetiştirenleri de unutmamış… “Hayatımı on iki yaşımda babamı yitirdikten sonra AJAX, önce kulübün saha bakıcılığını yapan ikinci babamla, ardından hocalarım, Jany van Der Veen ve Rinus Michels belirledi. (Rinus Michels, general lakabıyla anılan sert disiplinli ve sürekli daha iyisini, mükemmeli arayan bir teknik adam olup “TOTAL FUTBOLUN mucidi olarak biliniyor. AJAX ve1974 Dünya Kupası’nda Hollanda milli takımında büyük başarılara imza attı)
“AJAX sayesinde sadece daha iyi futbolcu değil, ADAM OLMAYI DA öğrendim.” cümlesi bütün sporcuların kulağına küpe olmalı… Doğru dürüst topa bile vuramayıp da kendini dev aynasında gören, şişine şişine gezen ham ervah ders almalı bu sözlerden.. Alçak gönüllü olmanın faziletiyle yaşamanın ne denli şerefli olduğunu unutmayalım… AJAX’ta BARSELONA’da, FEYENOORD’da top oynamış, buralarda antrenörlük yapmış bir “ADAM”’ın sözleri bunlar…
Otuz yedi yaşında futbolu bıraktı Cruyff.. Son golünü attıktan sonra, kendisini alkışlayan izleyiciler stattan evine kadar eşlik ettiler ona..
Not: Cruyff Mart 2016 ‘da vefat etti.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti