Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

ŞEYTANIN GÖSTERDİĞİ ÖZEN – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 26 Temmuz 2017 Çarşamba 12:13:33
 

-20-
Uzunca bir süredir üzerinde tefekkür ettiğimiz hadisin sonunda Rasulullah (SAV) Efendimiz, iblise “Ya Ebâ Mürre! Acaba senin bir tövbe etmen ve Allah’a dönmen mümkün değil mi? Cennete girmene kefil olurum, söz veririm.” buyurmuş, İblis ise; “Ya Rasulullah! İş verilen hükme göre oluştu. Kanunu yazan kalem de kurudu. Kıyamete kadar olacak işler olacaktır. Seni Rasul ve Nebilerin efendisi kılan, cennet ehlinin hatibi eyleyen ve seni halkı içinden seçen ve halkı arasında bir gözde yapan, beni de şakilerin efendisi kılan ve cehennem ehlinin hatibi eyleyen Allah, bütün noksan sıfatlardan münezzehtir. İşte, bu söylediklerim sana son sözümdür. Ve bütün söylediklerimi de doğru söyledim.” diye cevap vermişti. Dün demiştik ki; şeytan bu özeni neden gösterdi? Bugün inşaAllah bu tefekkürle başlayacağız. Bugün aynı zamanda Şeytanın Avukatı yazılarımızı da hayrlısıyla tamamlamış olacağız.
Şeytanın özeni
• Çünkü şeytan, Rabbinden “anlatacakların doğru olacak” diye talimat almıştı…
• Amaç, Amentü Billahi demiş olanların kafasını karıştırmak değil, bu toplantıda doğru bilgilenmelerini ve konuyu bizzat mekanizmanın ağzından dinlemiş olmalarını sağlamaktır.
• Ayrıca toplantı halindeki grubun arasında Rasulullah (SAV) Efendimiz de bulunmaktadır; O’nun da (SAV) içinde bulunduğu bir açıklama “La ilahe illallah” hakikatine aykırı olamazdı.
Şeytanın açıklamalarında duniHİ algıya ve Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’na gösterdiği özen bizi yanıltmamalıdır; bu mevzuda şeytanın bildiği bilginin ve idrakın bir sınırı vardır.
Ancak insanların bir çoğu, yaşantılarını şeytandaki bu bilgi ve idrak sınırının bile altında gerçekleştirmektedirler.
Ancak insanın Ahseni Takviym yapısı ve Amentü Billahi’nin hakikatini anlama izni bu sınırın çok yükseklerindedir.
Şeytan için; konunun farkında olması, asıl hedefe ulaşabilmek için yeterli kriter değildir.
• Eğer şeytanın farkındalığı insana verilen imkanlar çerçevesinde olsaydı, Hz. Adem (as)’ı inandırıcı davranamazdı ve kıyamete kadar yüklendiği görevi hakkıyla icra edemezdi.
• Delili de konu içerisinde geçmektedir ki, Efendimiz (SAV) şeytana bile tövbe etmesini önermekte ve tövbe etmesi halinde cennet için kefil olabileceğini söylemektedir.
İşte Amentü Billahi hakikati insanda böyle bir hidayet hırsı, aşkı ve hevesi yapar; o kişinin merhameti gazabını geçer.
• Elbette şeytandaki hırs, aşk ve heves, işte bu hidayet hırsının zıttı olan şekavet hırsı, aşkı ve hevesidir.
Bütün hırs, aşk ve hevesler sahip olunan idrak çerçevesinde ortaya çıkar.
Tefekkürümüzü tamamlarken
Şeytanlık Patronaj Sistemi, bu sistemin tesirleri ve bu sistemin üyeleri olan cinn şeytanlar ile insan şeytanlardan korunmak için Rabbimizin bize ikram ettiği İhlâs, Felâk ve Nâs sûreleri hep biz inananlar içindir; İhlâs Sûresi’ni okuyan, anlayan, tasdik eden ve düşünce ve hayat tarzını buna göre dizayn etmeye çalışanlar içindir, yani Amentü Billahi demiş mü’minler içindir. Bu sebepten, önce İhlâs Sûresi’ni okuyup kulvarımızı ortaya koyalım. Sonra Felâk ve Nâs sûreleriyle sığınma duamızı yaparak tamamlayalım.
Euzü Billahi mineş şeytanir raciym
Bismillahir Rahmanir Rahıym
1. Kul Huvallahu Ehad;
De ki; “O Allah EHAD’dır;
2. Allahus Samed;
(O) Allah Samed’dir;
3. Lem yelid ve lem yuled;
(O) doğurmamış ve doğurulmamıştır;
4. Ve lem yekün leHU küfüven ehad.
Ve O’na hiç bir küfüv yoktur.”
Bismillahir Rahmanir Rahıym
1. Kul e’uzü BiRabbil felak;
De ki; “Sığınırım Felak’ın Rabbine;
2. Min şerri ma halak;
Yarattığı halkının şerrinden;
3. Ve min şerri ğasikın iza vekab;
Karanlığı çöküp kapattığında gecenin şerrinden;
4. Ve min şerrin neffasati fil ‘ukad;
Düğümlere üfüren nefslerin şerrinden;
5. Ve min şerri hasidin iza hased.
Ve hased ettiğinde hased edicinin şerrinden.”
Bismillahir Rahmanir Rahıym
1. Kul e’uzü BiRabbin Nas;
De ki, “Sığınırım Nas’ın Rabbine;
2. Melikin Nas;
Nas’ın Meliki’ne;
3. İlahin Nas;
Nas’ın İlahı’na;
4. Min şerril vesvasil hannas;
El-Vesvas’il Hannas’ın şerrinden;
5. Elleziy yüvesvisü fiy sudurin Nas;
O ki, insanların sadrında vesvese üretir;
6. Minel cinneti ven Nas.
Cinnlerden ve insanlardan.
Sadakallahul azıym.
Sübhane Rabbike Rabbil İzzeti amma yasıfun,
Ve selamun alel murseliyn,
Vel hamdü lillahi Rabbil alemiyn. El FATİHA (Âmin)
Yarın tefekkür paylaşımlarımıza inşaAllah yeni bir başlıkla devam edeceğiz. Allah’a emanet olunuz.

ŞEYTANIN AVUKATI -20-

 

“Velinin ilmi, fıtrat üzere manalardır” dizisi başlıyor

 

Yazarımız Yılmaz Dündar Hocamızın “VELİNİN İLMİ FITRAT ÜZERE MANALARDIR” başlıklı yeni yazı dizisini yarından itibaren gazeteniz Kocatepe’de okuyabilirsiniz.
Fıtrat üzere manalar ve format manaları nedir, farkı nedir?
Hiç duymadığınız şekliyle “hissetmek, hissettirmek ve akıl” ilişkisinin ele alınacağı bu paylaşımlarda; yaşamakta olduğumuz ef’al âleminde temel fiilin “HİSSETMEK” olduğunun, uygulayıcı fiilin ise “HİSSETTİRMEK” olduğunun nasıl gerçekleştiğini, ef’al aleminde her türlü akışın “His” üzerinde, “His”den oluşarak ve “His” ile yürüdüğünü göreceğiz.
“Mana” ifadesinin çok yeni bir tanımıyla da karşılaşacağınız bu paylaşımlarda; “kimlik kazanmış his yoğunluklarının “mana”ları oluşturuşunu ve bu kapsamda, Allah Fıtratı üzere yaratılan, Halifetullah olarak görevlendirilmiş olan insanın kalıbının yani kalbinin “fıtrat üzere manalar” ihtiva ettiğini bu nedenle insanın “ahseni takviym” vasfı taşıdığını çok yeni bir anlatımla yine bu yazılarda okuyacaksınız.
Kurtulmayı hedefleyenler için
Kocatepe okurları, çok az fark edilmiş, neredeyse hiç fark edilmemiş bir şeyi de bu yazılarda bulacak: Dünya hayatına duniHİ algı ile (taşıdığı bu ahseni takviym vasfı öreterek) başlayan insan, oluşturduğu zann’ları sonucu nasıl “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiasında bulunmaktadır? Bu iddiasıyla kendisindeki fıtrat üzere manalarına nasıl “ilahlık” formatı atarak esfele safiliyn vasfı göstermektedir?
Bütün bu soruların ve daha fazlasının cevaplarını bulacağınız yeni yazı dizimizde; “sadrını Müstakilen Varım ve Muhtarım iddiasının hâkimiyetinden, geri dönüşsüz şekilde temizlemiş olan ve Billahi hal üzere bulunan” kulun “veli” olarak tanımlanışını ve onun şu vasfını da görmüş olacağız: Veli zatın kalıbındaki (kalbindeki) fıtrat üzere manalar fonksiyon kazanır, dolayısıyla veli zatın sunduğu bilgiler fıtrat üzere manalar olur.
Yılmaz DÜNDAR Hocamız, bu paylaşımlarıyla, bizi esfele safiliynde tutan “format manaları”ndan kurtulmayı hedefleyenlere yepyeni bir fırsat sunuyor.
Yarın gazeteniz Kocatepe’de…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER