21 Nisan 2013 Pazar 03:00:00
(Dünden devam)
Bu hadis sevgili Peygamberimizin mucizelerinden birisidir. Sevgili Peygamberimiz günümüzde Hıristiyanlar ve Yahudilerin organize ettiği Sünnet düşmanlığını ve ona alet olan sözüm ona Müslümanları görmüş ve bu konuda bizleri uyarmıştır.
Ashaptan Hazreti Enes:
“ On yıl Resulullahın hizmetinde bulundum, bana bir defa bile „ öf“ dediğini duymadım, demiştir.“
Yine Hz. Enes’in rivayetine göre; Ashaptan birisi gelerek:
“ Ey Allah’ın Resûlü! Allah katında en faziletli mümin kimdir? Diye soruyor. Kâinatın efendisi Sevgili Peygamberimiz : “Ahlakı en güzel olandır.“ Buyuruyor.
Zaten din ahlak demektir. Bütün dinlerin hedefi ahlakı güzelleştirmektir. Esasen dinlerin gönderiliş amacı da ahlakı güzelleştirmektir. Bütün ibadetlerin hedefinde de güzel ahlak vardır. Namaz insanı kötülüklerden alıkoymak için emredilmiştir ve bunun için kılınır. Oruç tutmanın hedefinde de sabır ve irade eğitimi vardır. Zekat cimriliğin cömertliğe dönüşmesini sağlar. Hac sabır ve birlik duygusunu geliştirir. Dinin özü güzel ahlaktır. Bu konuda insanlığa tek ve en güzel örnek Kur’an-ın ifadesine göre de Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammeddir.
Allah’ın Resûlü (s.a.v.) insanların en halîmi, en şecii, en adili, en affedicisi idi. Mübarek eli, cariyesi olmayan veya nikahında bulunmayan veya mahremi olmayan herhangi bir kadının eline hiç değmemiştir. (Müslim, Buhari, Tirmizi) Resûlullah insanların en cömertiydi. (Tebarani ) O’nun yanında hiç bir dinar ve dirhem akşamlamazdı. (Ebu Davud) Eğer O’nun elinde fazla bir mal olsa ve verecek bir kimseyi bulamasa ve gece de gelirse, onu muhtaç olan kimseye vermedikçe evine gelmezdi. (Müslim, Buhari)
Cenâb-ı Hakk’ın vermiş olduğu nimetlerden ancak bir senelik nafakasını alırdı. Onu da elindeki malın en kolayı olan hurma ve arpadan alırdı. Diğerlerini Allah yolunda harcardı. Kendisinden herhangi bir şey isüenildiği zaman muhakkak verirdi. (Teyalisi, Dâremi) Sonra senelik nafakasına döner, fakirleri nefsine tercih ederdi. Hattâ eline yeni bir şey geçmezse senesi dolmazdan evvel yeniden nafakaya muhtaç olurdu.(Tirmizi, Nesai,İbni Mace) Ayakkabılarını pençeletirdi. Elbisesini yamalardı. Aile fertlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için hizmet yapardı. (Ahmed) Onlarla beraber yemeklik et doğrardı. Hayaca insanların en ilerisi idi. Mübarek gözünü hiç kimsenin yüzünde durdurmazdı.(Şeyheyn) Gerek hür, gerekse kölelerin dâvetine icabet ederdi. (Tirmizi, İbni Mace, Hakim) Bir yudum süt veya bir tavşanın budu olsa dahi hediyeyi kabul eder ve karşılık verirdi. (Buhari) Hediyeyi yer fakat sadaka yemezdi. (Müslim,Buhari) Bir cariyenin veya fakir bir kimsenin davetine icabet etmekten geri kalmazdı. (NESAİ, Hakim )(Son)
(Dünden devam)
Bu hadis sevgili Peygamberimizin mucizelerinden birisidir. Sevgili Peygamberimiz günümüzde Hıristiyanlar ve Yahudilerin organize ettiği Sünnet düşmanlığını ve ona alet olan sözüm ona Müslümanları görmüş ve bu konuda bizleri uyarmıştır.
Ashaptan Hazreti Enes:
“ On yıl Resulullahın hizmetinde bulundum, bana bir defa bile „ öf“ dediğini duymadım, demiştir.“
Yine Hz. Enes’in rivayetine göre; Ashaptan birisi gelerek:
“ Ey Allah’ın Resûlü! Allah katında en faziletli mümin kimdir? Diye soruyor. Kâinatın efendisi Sevgili Peygamberimiz : “Ahlakı en güzel olandır.“ Buyuruyor.
Zaten din ahlak demektir. Bütün dinlerin hedefi ahlakı güzelleştirmektir. Esasen dinlerin gönderiliş amacı da ahlakı güzelleştirmektir. Bütün ibadetlerin hedefinde de güzel ahlak vardır. Namaz insanı kötülüklerden alıkoymak için emredilmiştir ve bunun için kılınır. Oruç tutmanın hedefinde de sabır ve irade eğitimi vardır. Zekat cimriliğin cömertliğe dönüşmesini sağlar. Hac sabır ve birlik duygusunu geliştirir. Dinin özü güzel ahlaktır. Bu konuda insanlığa tek ve en güzel örnek Kur’an-ın ifadesine göre de Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammeddir.
Allah’ın Resûlü (s.a.v.) insanların en halîmi, en şecii, en adili, en affedicisi idi. Mübarek eli, cariyesi olmayan veya nikahında bulunmayan veya mahremi olmayan herhangi bir kadının eline hiç değmemiştir. (Müslim, Buhari, Tirmizi) Resûlullah insanların en cömertiydi. (Tebarani ) O’nun yanında hiç bir dinar ve dirhem akşamlamazdı. (Ebu Davud) Eğer O’nun elinde fazla bir mal olsa ve verecek bir kimseyi bulamasa ve gece de gelirse, onu muhtaç olan kimseye vermedikçe evine gelmezdi. (Müslim, Buhari)
Cenâb-ı Hakk’ın vermiş olduğu nimetlerden ancak bir senelik nafakasını alırdı. Onu da elindeki malın en kolayı olan hurma ve arpadan alırdı. Diğerlerini Allah yolunda harcardı. Kendisinden herhangi bir şey isüenildiği zaman muhakkak verirdi. (Teyalisi, Dâremi) Sonra senelik nafakasına döner, fakirleri nefsine tercih ederdi. Hattâ eline yeni bir şey geçmezse senesi dolmazdan evvel yeniden nafakaya muhtaç olurdu.(Tirmizi, Nesai,İbni Mace) Ayakkabılarını pençeletirdi. Elbisesini yamalardı. Aile fertlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için hizmet yapardı. (Ahmed) Onlarla beraber yemeklik et doğrardı. Hayaca insanların en ilerisi idi. Mübarek gözünü hiç kimsenin yüzünde durdurmazdı.(Şeyheyn) Gerek hür, gerekse kölelerin dâvetine icabet ederdi. (Tirmizi, İbni Mace, Hakim) Bir yudum süt veya bir tavşanın budu olsa dahi hediyeyi kabul eder ve karşılık verirdi. (Buhari) Hediyeyi yer fakat sadaka yemezdi. (Müslim,Buhari) Bir cariyenin veya fakir bir kimsenin davetine icabet etmekten geri kalmazdı. (NESAİ, Hakim )(Son)