Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SEVDİĞİMİZ ŞEYLERDEN ALLAH YOLUNDA HARCAMAK

Muharrem Günay 18 Ağustos 2011 Perşembe 03:00:00
  Yüce Allah; Ali İmran suresinde şöyle buyuruyor: “Len tenâlül bire hattâ tünfigû mimmâ tühıbbûne. Vemâ tünfigû min şey’in feinnellâhe bihî alîmun* (Ali imran/92) “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça, cennete giremezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.”
Bakara suresi 2. âyette ise Kur’an-ı Kerim’in hidayet yolu ve rehberi olduğu belirtildikten sonra üçüncü âyette:
“Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.” Buyrulmaktadır. Bu âyette dikkatimizi çeken en önemli özellik “sahip olduğunuz, kazandığınız mallardan değil de “Bizim size verdiklerimizden Allah yolunda harcayın” denilmektedir.
Demek ki bu mallar, mülkler, servetler, imkânlar, fırsatlar gerçekte bizim değil­dir. Kazandığımızı, sahibi olduğumuzu sandığımız mallarımızın, servetimizin gerçek sahibi Yüce Allah’tır. Bunları belli kurallar çerçevesinde kullanmak üzere bizlere veren ve emânet eden Allah’tır.. Her şeyin sahibi o’dur. Malın, mülkün, rızkın, hayatın sahibi O’dur. Bir başka yerde:
“Size ne oluyor ki Allah yolunda malları harcamı­yor­sunuz! Göklerin ve yerin mîrası zaten Al­lah’ın değil midir? Sonunda hepsi O’na kalmayacak mıdır?”deniliyor.(Hadîd: 10)
Yüce Allah yukarıda mealini verdiğimiz Hadid suresi onuncu ayette bize şöyle sesleniyor:
Ne zannediyorsunuz yâni? Ölümle birlikte maddî anlamda bir şey götüremediğimize göre sonunda semâvat ve arzın mîrası Allah’a kalmayacak mı? Şu cebimizdekiler, şu kasalarımızdaki­ler, şu koynumuzdakiler, şu boynumuzdakiler hepsi Allah’a kalmayacak mı? Bilelim ki hepimiz gideceğiz ve her şeyiniz Allah’a kalacaktır. Ne kadar akıl erdirici bir ifade değil mi? Yâni sizler tuttu­nuz, öptünüz, sarıldınız, kasalarda, bankalarda sakladınız, kimseye zırnık koklatmadınız, hattâ yemediniz, içmediniz peki sonunda kime kalacak bunlar? Allah’a kalacaksa sonunda niye vermiyorsunuz? Niye bunu anlamaya yanaşmıyorsunuz? diyor Rabbimiz.
Biraz ilerideki âyette de şöyle buyurulur:
“Allah’a ve peygamberine iman edin! Ve sizi halef kıldığı mallardan Allah yolunda harcayın!” (Hadîd:7)
Allah’ın bizi halef kılması; birinin arkasından bir başkasının gelip sahip olması demektir. Bugün birinin cebindeki para, dün bir baş­kasının cebindeydi. Bugün birinin tohum attığın tarlaya, dün bir baş­kası tohum atıyordu. Bugün birinin bindiği araba, dün bir başkasına aitti, yarın da bir başkasına ait olacaktır. Bugün size yağmur gönderen bulut dün başkalarına hizmet ediyordu. Bugün size süt veren inek dün başkalarına hizmet ediyordu.
Bir zamanlar sultan iken İbrahim Ethem hazretlerinin sarayının önüne bir derviş gelir ve başlar saray nöbetçileri ile “İllâki ben bu handa bu gün misafir olacağım” diye mün2akaşa etmeye, münâkaşayı duyan İbrahim Ethem Hazretleri dervişi çağırır ve :
—Ey Adam! Buranın bir han değil bir saray olduğunu görmezmisin? Der. Derviş sorar:
Bu sarayda sizden önce kim kalıyordu? Sultan cevap verir:
—Babam.
—Ondan önce kim kalıyordu?
—Dedem. Ondan da önce?
—Onun da babası. Bu cevaplar üzerine derviş derki:
—Bu kadar insanın konup geçtiği bu yer han değil de nedir?
Bu gün sahibi olduğumuz mallar dün bir başkasına aitti. Dedelerimizindi; onlara da babalarından kalmıştı. İstesek de istemesek de, versek de vermesek de bilelim ki; bir gün ya o mallar bizi terk edecek, ya da biz onları terk etmek zorunda kalacağız. Ya bir iflasla, bir felâketle o mallar bizi terk edecek, ya da bir ölümle biz onları bırakıp gideceğiz. Bu iki seçenekten başka bir imkânımız yoktur. Unutmayalım ki öbür dünyaya götüremediğimiz hiçbir şey bizim değildir. Bu dünyada iken sahip olduğumuz şeyler ancak önden gönderdiklerimizdir.
Zaten bu inançta olmayan insanlar, Allah’ı mülkün sahibi bilmeyen, kendilerini mülke sahip zanneden insanlar zırnık bile ve­remezler. Böyle inananların, böyle düşünenlerin vermeye, verebilmeye asla güçleri yetmez. İsteseler de veremezler böyleleri. Ama mülkün sahibi Allah’tır, bu elimdekiler, bu cebimdekiler benim değildir, bunlar Allah’ındır, ben zaten Allah’ın olanı Allah yolunda, Allah’ın kullarına veriyorum! di­yebilen kişi infak edebilecektir. Mülkün Allah’a ait olduğuna iman eden kişi verebilecektir.
Yukarıda meali verilen Hadid suresi 7. ayetteki İnfakın anahtarı istihlaf kelimesidir. İstihlaf, Hulf, halife kelimelerinden meydana gelir.
Yeryüzünde bizi kendi halifesi olarak yaratan Allah, Bizden halifesi ve vekili olarak, yarattıklarından infak etmemizi emrediyor. Bu nedenledir ki; yeryüzünde tüm mahlûkata karşı, özellikle de insanlara karşı tam manasıyla ilahi sıfatların temsilcisi gibi hareket etme durumundayız. Sanki bir müessesenin vekil harcı gibi çevremizdeki herkesin ihtiyacını gidermekle yükümlüyüz. Böyle olmasaydı Allah “ İnfakı, size verdiğim nimetlerden verin.” Emrini bu tarzda açıklamazdı.
Allah’ın yarattığı ve bize emanet olarak verdiği nimetlerden gerektiği gibi infak etmezsek, halifelik görevini yerine getirmemiş oluruz.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER