Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SEN TANRI MISIN? – 100 –

KAYITLI KENDİNİ HİSSETME DUYGUSU YERYÜZÜNDEKİ YAŞANTISINA BAŞLAYINCA, MUHTARİYETİ TERCİH GÜCÜ BELİRİYOR
“Yeryüzüne inmesi dilenen insanda dünya yaşantısının gereği olarak Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu MUHTARİYETİ TERCİH GÜCÜ ile belirdi.”
Karşımıza yeni bir tanım çıktı: Muhtariyeti Tercih Gücü. Bu tanım, kendisini kayıtlı olarak bilen ve kendine ait bir nefs olduğunu sanan Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu’nun yeryüzüne inmesiyle oluşuyor. Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu yeryüzündeki yaşantısına başlayınca, bu yaşantıyla birlikte o yapıda Muhtariyeti Tercih Gücü beliriyor. Muhtariyeti Tercih Gücü sonradan beliren yeni bir şey. Bu süreci şimdi peş peşe ayetler okuyarak tefekkür edeceğiz.
“Hatırla ki, Rabbin melaike’ye: “Muhakkak ki; Ben, Arz’da bir Halife meydana getireceğim” dediği vakit onlar; “Orada fesad eden ve kan döken kimseyi mi halife kılacaksın? Biz Hamdinle tesbih ve seni takdis edip dururken” dediler. Buyurdu ki: Ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim.” (Bakara-30)
Hep ayetlerin konumuzla ilgili kısımları üzerinde duruyoruz. Bunu hatırlatıyorum ki okuyacağınız birkaç cümleyi ayetin tamamı ile ilgili bir açıklama sanmayın. Konumuz için şu anda önemli olan; “Arz’da bir halife meydana getireceğim” ifadesidir, bunun üzerinde duracağız.
“Bunun üzerine Şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde bulunduklarından çıkardı. Biz de dedik ki: “Bazınız bazınızın düşmanı olarak inin; sizin için Arz’da müstakar (durma, istikrar bulma yeri) ve belli bir zamana kadar faydalanma, nasip alma vardır.” (Bakara-36)
Ayetten de öğreniyoruz ki, ilmî suret Arz’a gönderildi.
“Buyurdu: “Bazınız bazınıza düşman olarak inin. Sizin için Arz’da müstakar ve belli bir zamana kadar faydalanma (nasip alma) vardır.” (A’raf-24)
“Orada hayat bulacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan çıkarılacaksınız” dedi.” (A’raf-25)
EF’AL ÂLEMİNİN MADDELEŞMİŞ HER HALİ ARZ’DIR. DÜNYADA ARZ OLMAYAN BİR ŞEY YOK Kİ!
Önce “Arz” kelimesini tefekkür edelim. Okuduğunuz eserlerde Arz çeşitli manalarda karşınıza çıkar. Birisi, yeryüzüdür. Aslında Arz’a geniş manada baktığınızda ef’al âleminin maddeleşmiş her hali ARZ’dır. İnsan için bakacak olursak hem yeryüzü Arz’dır, hem de bedeni arzdır. Beden de Arz olarak geçer ve doğrudur; Arz’ı beden olarak da, yeryüzü olarak da düşünebilirsiniz. Hatta arz denildiğinde ikisini birden düşünürseniz daha doğru olur, manayı daha kolay çözersiniz. “Asıl arz bedenmiş, yeryüzü değilmiş” demek doğru olmaz. Öğrendiklerinizi mümkün mertebe birleştirmeye ve onlardan bir fikir çıkarmaya, onları tüm manalarıyla birlikte düşünmeye çalışın. Doğru bilgilerin tevhidini yapmaya çalışırsanız o bilgilerin hepsini kapsayan daha ileri bir bilgiye de ulaşmış olursunuz.
Arz’ı tefekküre devam edelim ve yeryüzü olan arzı değil de beden olan arzı ele alalım. Anne karnındaki bir insan bedenini düşünün, annesi beslenirken onu da büyütür değil mi? Daha doğrusu anne beslenmese bile yavru anneden alır, onu tüketir ve kendisi büyür. Bir örnek olsun diye söyleyelim, mesela o yavrunun kemiklerinde kalsiyum vardır ve o kalsiyumlar bu yavrunun kemikleri için üretilmediler. O kalsiyumlar o yavrunun kemiğine gelmeden bin yıl önce de vardı, nerede ne işe yarıyordu kim bilir? Arz’ın yani yeryüzünün aynı maddesi o kalsiyumlar şimdi o yavrunun bedeninde yer alıyorlar. Ama aynı madde. Çocuğun vücudunun meydana gelmesinde kullanılan tüm malzemeler, tüm maddeler aslında “Arz’dan alınıp Suret’e çevrilen” maddelerdir, değil mi? Dolayısıyla bir insanın bedenine arz dediğiniz zaman da hata yapmazsınız, tamamı arz zaten. Dünyada arz olmayan bir şey yok ki! Mesela, otomobiliniz; o arz değil mi? Onu oluşturan tüm malzemeler topraktan alınıp, arıtılıp, şekillendirilip, suretlendirilmiş şeyler değil mi? Ağaçlara bakın, tamamı topraktan aldıkları maddeleri suretlendirmiş değiller mi? Bir buğday tanesi düşünün. Onu toprağa emanet ettiğinizde bir başak olup da birçok buğday verdiğinde malzemelerini topraktan alıp da suretlendirmedi mi? Hatta o malzemeler eksik olursa surette bitkide, yetişmesinde, yapısında bozukluklar oluyor. Toprağı gübreliyorlar, madde veriyorlar, destekler, takviyeler veriliyor. Dünyadaki her şeye bu gözle baktığınızda toprakta bir birlik oluşur değil mi? Yalnızca toprağa baksanız toprak açısından bir Toprak Tevhidi görebilirsiniz. Tevhid çalışması için ne kadar güzel bir örnek, değil mi? Vahid çalışması için ne kadar güzel bir örnek değil mi? Çok somut, gözünüzün önünde cereyan ediyor. Anlatılan somut bir şey… Her şeyin kaynaklandığı, suretlenmek için yararlandığı yer topraktır. Sonra karıştığı yer? Sonra karıştığı yer yine topraktır. Her şeye bu bilimsel gerçekle yaklaşanın “ne yana baksam toprağı görüyorum” demesi yanlış mıdır? Aynı toprak farklı çokluklara bürünüyor, bir sürü varlığa dönüşüyor. Arz’ı böyle Arz Tevhidi’yle düşünüp antrenman yapmak idrakımızı olumlu etkiler inşaAllah.
SİZDE BİR ARZ VAR, YANİ ARZ’A AİT ŞEYLERLE ARZ’INIZ VAR. SİZDE SEMA DA VAR
Peki, bu arzda “halife” nasıl oluşuyor, ona da bakalım. Çünkü ilmî suret arzın malzemeleriyle dünyada suretlenecek ve Arz’da Halife oluşacaktır. Çok açık: Halife özelliklerine sahip bir ilmî suretin arzda suretlendiği hal ayetlerde geçen “arzda halife”dir. Sizde bir Arz var, yani Arz’a ait şeylerle Arz’ınız var. Sizde Sema da var. Sema’yı görüp bilmeyince Sema’dan olan semaları ve sizdeki semaları bilmiyorsunuz, sizdeki semaları fark edemiyorsunuz. Arz’dan olan suretlenmiş bir arzınız olduğu gibi Sema’dan olan semanız da var, Semalardan olan bir sema varlığınız var… Konumuz Arz olduğundan Sema kısmını ileride paylaşırız inşaAllah.
Ve İlmî suret Arzda Halife oldu. Bu süreç nasıl çalışıyor, bir bakalım: Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu olan ilmî surete ait nefs yeryüzüne/arza gelince bir şey belirdi: Muhtariyeti Tercih Gücü. Tanımdaki “Tercih” kelimesi çok önemlidir. TERCİH demek kıyas demektir. İnşaAllah ayetlerle göreceğiz. Çünkü Tercih’in olmadığı Muhtariyet Gücü de vardır. Eğer “Tercih” olmasaydı dünyaya gelenlerin hepsi hüsrana uğramışlardan olurdu. Çünkü surette “Muhtariyet Gücü” (esfele safiliyn idrakla) sabit olursa küfür sabit olur. “Tercih Gücü” olmadığı için o birim kıyas yapamaz yani hakkı tercih edemez, “dileyen Rabbine yönelir” ayetini yaşayamaz, (dünya koşullarında) Rabbine hiç yönelemez, bu mümkün olmaz. Şu hakikati biraz erken söylüyorum; İblis o yüzden secde edemedi. Muhtariyeti (yani kendini müstakilen var ve muhtar sanışı) sabitlendiği için Rabbine yönelemiyor. “Melaike behemehâl secde etti.” Çünkü meleğin yapısında kendini müstakilen var ve muhtar hissediş de, tercih de söz konusu değildir; söylenen olur. Dikkat edin, onlar; “Ya Rabbi, her söylediğin aynı anda bizlerde oluyorken arzda kan döken ve fesat çıkaran böyle bir şeyi (yeryüzünde halifeyi) neden düşünüyorsun?” diyorlar. İki de önemli özellik dile getiriyorlar: “Kan döken” ve “fesat çıkaran”. Bunları çok incelemek lazım…
İNSAN, MUHTARİYETİ TERCİH GÜCÜ’NÜN “TERCİH”İNİ RABBİNE YÖNELEREK KULLANIRSA MELEKLERDEN ÜSTÜN OLUR
“Muhtariyeti Tercih Gücü” Halife’nin özelliğidir. İlmî sureti Arzda Halife yapan Muhtariyeti Tercih Gücü’dür. Muhtariyeti Tercih Gücü özelliği ve Esma-i Külleha birlikte olunca ilmî surette Halifelik ortaya çıkar, bu ikisi bir yerde Halifelik özelliğini oluştururlar. Muhtariyeti Tercih Gücü ve Esma-i Külleha’yı fark edenin ayet ve hadislerden öğrendiği şu bilgiyi anlaması Biiznillah kolaylaşır: İnsanlar hayvanlardan aşağı da olabilirler, meleklerden üstün de. Kişi Muhtariyeti Tercih Gücü’nün “Tercihi”ni Muhtariyet yolunda kullanırsa hayvanlardan aşağı olur. Çünkü Esma-i Külleha (tüm esmaları ihtiva eden yapı) imkânına sahip olduğu halde bu yolda… Ama Muhtariyeti Tercih Gücü’nün “Tercih”ini ayetlerden aldığı öğütle Rabbine yönelerek kullanırsa meleklerden üstün olur. Rabbimiz onu bize “şöyle yapan meleklerden üstün olur” diye öğretir. Neden meleklerden üstün? Meleklerde Muhtariyet söz konusu değil ve Esma-i Külleha gibi bir imkân da yok. İşlerine, görevlerine göre belli esmalardalar. İnsanda Esma-i Külleha (tüm esmalar) ve Muhtariyeti Tercih Gücü yetkisi var. Böyleyken insan tercihini “muhtariyet söz konusu bile değil” hale yapmışsa, öyle dilenmişse o meleklerden üstün olur, onun idrakında meleklerden üstün bir pozisyon oluşur…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER