Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Sür-git – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 31 Ekim 2014 Cuma 02:00:00
  Son birkaç günün kent gündemine baktığımızda karnemiz çıkıyor az-çok ortaya. Yol kapatma eylemleri, şehir içi trafikteki kavgalar-çekişmeler, Afyonkarahisar’ın marka ürünlerinde yaşanan olumsuzluklar… Yıkıldı-yıkılıyor, taşındık-taşınıyoruz haberleri… Kapalı pazaryerinin çatısının kapanması… 3. Küçük sanayi sitesinin kuruluş çalışmaları, Cumhuriyet Bayramı’ndaki bölük-pörçük manzaralar…
Hatırlayın lütfen, bu konular kaç yıldır şehrin gündeminde?
Neden kısır gündemden kurtulamıyor, önemli konularda sonuç alamıyoruz?
Yol kapatma eylemleri yeni mi? Sabah erken kalkan güzergahlarla ilgili karar alıyor, canı sıkılan bu kararlar itiraz için yol kapatıyor ya da eylem yapıyor. Sadece bir bölge için geçerli değil. Köyünden ilçesine kadar hemen her yerde yol kapatma eylemleri yıllardır gündemimizde.
Minibüs-otobüs kavgaları artık tabir-i caizse “vaka-i adiye”den oldu. Kavgalar neredeyse ilimizin adıyla özdeşleşmiş durumda. Kimi dinlerseniz o haklı. Suçu gelin edin, alan yok. Çözüm derseniz, o da yok. Beklemeye, kavgayla dövüşle yaşamaya mahkumuz…
Hükümet binasının taşınması, yıkılması konusunda neyse ki o kadar karamsar değiliz. Önemli mesafeler kat ediliyor nihayet.
Afyonkarahisar’ın marka ürünleriyle ilgili yaşanan sıkıntılar; yıllardır tartışılan konular nedeniyle yine marka ürünlerimiz darbe yiyor. Tarım İl Müdürlüğü’nün son aylarda yaptığı ataklarla gıda terörünün önlenmesi açısından önemli adımlar atılmış olsa da, istenen seviyeye gelmemiz için yolumuz daha uzun. Risk alan, elini taşın altına koyan idarecilerin sorunların çözümü noktasında ilerleme sağlayabileceğinin göstergelerinden birisi bu alan. Devlet bastırıyor “düzeleceksiniz” diye. Ama kendi insanımız, ekmeğini bu işten çıkartanlardan aynı gayreti göremiyorsunuz. Özel sektör bir kenara, sektörün temsilcileri tarafından çalıştırılan, memleketin en önemli kesimhanesi konumundaki AFES Mezbahası’na bir bakmak gerek. Her şey ne kadar nizamlı, intizamlı acaba?
Marka ürünlerden sucuk da durum böyle de diğerlerinde çok mu iyiyiz? Hala çarşının orta yerinde “Afyon kaymağı” diye ne olduğu belirsiz kremalar satılmıyor mu?
Pazar yeri ile kaç senedir uğraşıyoruz, sanayi siteleriyle kaç yıldır meşgulüz?
Her geçen gün birlikte olmamız gerekirken, en birleştirici günlerde bile ayrı-gayrıyız.
Siz de diyeceksiniz ki; “Siz pek mi iyisiniz? Önce gazetecilere bakmak gerek.” Doğru. Hani bir fıkra vardır ya, “Memlekette Bekri Mustafa imam oldu, de. Onlar gerisini anlarlar” diye, o hesap.
İşgal edilen koltukların, rahat etme yeri, etiket vesilesi, istirahat mekanı olmadığını kabul edip, bu makamların hizmet makamları olduğunu kabul edene kadar maalesef bu “sür-git” devam edecek. Maalesef…
Lafı tatlı bağlayalım. Bekri Mustafa fıkrasından bahsettik ya, fıkrayı hatırlatalım isterseniz bu vesile ile…
Meşhur Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede bir caminin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda görünmemektedir. Beklemekten sıkılan cemaat başında kavuğu, sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa’yı hoca zannederek namazı kıldırmasını ister. “Yok ben hoca değilim” dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve mevtanın kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat merak eder, mevtaya ne söylediğini sorarlar. Bekri Mustafa gülerek cevaplar: Eğer öbür dünyada buranın ahvalini sorarlarsa, Bekri Mustafa İmam oldu dersin, onlar gerisini anlarlar” dedim.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER