Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

SEN TANRI MISIN? – 77-

AYET VE HADİS DUYMAKTAN KORKANLAR
Kendimizdeki tanrılık iddiasının izini sürerek, bu amaçla bir test yapalım. Bir ayet ve hadis duyduğunda, okuduğunda kişiler kesin çizgilerle iki gruba ayrılır; “şurada mıyım, burada mıyım?” gibi bir tereddüt olmaksızın iki grup oluştururlar! Olumlu olan grup çok açık ve nettir. “Ben acaba hangi gruptayım?” diyen olumsuz grupta demektir. Çünkü olumlu grup çok açık ve nettir. Tereddütlülerin hepsi olumsuz gruptadır. Olumlu gruptaki kişi ayet ve hadisleri özellikle duymak, öğrenmek ister, ayet ve hadis duyup öğrenmekten korkmaz. Çünkü yanlışından kurtulmaya o kadar meraklı, o kadar heveslidir ki. “Vaktim yok. Ya şu gerçeği duymadan, gereğini yaşamadan ölürsem” der, bu korkuyu taşır. Diğer gruptakiler maalesef kendilerindeki Esfele Safiliyn yapıya ait Sol Dosyalar gereği ayet ve hadis duymaktan korkarlar. “Yine yeni bir şey mi, yeni bir yasak mı?” diye korkarlar. Neden böyle düşünürler? Yanlış yaşamaktan hoşlandıkları için! “Yanlış olduğunu bilmeden onu ne güzel yapıyorduk” diye düşündükleri için. Ayet veya hadis “şu işi yapma” derse kafası karışacak. Bu yüzden, duymasın ki kafası karışmasın! Bu halin izini kendinizde sürün! Çünkü bu halden kurtulman gerekiyor. Bu muhasebeyi kendi içinizde yapacaksınız. Başkasını bilemezsiniz, kesinlikle! Başkasını bilmeye kalkan yanlış yapar ve muhtar olur. Muhasebe kendinizde ve kendinizle! Evet, bu grup günah olduğunu bilmeden yaptıklarına o rahatlıkla devam etmek ister, düzenin bozulacağından korkar. Çünkü gerçeğe karşı KÖR, SAĞIR VE DİLSİZ’dir, yanlışının bozulmasını istemez! “Nasıl olsa körüm görmüyorum, nasıl olsa sağırım duymuyorum, nasıl olsa dilsizim gerçeği konuşmuyorum” diyen yapısı, yaşadığı halle ilgili bir uyarı duymaktan rahatsız olur. İz sürün, onu bulun! Ama sakın “ben öyleyim” diye üzülmeyin, “o yanımı yakaladım” diye sevinin. O yakaladığınız siz değilsiniz. Hep onu anlatıyorum: O siz değilsiniz, ona sahip çıkmayın, o küfre âşık olmayın! Size ait olmayan bir yanınızı, bir özelliği, “benim olmayan bir iz daha” dediğiniz bir şeyi öğreniyorsunuz. Onu yok ederek HAKK’a göç edeceksiniz. Hakk’a hicret edebilmek için önünüzdeki engeli kaldırın, kendinizi test edin…
Çok susamış birisi çeşmeye gelmiş su içecek, ama birileri “su zehirli” diye uyarı asmak istiyor. Ama o bunu öğrenmek istemiyor “ben su içmek istiyorum, zehirli olduğunu bilmek istemiyorum” diyor. Bilmediğinde su onu zehirlemez mi, öyle bir şey olabilir mi? O suyu içerseniz zehirlenirsiniz. Biliyordunuz veya bilmiyordunuz diye tesiri artmaz, azalmaz, aynı tesiri gösterir; zehirler. Sistemdeki mekanizma da böyledir; bilin veya bilmeyin hesap seridir! Bazen “anında görüntü” dersiniz, onun gibi, anında görülen bir hesap var! Bilseniz de bilmeseniz de yaptığınızın sonucu çalışıyor! Sistemi okumak gerekiyor! HAKK’ı bilmek için OKUmak [İKRA’] önemlidir.
YAPILMASI ÖNERİLENLERİ
BİR ŞEKİLDE DELMEYE ÇALIŞANLAR
Şimdi size bir grubu tarif etmek istiyorum: Vera grubu, Vera’yı prensip edinmiş olanlar grubu. Bu grubun özelliği olan Vera öyle bir şey ki… Yapılması yasak olmadığı halde, “beni önerilmemiş hallere götürür” diye bir şeyleri terk etmek Vera’dır. Örneğin “A” yapısında birisiyle arkadaş olmanız yasak değildir, olabilirsiniz. Ama o yarın bir gün seni öyle bir yere götürür ki, oraya gitmek yasaktır! Yasak olmadığı halde sen onun arkadaşlığını reddediyorsun, “bir gün yasak olanı bana cazip yapar” diye ondan uzak duruyorsun; VERA budur. Böyle insanlar var; helalleri terk ediyorlar! Ben o helali yaparken bazı haramlar bana hoş gelebilir diye bazı helalleri terk edenler var, onlar VERA SAHİBİ’dirler. Bir de ikinci bir grup var ki açık arıyor. Bir kural söylüyorsunuz, söylediğiniz sanki bir ülkenin anayasası veya bir yönetmelik, onu nasıl deleceğini arıyor, “ama, ama” deyip altından girip üstünden çıkmaya çalışıyor…
BURÇLARA DİKKAT! ASTRONOMİ
SÜNNETULLAH’I ANLATIYOR, ASTROLOJİ BU SÜNNETULLAH’TAN KENDİNE GÖRE MANA ÇIKARIYOR
Şimdi “Asi” yapının burçlarla ilişkisini ve bir iki konunun can alıcı noktasını kısaca paylaşayım, “A” dediğimiz asi yapıya, muhtarlık iddiasındaki yapıya yönelik bir iki noktaya değinelim. Burçların “A” yapıyla ilişkisi çok güçlüdür. Gözlemlerimde çok dikkatimi çeken bir şey şu ki; tasavvufla meşgul olmaya başladıktan sonra bazı kişilerin burçlara merakı artıyor. Burç yasak mı? Değil! Ama fal özellikle yasaklandığı halde burç adı altında fal türü şeylere bile merak artıyor. Burçları da fal haline getirdiler, o kapsama soktular. Peki o zaman, bu işe nasıl yaklaşalım? Önce şu ayrımı yapalım: Bir Astronomi var, bir de Astroloji. ASTRONOMİ gök cisimlerinin hallerini matematiksel olarak veya diğer bilim kurallarıyla tanıtan, yani var’ı tarif eden, bize sistem’i tanıtan bir bilimdir. Bir de astroloji var. Biz burçlardan yararlanırken astronomi okumuyoruz! Ne okuyoruz? Astronomi biliminin ortaya koyduğu gök cisimlerine ait hareketlerin yorumlarını okuyoruz. ASTROLOJİ, astronomi bulgularını yorumlayan bir daldır; astronominin ilan ettiği bilgileri yorumlar. Astronomi bir yıldızın nerede, ne kadar, nasıl duracağını, ne yapacağını tesbit ediyor; Astroloji onu yorumluyor. Astronomi bilimsel diye yorumu da illa bilimsel olamaz ki! Astronomi Sünnetullah’ı anlatıyor, Astroloji bu Sünnetullah’tan kendine göre mana çıkarıyor. Peki, bunlar tamamen yanlış mı? Yanlış demiyoruz! Dikkat edin, şunu söylüyoruz: Burçlar ve özellikleri küfür yapıya aittir, o yapıyı inceler! Siz burçlara önem vermekle [“burçlara inanmakla” demiyorum!], o yorumlara önem vermekle “A” Takdim Formu “BEN” yapınızı kuvvetlendiriyorsunuz. Normalde “A” Takdimi’nden kurtulmak kolay değilken siz onu iyice güçlendiriyorsunuz. Kişi, dünyanın/dünya yaşantısının formatı olan “A” haliyle “BEN” demiş ve bu Sol Dosyaların davranışlarına sahip çıkmış durumdadır! Şimdi bu haliyle burcunu okuyor ve o özellikleri sahipleniyor. O burç için mesela deniyor ki, şu tarihler arasında doğanlar cömert olur, kıskanç olur… Cömertlik nedir ki? Bu bir örtüdür, muhtara aittir, cömertlik muhtarın bir özelliğidir! Ya da kıskançlık? O da “A” yapıya aittir. O yorumlar hep “A” Takdim Formu “BEN” dosyalarının ne cins olduğunu anlatır. Nasıl dilenmişseniz, Hakk Dosyalarınız doğum anında ona göre (gökyüzünün yıldız kompozisyonundan etkilenerek) İz Düşümlenir, kopyalanır, İz Düşüm Dosyalar o kompozisyondan etkilenir. Bu etki sonucu ortaya çıkan özellikler HAKK yapıya değil, Vehmin Zulmeti’ne aittir. Eğer, siz bunları çok önemser, hayatınıza bunlarla yön verirseniz “A” yapıyı güçlendirirsiniz. İşin bir yanı budur. Bir diğer yanı da şudur: Dedik ki astroloji, astronominin ürünlerini yorumlar. Astronomi bilgilerini tesbit eden değil, yorumlayan kim? Sünnetullah’ı herkes tesbit edebilir; muhtar olan da, olmayan da! Astronomi verilerini veya Yerçekimi Kanunu’nu muhtar olan da, olmayan da bulabilir. Bu bir Sünnetullahı Tespittir. MUHAMMEDÎ ANLAYIŞ şunu önemser: Bir sünnetullah tesbit ettiğinizde onunla El Hüsna’yı tasdik ettiniz mi, etmediniz mi? Leyl Suresi’nde okumuştuk: “Onlar cimridir, vermezler ve El Hüsna’yı tasdik etmezler!” (Leyl; 8, 9). Evet, El Hüsna’yı tasdik ettin mi? Yani; bulduğun şeyi, tesbit ettiğin Sünnetullah bulgusunu Allah’ın Esma Âlemi’yle ilişkilendirip bir Esma Kuralı olarak mı gördün, yoksa başka bir şeye mi bağladın? El Hüsna’yı tasdik etmeyen onu başka bir şeye bağlar. Tesadüf’den tutun da çok geniş yelpazede birçok şeye bağlayarak El Hüsna’yı tasdik etmez ve perdelenir. İşin başlangıcı doğrudur; bir Var’ı tesbit etti, “dünya yuvarlaktır” dedi, “dünyanın bir yerçekimi vardır” dedi. Bunlar birer bulgudur ve doğrudur. Ama bu bulguları “A” Takdim Formu “BEN”, muhtar yapı yorumlarsa olmaz! O Allah inancına karşı birisi olabilir, belki çok kuvvetli narsist veya hümanist de… Çok önemli olan şudur: Size yorum yapan kişi size kendi karakterine göre, kendi tanrılığına göre yorum yapar, bunu önemseyin. Burçları böyle önemsemekle siz, tanrılığını ilan etmiş birisinin bilimsel bulguları kullanarak yaptığı yorumlarla hayatınızı dizayn ediyorsunuz. Doğru olabilir mi? Ne zaman doğru olur? Eğer siz “A” Takdim Formu “BEN” olarak yaşamaktan memnunsanız olur, o kişi için onlar çok önemli ipucudur. O yorumlar şu kişi için de ipucudur: Eğer birisi “A” yapıdan kurtulmak istiyorsa da ipucudur! Hem de o kadar önemli bir ipucu ki… Yararlanmak isterseniz, burçların ana kuralları sizin Allah’a asi yapınızın, “A” yapınızın bir özelliğini anlatır, onun sizdeki bir özelliğini yorumlar. Bu yorumlar elbette birçok tecrübeden, gözlemden kaynaklanan bulgulardır aynı zamanda. Burç özellikleriyle ilgili olarak bilimsel bulgu haline ulaşmış ana tespitler vardır. Ama bu bulgular sizin HAKK yapınızı tarif etmiyor; Vehim Zulmeti olan dosyalarınızın özelliklerini söylüyor. Amacınız onlardan kurtulmaksa, kurtulacağınız şeyi tanımak için oradan yararlanabilirsiniz. “Demek ki bendeki tanrılığın bir özelliği de bu, onu burç özelliklerinden yakalayayım” deyip mücadele için burç bilgisi denilenleri ipucu haline getirebilirsiniz. Ama böyle yapmaz da o bilgilerdeki vasıfları sahiplenirseniz muhtar olursunuz. O vasıflara nasıl sahip çıktığımızı sonraki yazımızda göreceğiz inşaAllah.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti