Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SEN TANRI MISIN? – 118 –

ONLAR Kİ… TİR TİR TİTREYENLERDİR
Mu’minun Suresi 60. ayeti ve onunla ilgili bir hadisi tefekkür edeceğiz.
“Onlar ki, Rablerinin haşyetinden titreyenlerdir. Ve onlar ki, Rablerinin ayetlerine iman edenlerdir. Ve onlar ki, Rablerine ortak koşmayanlardır. Ve onlar ki, verdiklerini “Rablerine rücu’ edecekler” diye kalbleri korkuyor oldukları halde verirler. İşte onlar Hayrat’ta müsaraat edenlerdir (Hayrat’ta öne geçenlerdir).” (Mü’minun; 57-61)
Mu’minun-60 ile ilgili hadisi göreceğiz, ama önce bu ayeti tekrar hatırlayalım: “Onlar ki verdiklerini “Rablerine rücu edecekler” diye kalbleri korkuyor oldukları halde verirler.”
Hazreti Aişe validemiz (ra) buyuruyorlar: “Müminun Suresi 60. ayet nazil olunca Rasulullah’a sordum: Ayette zikredilenler, zina etmek, hırsızlık yapmak ve içki içmek gibi haramlardan irtikab edenler, bu işle meşgul olanlar mıdır? Nasıl bir şans! Eşi Rasulullah’a soruyor! Rasulullah buyurdu: “Hayır ya Aişe. Onlar; salât ikame edip, oruç tutup, sadaka verdiği halde kabul olup olmadığı endişesiyle tir tir titreyenlerdir.” Böyle ürperti Allah’ın lütfuyla bize kolaylaşır inşaAllah.
“ACABA KABUL OLACAK MI?” DİYE TİTRİYOR MUYUZ?
Beş vakit salâtımız için bir test yapalım: “Acaba kabul olacak mı?” diye titreyen bir halle salâtta mıyız? “Onların salâtları yüzlerine çarpılır” sınıfında mıyım diye korkuyor muyuz? Allahım muhafaza buyuruver, değilizdir inşaAllah, ama bu korkuyla mıyız? “Acaba kabul olacak mı?” diye titriyor muyuz? Bu testi uygulamaya devam edene çok güzel bir hayat oluşur inşaAllah. Salâtı seccadeye mahkûm etmez de hayata ikame edersek, zaten öyle yaşıyor hale gelirsek o zaman uyurken korkar, uyanınca korkarız. Yürürken korkar, otururken korkarız. Yatarken korkar, yerken korkar, konuşurken korkar, dinlerken korkarız. Hep korkarız… Öyle miyiz acaba?
“ONLARI ZANLARI MAHVETTİ” AYETİNDE UYARILDIĞIMIZ “MAHVEDEN ZAN” İŞTE BU ZANDIR
“(O’nun yarattığı) hers’ten (ekin, mahsul, üründen) ve en’amdan (hayvanattan) Allah’a bir pay ayırdılar. Kendi zanlarınca şöyle dediler: “Bu Allah’ın, bu da ortak koştuklarımızındır.” Oysa ortak koştukları için olan Allah’a vasıl olmaz. Ama Allah için olan onların ortak koştuklarına ulaşır. Ne kötü hüküm veriyorlar!” (En’am-136)
Ayette suçlananlar “örtücü” yapıda olanlardır. Onlar bir hüküm veriyor ve ayet onlar için “ne kötü hüküm veriyorlar” diyor. Çünkü verdiği hüküm geçersiz! Neden? Çünkü o sahte ilah, tanrılığını ilan etmiş, örtücü. O hüküm verdiği için örtücü! O yüzden onun verdiği hükümler karşılıksız ve geçersizdir, boştur! KARŞILIKSIZ; sonu hüsran demektir. Bu kişi Allah’ın yarattığını kendince dağıtıyor, pay ediyor: “Bu Allah içindir, bu da onlar (ortak koştukları) içindir.” Bu hali günümüze, kendinize güncelleyin. O dönemde zahiri putları bulunduğu için kişiler hem Allah’a inanıyor hem de putları var. Putları vasıtasıyla Allah’a ulaşacaklarına inanıyorlar. Bu inanç içerisinde ürününü pay ediyor, ürün neyse, ne olursa onu pay ediyor. Ayette “ekin ve hayvanat” geçiyor ama geniş manada baktığınızda onun içine her türlü davranış girer! Ürünü (davranışları ve yaşantısını) “şu Allah için, bu da ilahlar (ortak koştuklarım) için” deyip dağıtıyor. Kendi zanlarına göre böyle diyorlar, böyle yapıyorlar ama ortak koştukları için yaptıkları Allah’a vasıl olmaz! Çünkü bu onların zannı! “Onları zanları mahvetti” ayetinde uyarıldığımız “mahveden zan” işte bu zandır. Hüküm böyle: Ortak koşulanlar için yaptıkları Allah’a vasıl olmaz! Neyi ortak koşuyor olarak vermişseniz o Allah’a ulaşmaz; Allah indinde onun bir değeri yoktur, Allah onu değerlendirmez, kıymete almaz! “Allah için” dediğiniz kısım da ortak koştuklarınıza olur. Allah buyuruyor: Böyle düşünmeleri nedeniyle ne kötü hüküm veriyorlar!
ŞÖYLE DÜŞÜNECEĞİZ: BEN ALLAH’A NEYİ ORTAK KOŞUYORUM? VARLIĞIMI! BUNU DEDİĞİNİZDE BÜTÜN İŞLERİ ÇÖZERSİNİZ
Eğer bir ürünü böler ve bölerken de “bu Allah rızası için, bu da diğerlerinin rızası için” derseniz ortak koştuklarınız için yaptığınız hayır Allah’ın indinde değer bulmaz! Allah için ayırdığınızı da Allah o ortak koştuğunuza verir, hepsi o tarafa gider. Eğer Allah rızasını bölerseniz böyle olur. Neyi Allah’a ortak koşarak bölmüşseniz Allah için yaptığınızı sandıklarınız da oraya gider. Ortak koştuğunuz için yaptığınız da Allah için yaptığınız da değerlendirilmez.
Rasulullah (SAV) buyurdular: “Muhakkak ki; Allah şöyle buyurdu: Ben ortağın en hayrlısıyım. Her kim benimle beraber bir ortak koşarsa ortak koştuğu şey ortağıma aittir, onu ortağıma bırakırım. Ey insanlar amellerinizi Allah’a halis kılınız. Çünkü Allah ancak kendisi için halis olarak yapılanı kabul eder. “Bu Allah için, bu da rahiym için” demeyin, onlardan Allah için bir şey olmaz. “Bu Allah için ve bu da sizin yüzünüz (hatırınız) için demeyin.”
Rasulullah Açıklaması: Kim Allah ile beraber O’na bir ortak koşarsa, ortak koştuğu şey ortağa aittir! Hadiste Allah; “Ben ortağın en hayrlısıyım” diyor. Neden “ortak” kelimesi var? “Kim benimle beraber bir ortak koşarsa” cümlesinin manası nedir? Bu manayı kaynağında çözebilmek için şöyle düşüneceğiz: Ben Allah’a neyi ortak koşuyorum? Varlığımı! Bunu dediğinizde bütün işleri çözersiniz. Ciltlerle kitap yazılmış olan meselelerin hepsini çözersiniz. Ana konu, esas iş budur çünkü! Ciltlere sığmayan maddelerin hepsi buradadır: Kendi varlığını ortak koşmak! “Varım ve Muhtarım” diyerek varlık iddia etmek, onu Allah’a ortak koşmak! İşte hep bu… Hadis’e de bu bilinçle bakalım: Kim benimle beraber bir ortak koşarsa: Yani kim hem bana inanıyor hem de “varım ve muhtarım” diyerek varlığını ortak yapıyorsa onun ortak koştuğu ortağıma aittir, onu ortağıma bırakırım. Eğer benim rızam için bir şey yaptığını söylüyorsa ve varlığını da bana ortak koşuyorsa, bana yaptığını da ona veririm, hepsi onun olur, bana bir şey gelmez! “Allah böyle buyurdu” diyor Rasulullah (SAV). Ve anlayalım diye açıklamaya devam ediyor: Ey insanlar amellerinizi Allah’a halis kılınız. Çünkü Allah ancak kendisi için halis olarak yapılanı kabul eder.
ALLAH RIZASI İÇİN BİR ŞEY YAPARKEN YANINA NE GETİRİRSENİZ (O TANRI NE DÜŞÜNÜRSE) O ALLAH RIZASINI BOZAR
Hadisteki “kabul eder” ifadesi çok önemli bir tanımdır. KABUL’le ilgili iki husus vardır. Önceki yazılarımızda Kurban’dan bahsederken; “Âdem ve oğullarını örnek veren” ayeti gördük. Kurbanı kabul edilen şöyle demişti: Allah muttakilerden kabul eder. Demek ki, bir şeyin kabul görmesinin şartlarından birisi müttaki olmaktır. MÜTTAKİ Nefs-i Levvame’de bulunanların tamamının ortak ismidir. Müttaki; Billahi anlamında iman edendir. “Allahım, var görünüşümü bile sana eş ve ortak koşmuyorum” diyen, böyle yaşayan, böyle yaşamaya çalışandır. Dikkat edin “varlığımı” demiyor, çünkü artık o yok! Var görünüşünü eş ve ortak koşmuyor, böyle iman ediyor! Böyle iman edip o imanın gereklerine göre fiiller ortaya koyan muttakidir ve Allah ancak onlardan kabul eder. İncelediğimiz hadisin son kısmında kabul için ikinci bir kural daha var: Ey insanlar amellerinizi Allah’a halis kılınız. Çünkü Allah ancak kendisi için halis olarak yapılanı kabul eder.
Hadis bu uyarı ile devam ediyor: Bu Allah için, bu da rahiym için” demeyin. Onlardan Allah için bir şey olmaz. “Rahiym” akrabalıktır, KAN BAĞI’dır! Efendimiz o günkü grubun anlayabilmesi için o anki yaşantıya bir örnek veriyor. Bir şey yaparken, “bu Allah için, bu da akrabalarımız için” demeyin, o zaman o rahiym için olur, yalnızca akrabalarınız için bir iş yapmış olursunuz. O Allah’a ulaşmaz. İşi, yaşantıyı, ürünü ikiye böldüğünüz için o Allah’a ulaşmaz. Akrabalara “akrabalık için” vermek ortaklık kabul ediliyor. Yalnızca “Allah için” ver! Anlamamız gereken çok önemli şey; Allah’a ortak koşmak yalnızca zahiri putlarla ilişkili değildir! Efendimiz (SAV) bu örneği anlatırken yanında onu dinleyenlerin zahiri putları yoktu! Ama onlara; “şu da akrabalarım için derseniz bu Allah’a eş ve ortak koşmaktır, halis olmaz, Allah Rızası’na girmez, yalnız akrabalar için olur” diyor. “Bu Allah için ve hatırınız için” demeyin, o Allah için olmaz” vurgusunu şu örnekle daha iyi anlarız, daha zihnî, daha anlaşılır olur inşaAllah: Bir ziyarete gittiğinizde, “size Allah için geldim. Ama sizi çok sevdiğim için de (sizin hatırınıza) geldim” demeyin! O hatır için olur, boşa gider. Allah için olmaz! Son ayetleri ve hadisi “bir iş Allah rızası için nasıl yapılır?” bunu kavrayabilmek için, bizde o açılımın olması için tefekkür etmeye çalıştık. Allah rızası için bir şey yaparken yanına ne getirirseniz (o tanrı ne düşünürse) o Allah rızasını bozar. Çünkü o zaten hep Allah Rızası’nı bozmak için düşünür, iş yapar. O Allah Rızası’nı bozmak için yaşıyor…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER