TARAF/SIZ – Kocatepe Gazetesi

Gazeteniz Kocatepe’nin geçmişten bu yana olduğu gibi, bu seçim döneminde de siyasi partilerin hepsine eşit mesafede, taraf tutmadan, objektif haberciliği genel kabul görüyor.
İstisnasız tüm siyasi parti temsilcilerinden bu konuda teşekkür alıyoruz. Görevimizi layıkıyla yerine getirdiğimizi bu vesile ile teyid etmek elbette ki bizleri mutlu ediyor. Hakkı yerine teslim edenlere biz de teşekkürlerimizi sunuyoruz.

HABER FARKLI, YORUM FARKLI

Haber ile yorum arasındaki farkı bilmeyen, anlayamayan bazıları ise niyetlerini ve cahilliklerini ortaya koyuyorlar zaman zaman. “Şu yazarınız köşe yazısında, falanca partinin reklamını yapıyor” diyenlere “Bak kardeşim, bahsettiğin yazıya yorum denir. Yorum hürdür. Gazetedeki haberler ise tarafsız olmalıdır” diye anlatmaya çalışıyoruz dilimiz döndüğünce.
Bir de “Seçim döneminde iyi para kazanıyorsunuz. Haberleri yapıp para alıyorsunuz” diyenler ile “Şu haberi yaparsanız borcumuz kaç para olur” diyenler var ki, onlar ayrı bir kategori. Cahillikten, niyeti halis olup böyle söyleyenlere “Haber parayla olmaz. Sen derdini söylersin, gazeteci yazar. Bu topluma hizmettir. Parayla yapılan ise ilan-reklamdır. Gazeteler aynı zamanda ticari birer işletme olduğu için, masrafları, personelleri olduğu için ilan-reklam olduğu belli olan bir şekilde sana hizmet verir ve karşılığını alır. Bu ilan-reklamdır” diye anlatıyoruz.
Kendini Kaf Dağı’nda görüp “Şunu bir yazıverin de parası neyse verelim” diyen densizlere ise “Paran çoksa…” demek içimizden geliyor. Dilimizi ısırıyor, “Hadi başka kapıya” diyoruz.

“SEN OYUNU KİME VERECEKSİN?”

Dedik ya; “Yorum hürdür”… Naçizane biz de Kocatepe Gazetesi’nde kendimize göre yorumlar yapıyor, bir şeyler söylemeye çalışıyoruz bu köşeden. Kocatepe Gazetesi ilkeleri gereği tarafsız ve her partiye eşit mesafede olsa da, insanız, bizim de kendimize göre düşüncelerimiz var elbette.
Eş-dost her yerde soruyor; “Oyunu kime atacaksın?” diye… Anlatalım:
Ben ve çevrem, teröre yataklık yapanların, bu ülkenin bölünmesini birinci amacı yapanların karşısında duranlara oy vereceğim.
Askere, polise, millete, devlete, bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkanlara oy vereceğim.
Günahsız kul olmaz. Artıları ve eksileri alt alta sıralayacağım. “Sevaplar günahları siler” müjdesi gereği sevabı günahından çok olanlara oy vereceğim.
Hiç biri tam adil değil ama, diğerlerine oranla daha adil olduğuna inandıklarıma oy vereceğim.
25 Haziran günü, Türk düşmanlarını, ABD’yi, AB’yi, İsrail’i, PKK’yı, FETÖ’yü, sevindirmeyecek sonuca oy kullanacağım. Atatürk’ün tam bağımsız Türkiyesi için oy kullanacağım. Seçimin hemen ertesinde Avrupa ile, Amerika ile diz dize olmayacağına inandıklarıma oy vereceğim.
Taraftarlarını zenginleştiriyor hepsi, daha az zenginleştirenlere, az da olsa diğerlerine oranla ayıptan, günahtan anlayanlara oy vereceğim.
Aralarındaki çakalları temizleme imkanı olmayanlara değil, temizleyecekleri ihtimaline inandıklarıma oy vereceğim.
Dünyada kaynayan kazanın altına her gün odun atılırken, Türkiye’nin duruşunu güçlendireceğine inandıklarıma oy kullanacağım.
Büyük Millet’e, Büyük Devlet’e, Büyük Türkiye’ye inanıyorum. Bölücülüğü tescilli HDP’nin kilit parti olmaması için oy kullanacağım.
Ama yanlışlara yanlış demeyi, doğrulara doğru demeyi de sürdüreceğim. Böyle yapanları destekleyeceğim. Kibirlilere, hak yiyenlere, menfaatçilere kızacak, öz değerlerimize muhabbeti olanlara, ülkeyi, milleti, dini ve devleti düşünenlere destek olmaya devam edeceğim.
Bir oyluk hissem var. Endişelerim var. Kızdığım, kabul etmediğim bir sürü de mesele var.
Pazar günü mührü elime alıp, şahsi kızgınlıklarımı terazinin bir kefesine, ülke/millet endişelerimi diğer kefesinde koyacak, “Türkiye” kefesini ağır bastıranları arayacağım. Vicdanımı dinleyecek, besmeleyi çekip mührü vuracağım.
***
Merak edenler vardı, vaziyet işte böyle dostlar… Herkesin kararı, hepimize hayırlı olur inşaAllah…