Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Siyasi belirsizlik tüketim ve yatırım kararlarını olumsuz etkiliyor

Siyasi belirsizlik tüketim ve yatırım kararlarını olumsuz etkiliyor
Siyasi belirsizlik tüketim ve yatırım kararlarını olumsuz etkiliyor

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Politikası Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdal Demirhan, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi belirsizlik ortamının insanların tüketim yapmasında, yatırımcıların da yatırım gerçekleştirmesinde olumsuz etki yaptığını söyledi

Siyasi gelişmelerin ekonomi üzerinde önemli etkileri olduğu belirten Prof. Dr. Demirhan, siyasi belirsizliğin yabancı sermayeye ihtiyaç duyan ve gerekli yapısal reformları gerçekleştirememiş ülkelerde daha belirgin olumsuz sonuçlar doğurduğunu ifade etti.
TÜRKİYE’DE SİYASİ VE EKONOMİK GELİŞMELER BİRBİRİNİ ETKİLİYOR
Türkiye’de koalisyon kurma görüşmelerinde yaşanan başarısız sonuçlardan sonra ortaya çıkan siyasi belirsizliğin ekonomi politikalarında belirsizliğe yol açtığını söyleyen Demirhan, “Son günlerde yaşanan siyasi belirsizlik kavramı siyasi sistemde yer alan mekanizmaların gelecek dönemlerde nasıl işleyeceği ve bu mekanizmadaki aktörlerin kimler olacağı konusunda kamuoyunun tahmin yapmada zorlanmasını ifade ediyor. Bu durumda temel ekonomik faaliyetlerde düzensizlikler ortaya çıkarıyor. Özellikle tüketim ve yatırım kararları bundan olumsuz etkileniyor. Tüketimde bulunan ekonomik birimler tüketim kararlarını erteliyor, yatırımcılar da yatırımlarını azaltıyor ya da durduruyor. Sonuçta iç talepte bir daralma ve istihdamda azalmalar yaşanıyor. Bunlar reel piyasada yaşanan gelişmeler. Bir de işin para piyasası kısmı var. Siyasi belirsizlik başta döviz kuru olmak üzere faiz oranları ve parasal değişkenleri etkiliyor. Bunlar dönüp tekrar reel kesimi etkiliyor. Sonuçta bir kısır döngü ortaya çıkıyor. Türkiye siyasi gelişmelerin ekonomi üzerinde, ekonomik gelişmelerinde siyasi gelişmeler üzerinde etkilerinin sık sık görüldüğü bir ülke. Siyasi gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkilerine odaklanacak olursak; bir ülkede hükümetin kurulamaması o ülkede uygulanacak olan ekonomi politikalarında bir belirsizlik ortaya çıkartıyor” dedi.
YABANCI SERMAYE
BELİRSİZLİKTEN HOŞLANMIYOR
Türkiye’de siyasi hayatları olan partilerin her birinin ekonomiye farklı olduğu kadar ortak bakış açıları olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Demirhan, siyasi belirsizliğin daha çok yabancı sermayedarlar tarafından önemle takip edildiğini dile getirdi. Demirhan, “Zira her partinin ekonomiye bakışının farklı ve ortak noktaları var. Bu konu ile ilgilenenler esas olarak yabancı sermayedarlar. Yani Türkiye’ye yabancı sermaye gönderen kesim geniş anlamla politik istikrarsızlıktan hoşlanmıyor. Bunun altında yatan sebep ülke içine getirdikleri sermayeyi 2001 ve 2015 yıllarında Arjantin ve 1998 yılında Rusya örneklerinde olduğu gibi ülkelerine geri götürememeleri veya getirdikleri sermayenin geri ödemesinin ötelenmesi değil. Bu da bir risk ama Türkiye’ye yabancı sermaye kanalize edenler bundan yana bir şüphe içinde değiller. Esas tereddüt ettikleri konu politik istikrarsızlık durumunda getirdikleri sermayeden zarar etme olasılıklarının bulunması. Bu olasılık döviz kurundaki oynaklıktan kaynaklanmakta. Özellikle TL’nin değer kaybettiği ve bu eğilimin süreceği beklentisi yabancı sermaye girişini bu yüzden olumsuz etkiliyor. Yabancı sermayedarlar piyasa devalüasyonu sonucunda elde edecekleri faiz getirisinin nötralize olmasından çekiniyorlar. Diğer yandan daha önceki dönemlerde ülke içine girmiş olan yabancı sermaye TL daha fazla değer kaybetmeden ve dolayısıyla getirisi artıda iken ülkeyi terk etme arayışına giriyor. Sonuçta yabancı sermaye çıkışı hızlanıyor. Bir taraftan yabancı sermaye girişinin azalması diğer taraftan yabancı sermaye çıkışının hızlanması döviz kuruna baskı yapıyor ve TL’nin daha da değer kaybetmesine neden oluyor. Bu arada siyasi belirsizlik Kredi Risk Swapı (CDS) primlerini artırarak ülke riskini yükseltiyor ve böylece yabancı sermaye akımları bir kez daha olumsuz etkileniyor. Yabancı sermaye akımlarının devamlılığı bizim gibi cari açık veren ülkelerde önemli bir değişken. Çünkü biz cari açığı yabancı sermaye ile finanse ediyoruz ve artanı da Merkez Bankası rezervlerine ekliyoruz. 2014 yılında yaklaşık 47 milyar dolarlık bir cari açığımız var, yabancı sermaye akımlarının yavaşlaması veya durması demek bu miktarın finansmanının zorlaşması ve Merkez Bankası döviz rezervlerinin azalması demek. Bu ise döviz kurunun artmasına yol açıyor. Bizim toplumumuzda kur artışlarının psikolojik olarak ekonominin iyi gitmediğinin bir göstergesi olarak algılanıyor” diye konuştu.
BELİRSİZLİK EKONOMİ ÜZERİNDEKİ MALİYETLERİ DE ARTIRIYOR
Ekonomik temelleri sağlam olan ülkelerde siyasi belirsizliklerin etkilerinin düşük seviyelerde kaldığını aktaran Demirhan, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Ülkemizde koalisyon hükümeti kurulmadığında ortaya çıkacak gelişmeler yukarıda bahsedilen mekanizmalar aracılığıyla ortaya çıkıyor. Burada temel etkilerden bahsettik, sonraki aşamalarda döviz kurundaki artış kaynaklı bir dizi ekonomik etki de ortaya çıkıyor. Bu etkilerin boyutunu siyasi belirsizliğin süresi belirliyor. Yani siyasi belirsizlik süresi uzadıkça bunun ekonomi üzerindeki maliyetleri de artıyor. Esas itibariyle ekonomisi sağlam olan bir ülkede siyasi belirsizliklerin ekonomik değişkenler üzerindeki etkisi daha minimal düzeyde kalıyor. Ama maalesef bizim böyle bir şansımız yok. Bu şansı yakalamamız için yapısal reformları hayata geçirmemiz gerekiyor. Aslında bu konuda da zafiyetlerimizin olduğu geçmiş ekonomik deneyimlerimizden belli. Zira kaynaklarımızı ve enerjimizi yapısal önlemleri almak yerine günlük kısır çekişmelerle geçiştiriyoruz. Sonuçta başta döviz kuru olmak üzere temel ekonomik göstergelerdeki bozulmalar gün yüzüne çıkıyor.” (Kocatepe Haber Merkezi)