Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

ŞEYTANIN AVUKATI-18 – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 7 Ocak 2019 Pazartesi 13:22:53
 

ŞEYTAN ALLAH’TAN NELER TALEP ETTİ?
Rasulullah (SAV) Efendimiz: “Rabbinden neler talep ettin?” diye sormuş, şeytan bu soruyu şöyle cevaplama başlamıştı:
* Allah’tan dilerim ki, beni Âdemoğullarının malına ve evladına ortak ede… Bu ortaklık talebimi kabul buyurdu ve Kur’an’da “Onlara ortak ol… Mallarına ve çocuklarına. Onlara vaad et. Hâlbuki şeytan onlara en çok gurur vaad eder” ayetleriyle sabittir. Her Besmele’siz kesilen hayvan etinden yerim. Faiz ve haram karışan yemekten de yerim. Şeytandan Allah’a sığınılmayan malın da ortağıyım. Cinsi münasebet sırasında şeytandan Allah’a sığınmayan kimse ile birlikte hanımıyla birleşirim; o birleşmeden hâsıl olan çocuk bize itaat eder, sözümüzü dinler.
Cevabına devam ediyor:
* Allah’tan diledim ki, bana bir ev vere… Bu dileğim üzerine bana hamamları ev olarak verdi.
* Diledim ki bana bir mescid vere… Pazar yerlerini bana birer mescid yaptı.
* Benim için bir okuma kitabı vermesini istedim… Şiirleri bana okuma kitabı yaptı.
* Diledim ki bana bir ezan vere… Mezmurlar’ı verdi.
* Diledim ki bana bir yatak arkadaşı vere…  Sarhoşları verdi.
* Diledim ki, bana yardımcılar vere… Bunun için de Kaderiye mensuplarını verdi.
* Diledim ki, bana kardeşler vere…  Mallarını boş yere israf edenleri verdi ve bir de masiyet yolunda para harcayanlar ki, şu ayeti kerime ile sabittir: “O kimseler ki; mallarını boş yere harcarlar. Onlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır.”
ŞEYTAN HAMAMLAR VE ALIŞ VERİŞ MERKEZLERİNİ SEVER
Devam etmek üzere hadis anlatımına bir tefekkür virgülü koyalım. Şeytan, Şeytanlık Patronaj Sisteminin tesiri için bir yerleşme alanı, bir karargâh istemiş ve duniHİ algı ve zann’larıyla Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiasını ayakta tutan dayanaklardan birisi olan cinsellik platformu için bu konuda izin almıştır.
İnsanın kendisi çıplaksa veya hem çıplak hem de hem de başka çıplaklar arasındaysa ve ayrıca erkek-dişi karışıksa, sözde ilahların birbirlerine cinsel hücumları, cinsel üstünlük savaşları ve bu savaşların plan ve stratejileri, heva ve heves olarak önüne geçilemez bir hızla ve güçle gündeme gelir yerleşir; Şeytanlık Patronaj Sisteminin tesirini gösterebilmesi, tesirlerini geri dönüşsüz etkili yapabilmesi için çok uygun bir ortam şekillenir; işte şeytanın karargahı! Artık bir karargahı olan Şeytanlık Patronaj Sistemi, tesirini beyinde derin ize dönüştürebilmek için zikir yapabileceği-yaptırabileceği, Şeytanlık Patronaj Sistemi’ne kulluk yapma yerleri istemiş ve doymayan nefslerin hırslarıyla “Ben ilahım, ben ilahım. Söyle ayna benden büyük, benden, güçlü, benden akıllı, benden güzel ilah var mı? Ben ilahım, ben ilahım…” zikrini yapabilmek için yiyecek-içecek pazar yerlerinden borsa merkezlerine kadar alış veriş alanlarına Rabbinin verdiği izin ile yerleşmiştir.
Efendimiz (SAV)’in bir hadisinden öğrenmekteyiz ki; Amentü Billahi demiş olan talib, sözde ilahların doymayan nefsleriyle sahip olma, kazanma hırslarını engelleyemedikleri hatta yarıştırdıkları yerler olan alış veriş, kâr ve faiz mekânlarına girecek olursa; “La ilahe illallahu vahdehu la şerike lehü, lehül mülkü ve lehül hamdü, yuhyi ve yümiytü ve hüve hayyün la yemutü, ebeden bi yedihil hayr ve hüve ala külli şey’in kadiyr” zikrullahını yapmalı ve kendisini şeytanın zikri ile şeytana kulluk propagandasından korumalıdır.
AMENTÜ BİLLAHİ DİYEN KİŞİ  HAYR GETİRMEYECEK, BİLGİDEN, TESİRLERDEN KENDİSİNİ KORUMALIDIR
Şeytanlık Patronaj Sisteminin tesiri amacıyla küfre yönelik fikirleri, yöntemleri ve stratejileri yayılsın diye şeytan yazılı belgeler, yani bir inanç kitabı da istemiş ve Allah’ın sıratı müstakiymi dışındaki inanç ve felsefe anlatımları şeytanlık için küfür tebliğ kitapları olmuştur. Bu kısımda geçen “şiir” kelimesi, ahenkli bir şekilde yazılmış İslami olmayan fikir ve felsefe içeren her anlatımı kast etmektedir. Şeytanın bu anlatımı gerçekleştirdiği dönemde edebiyat şiir üzerinden yürür, fikirler ve felsefeler şiirler üzerinden yarıştırılır, insanlar bu ahenkli söyleyişlerden etkilenirlerdi.
Amentü Billahi demiş olan talib, kendisine hayr getirmeyecek, yani La ilahe illallah kelime-i tevhidini idrak etmek ve buna uygun hayat tarzı oluşturmasını gerçekleştirmek yolunda fayda sağlamayan, hatta engellemeye çalışan bilgiden, tesirlerden kendisini korumalıdır. Kur’an’da talibi bu konuda uyaran birçok ayet bulunmaktadır, bunlardan birisini hatırlayalım:
“Şüphesiz bu, Benim dosdoğru yolumdur, buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Çünkü o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte, sakınmanız için Allah size bunları vasiyet etti.” (En’am-153)
Ayrıca, Efendimiz (SAV) bize bu konuda bir dua öğretmektedir: “Allahım, huşu duymayan bir kalpten, dinlenmeyen bir duadan, doymak bilmeyen bir nefsten, hayrı olmayan bir ilimden, bu dört şeyden sana sığınırım.”
Bu gelinen noktada şeytan Kur’an ve Ezan ile yarıştırmak istediği bir sesleniş istemiş ve Hz. Davud (as) zamanından insanlarda bulunan Zebur şiirlerini kullanma izni almıştır.
AKLINI SAF DIŞI BIRAKANLAR ŞEYTANIN STRATEJİK ORTAKLARIDIR
Dikkat edecek olursak, buraya kadar olan maddeler şeytan için; karargah, ibadethaneler, zikir alanları, felsefe yayma kitapları şeytanlığa çağrı için cazip seslenişler kapsamında sayılmıştır. Bunlar, sıralanan tesir sistemi içerisinde meşgul olunan küfür ne ise ona uygun konuşmalarla tıka basa doludur, yani bütün bu alanlar Şeytanın Avukatı için küfrü savunmak, yaymak ve uygulamak için uygun mekân ve araçlardır.
Şeytan bundan sonra Şeytanlık Patronaj Tesiri için kendisine stratejik ortaklar istemiştir ve bunların güvenilir ortaklar olmasını da şart koşmuştur. Bunlar aklını saf dışı bırakanlardır! Herhangi bir şekilde aklını saf dışı bırakanlar şeytanlık Patronaj Sistemine stratejik ortak verilmişler ve hayvandan da aşağı olan bu halleriyle çok güvenilir bir ortak olarak, neredeyse şeytana şeytanlık öğretecek faaliyetler sergilemiş ve sergilemektedirler. Önemli bir stratejik ortak da Kaderiye Fırkası anlayışında olanlardır. Bu fırkadaki sapkın kafalar Kur’an’ın açıkladığı ve Efendimiz (SAV)’in talim ettirdiği Kader öğretisini yanlış yorumlamış, kulvarından saptırmış, Muhtariyeti Tercih Gücü yetkisini kavrayamamış ve bu yetkiye Müstakilen Var ve Muhtar özellik etiketi yapıştırmış kişilerdir.
BİR NİMETİ; ALLAH YOLUNDA HIRSLA  KULLANMAMAK, ALLAH’A KARŞI HIRSLA KULLANMAK “İSRAF” DEMEKTİR
İnsanların kader inançları yanlış olursa, Şeytanlık Patronaj Sistemi tesir açısından zorlanmaz; şeytan tesirini beyinde derin iz yapacak şekilde bir kez enjekte etti mi, artık insandan bir şeytan stratejik olarak devrededir. Gerek Kaderiye Fırkası gerekse diğer sapkın davranışların tanımını ve davranış biçimlerini incelemek üzere “Talibin Başlangıç Çizgisi” kitapçığının 14. Bölümü olan “Amentü Billahi Yönelişinden Sapmalar” kısmının okunmasını, ders yapılmasını öneririz. Bu bölümde, temel olan beş adet sapma tarzı ilgili ayet ve hadisleriyle sunulmaktadır. Okuyucu bu beş grubun hiçbirisine düşmediğinden emin olmalıdır.
Şeytan Şeytanlık Patronaj Sistemi için akraba niteliğinde stratejik ortaklar da istemiştir. Allah’ın verdiklerini hem Allah’a karşı hem de israf ederek harcayanlar hadisteki bu tarife göre şeytana stratejik ortak yapılmıştır. Bu ortaklar öylesine iddialı sözde ilahlardır ki; varsa yalnızca paralarını değil, neleri varsa israf edenlerdir. Bir nimeti; Allah yolunda hırsla kullanmamak, Allah’a karşı hırsla kullanmak “israf” demektir. Bir nimeti israf etmek denince ilk önce harcanan miktar düşünülmemelidir; çünkü eğer israf söz konusuysa, her derecedeki miktar çok sayılır. Ancak konu Allah yolu olunca, Allah yoluna harcanmayan her nimet israf edilmiş olur. Ayrıca da duniHİ algının sözde ilahı bu nimet kullanmayı Allah’a karşı bir hırsla yapıyorsa israf çok katlanmış olur. İşte Şeytanın Avukatları dil ve konuşma nimetini sanki Allah yokmuş gibi, sözde ilahlıklarının heva ve hevesleri doğrultusunda kullanarak israf etmektedirler. Ayrıca, Şeytanın Avukatları bu dil ve konuşma nimetini Allah’a karşı bir mücadele aracı olarak kullanıyorlarsa israfın dik alasını yapıyorlar demektir, işte bunlar şeytanın kardeşleridir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER