Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SALÂT VE DUA – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 26 Ağustos 2017 Cumartesi 15:15:01
 

-16-
Salâttaki halle ilgili önemli bir nokta da şudur: Salâtın her halinde eklemlerimize, duruşumuza dikkat etmeliyiz. Salâtın her rüknunda, her pozisyonunda dikkat edilmesi gereken şeylerden birisi de eklemlerin yerinde olmasıdır. Eklemler kendi yerinde duracak. Kasılıp zorlanıp da onları bir yerlere çekmeyin, aklınıza gelince hemen bırakın. Bütün eklemler yerine. Kasılıp zorlanarak bir pozisyon almak salâttan sıkılmayı, salâttan uzaklaşmayı getirir ve benliğinizi kuvvetlendirir, salâtla benliğinizi ilişkilendirir. Oysa eklemleri yerine koyarsanız benliğinizi ve sıkıntılarınızı uzaklaştırırsınız. Buna sebep, eklemler yerinde dursun. Eklemler yerinde durursa, salâttan esfele safiliyn olan yapıyı ve onun salâta müdahil olmasını uzaklaşırmış olursunuz.
Sâlâ’ttaki durumumuz
Ettahıyyatü’de de bu böyle; oturduğunuzda eklemlerinizin yerine gelmesine dikkat edin, hepsi yerinde dursun. Otururken eklemleri başka yerlere çekmeyin. Belinizin, omurunuzun “S” pozisyonuna, düzgün durmasına dikkat edin. Ve; kıpırdamadan durmaya mümkün olduğunca özen gösterin. Mümkün olduğunca kıpırdamadan durmaya çalışmak önemli.
Bunlara dikkat ediyorsanız, bir de şuna çalışın: Tahıyyat’tan önceki son secdede “Tahıyyat’a gideceğim, Tahıyyat okuyacağım” diye kendinizi Tahıyyat’a alıştırın, oraya heyecanlanın. Aksi halde kendinizi bir anda Salli Bârik’de bulursunuz. Bakarsınız ki, Salli Bârik okuyorsunuz, hatta o da bitmiş. Fatiha’nın bittiğini “âmin”e gelince fark ediyorsunuz ya, işte bu da onun gibi olur.
Tahıyyat’ı bu şekilde okuyabilmek için, bir kere önce bunun antrenmanını yapmak lazım. Yazıp elinize alın ve bunun bir karşılıklı konuşma olduğunu bilerek antrenman yapın. Bunu salât anına bırakmayın, bir sporcu gibi antrenmanınızı müsabakaya çıkmadan önce yapın. Çünkü salâtta Tahıyyat saniyelik bir iş; yaptın yaptın, yapamadın geçiyor. Bu nedenle salât dışında antrenmanını yapın, inşaAllah.
Tahıyyat’ta dört bölüm var. “Ettahıyyatü lillahi ves Salavatu vet Tayyibat” ilk kısım. Biliniz ki, salâtta ne yaptıysanız bunu söylemek için yapıyorsunuz, onun için bu anı kaçırmayın. Tüm yaptıklarınızı, zaten bunu söylemek için yaptınız, Allah’a seslenmek için yaptınız, burada doğrudan Rabbinize seslenmek için yaptınız. Daha önce yaptıklarınızı düzgün yapışınız, onların yerli yerinde olması, Tahıyyat’ın gerçek yapılabilmesi içindi.
Benzetmelerin bunun yanında çok basit kaldığını biliyorum, yine de günlük yaşantıdan aklıma gelen bazı benzetmeler yapayım. Lütfen, anladıktan sonra onları zihnimizden silelim.
Acil paraya ihtiyacınız var, bankamatiğe gidip para çekeceksiniz. Nedir? Oraya gitmenin bir usulü var; ayakkabını giyeceksin, evden çıkacaksın, bankamatiğe gideceksin, sonra da dönüp eve geleceksin. Gittin geldin, evdekiler sordu; parayı getirdin mi? “Gittim ama parayı çekmedim.” der misiniz, öyle bir şey olur mu? Peki, Tahıyyat farklı mı, o da öyle bir şey işte. Benzetirsek; “tüm gerekleri yaptım ama Rabbimle karşılaşmadım” demiş olursun. Oysa sen salâtta bütün işleri “o konuşma” için yapıyorsun. Hatta Tahıyyat’ta bunu yapa yapa öyle alışacaksın ki, hayatta da hep Tahıyyat okuyacaksın. Normal hayatta, kalbin görmeye başladığında, fuad çalıştığında Rabbinle o kadar karşılaşacaksın ki, hep Tahıyyat oku, cevap alacaksın. Normalde arkadaşını görünce selamlaşıyorsun. Peki, hayatta da Allah’ı gördün niye selamlaşmıyorsun? Tahıyyat’la sana bunu öğretiyor.
Sâlât en itinalı işimiz olmalı
Salatla bize sunulan çok önemli bir ikramda şudur ki, “Billahi İmanı”nda olup olmadığın, bu işi bilip bilmediğin önemli olmaksızın, salâta başlayan her müslüman nefsi-i mutmainnede kabul edilir; salata başladığın zaman senin en alt nefs pozisyonun nefs-i mutmainedir. Hazır bu hali yakalamışken, eğer hayatını nefs-i mutmainede geçirmek ve orada bitirmek istiyorsan, salâttan hiç çıkma, öyle dur. Çünkü salâtta nefs-i mutmainnedesin. Daha sen salâta başlarken sana o elbiseyi giydirdiler. Çünkü başka türlü salât ikame edemezsin, mümkün değil. Salât için Allah; “siz ne haşmetli bir işle meşgul olduğunuzun farkında değil misiniz?” diyor. Salâtta öyle haşmetli bir işle meşgulsünüz. Ama: Dünyadaki en uyduruk işiniz o. Lütfen en itinalı işinizden başlayarak bir liste yapın, salât ikame ediyorsanız en alta onu yazacaksınız. Salât ikame ederim; yani onu da araya sıkıştırırım. Oysa işleri salâtın arasına sıkıştıracaksınız. Ama siz salâtı işlerin arasına sıkıştırıyorsunuz, olmaz. İşleyiş şöyle; ne kadar önem verirseniz, o kadar önem bulursunuz.
Demek; Tahıyyat’ta bir karşılıklı konuşma var, önce bunu fark ederek salâtı yerine getirmek lazım. Oturdunuz, Rabbinizi karşıda bilin ve karşıya söyleyin. Eğer siz “B” imandaysanız, korkmayın şirk olmaz, ötede beride olmaz. Ama kişi “B” imanda değilse, “Amentü Billahi” kapsamında imanını deklare etmemişse, onun ne olduğunu bilmiyorsa, imanı böyle değilse; o zaman o kişinin Allah için bir yere bakması şirktir. Eğer kişi “B” imanda ise, salât ikame ederken Allah’ın önünde eğildiğini de, ona baktığını da düşünebilir, dokunduğunu da düşünebilir; hiç birisi şirk olmaz. Neden? Kim şirk yapacak? Sen yoksun ki. Şirk olması için senin var olman lazım. Sen “B” imanla kendini yok ettin, şirki kim yapacak; herşey O’nda. Onun için dokunabilirsin de bakabilirsin de. Zira dokunduğun zaman dokunan da O, dokunduğun da O; ne fark eder ki.
Tahiyyat’taki dinleme ve cevap modu
Bir de Tahıyyat’ta önünüze bakarsınız. Tahıyyat’ta bu avantajdan da yararlanarak, gerekirse önünüze baktığınız yerde kalbinizle görmeye çalışın. Fuadı zorlayın ve görmeye çalışın. Çünkü İhsan Makamı öyle olur, İhsan Makamı’nı; Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etmeyi öyle açarsınız. Göremiyorsan bile, bunu yapamıyorsan bile O’nun seni gördüğünü bilerek yap, bu bir makam. Dolayısıyla Tahıyyat’ta sen kalbini, fuadını zorla ve görüyormuş gibi seslen; “Ettahıyyatü lillahi ves Salavatu vet Tayyibat” de. Konunun heyecanı yüzünden bunun mealini uzatırım diye korkuyorum. Siz antrenmanını yaparken mealine bakınız lütfen. Antrenmanını yaparken iki cümle arasına tefekkür için biraz zaman verebilirsiniz, ama salâtta ikinci cümleye geçerken beklemeyin. İki cümle arasında kendi söylemenizle üç “Sübhanallah” diyecek süreyi aşacak boşluk bırakmamak lazım. Ve ikinci cümleyi okurken dinleme moduna geçin, yani “EsSelâmü aleyke Eyyühen Nebiyyü ve Rahmetullahi ve Beraketühu”yu dinleyin. Söyleyin ama dinleyin. Bunun detayını inşaAllah ileride paylaşırız. O detayı gördüğünüzde bunu çok kolay ve rahat uygularsınız inşaAllah. Ama şimdi zorlayın, tefekkürle zorlayın. Neden “dinleyin” diyoruz? Çünkü o cevap sizin dilinizden ama sizden değil. Bu yüzden onu dinleme moduyla söyleyin. O cevap size Esas Mirac’tan hediye. O hitap, sizde O’nun sünnetine uymayı hedef edinmiş kişiye hediyedir, ondaki Nübüvvet boyutuna, Nübüvvet uygulamalarına Esas Mirac’tan hediyedir. O hitap; “ey Rasulümün sünnetini O’nun açıkladığı Nübüvvet’i kendinde, bedeninde açan Kul’um” diyen bir sesleniştir. Anlatabiliyor muyum? Efendimize seslenişi Ey Nebi’dir, ama o hitap sana gelince; ey Nebi’nin söylediklerini vücudunda fiilleştiren, fiile çeviren demektir. Bu durumda sen Nebi’nin Nübüvvetinin uygulayıcısı oldun, sendeki Nübüvvet Boyutu’nu fiillendirdin. O Nebi, sen de Onun Nübüvvetini uygulayan oldun. Bu yüzden, hitap senin nübüvvet boyutuna; amel boyutuna. Risalet boyutuna değil. Neden? Çünkü sen zaten işe başlarken o risaletle, o imanla başladın. O olmadan zaten olmuyor ki. Risalete uydun, şimdi de “salih kişi” olman için Yaradan’ın senin amel boyutuna Selam ediyor. Bu kısımdaki prensip: “Salât ikame ediniz ki; Allah, sizin ağzınızla size selam etsin” şeklindedir. Esma’ül Hüsna’da Selam’ı biliyorsunuz, bu Selam’la siz salihler zümresine girersiniz.
Dinleme modundan sonra üçüncü cümleyle birlikte cevap moduna geçmelisin. Bunu iyi tefekkür ettiğin zaman, “Ettahıyyatü lillahi ves Salavatu vet Tayyibat” derkenki heyecanın, söyleyişin ve sesin bu cevap moduyla birlikte düşer, yani sen cevap verirken sesin değişir. Bunu fark edeceksin ve boyun bükmüş bir sesle; “EsSelâmü aleyna ve ala ibadillahis salihin” diyeceksin; ihbat edeceksin; boyun büktüğünü göreceksin. Bunu da böyle söyledin ya; artık kendini koroya dâhil et. Çünkü; “siz bilemezsiniz; Sema’da ve Arz’da ne varsa Allah’ı tesbih etmektedir” anlamında ayetler var ve Hadid Sûresinin ilk ayeti bunlardan birisi.
Hadid Sûresi 1. ayet: “Semavat’ta ve Arz’da olan herşey Allah’ı tesbih etmiştir. O Aziyz-ül Hakiym’dir.”
Koroya katıl ve bıkma, usanma
Bu yüzden, var olan sürekli tesbihata dâhil ol, o koroya gir, o koroya kendini sok. Ve o koroyla birlikte, tüm evrenle beraber; Eşhedü en la ilahe illallaHU ve Eşhedü enne Muhammeden AbduHU ve RasuluHU de. Salâtta bunu uygulamaya çalış inşaAllah. Çünkü sen bunu uygularken artık “uygulayıcı” bir nefs-i mutmainnedesin.
Sonra duaların, taleplerin başlıyor. Mü’min Sûresi 60. ayet “sana icabet edilecek” dedi ve şimdi sen de dualara geçiyorsun; Salli Bârik ve ne tür duaların varsa yapabilirsin. Efendimiz buyuruyor ki: “Eğer siz dua etmekte bıkmaz ve usanmazsanız, Allah da size vermekte bıkmaz usanmaz.” Eğer sen bir an önce selam vereyim demez de orayı değerlendirirsen orası senin, başla dua etmeye. Dua için uygun ayet ve hadisleri bulup onlarla dua etmeye çalış inşaAllah. Dua etmemiz, istememiz gereken ne varsa, hepsi bize ayet ve hadislerle öğretilmiş elhamdülillah…

İNŞİRAH -16-

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER