Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

TARİHİN HAKLI ÇIKARDIĞI LİDER TÜRKEŞ -3

(Dünden Yazının Devamı)
“Hak, Hakikat Yolu Allah Yolu’na Çağırmıştı
Türk milletini hak yoluna, hakikat yoluna çağıran ve hareketin adını “Yeniden maneviyata dönüş olarak “ ilan eden Alparslan Türkeş, medeniyetlerin para ile değil, ilimle, imanla, ahlakla kurulduğuna ve medeniyetlerin parasızlıktan değil; ilimsizlik, imansızlık ve ahlaksızlıktan çöktüğüne dikkat çekmiş ve Türk milletini Allah yoluna çağırmıştır:
“Ben, Türk Milleti’ni, sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvet ve hile ile çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlaktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir iktisadi yapıya çağırmıyorum. Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısacası Hak yolu, hakikat yolu, Allah Yolu’na Çağırıyorum. Hareketin adını isteyenlere açıkça ilan ediyorum: Yeniden Maneviyata Dönüş ” (Türkeş, 1978,s. 187). Yolumuz hak ve hakikat yoludur. Bu ülkede teknik üniversitelerin, fen fakültelerinin labarotuvarları ile yüksek ilâhiyat akademilerinin koridorları birleştirilmelidir (Türkeş, 1978, s.188).
“Türk Milliyetçiliği ne demektir? Türk Milliyetçiliği, Türk Milletine karşı beslenen derin sevgi, bağlılık duygusunun, müşterek bir tarih ve müşterek hedeflere yönelme şuurunun ifadesidir. Türk Milliyetçiliği insani duygularla beslenen bir anlayıştır. Türk Milliyetçiliği kin ve garazı esas almayan, sevgiyi esas alan bir düşünce tarzıdır. Milliyetçilik; milletini sevmek, vatanını sevmek ve milletinin tehlikelere karşı korunması için her fedakârlığı göze almak duygusu ve düşüncesidir…(Türkeş, 1978, s.88) Bunu da şu şekilde özetlemiştir. “Her şey Türk Milleti için, Türk Milleti ile beraber ve Türk Milletine göre sözleriyle özetlenebilecek, Türk Milletine bağlılık, sevgi ve Türkiye Devletine sadakat ve hizmettir” (Türkeş, 1978, s.16).
Milliyetçilik, Türkçülük anlayışını Türkeş, manevi şuurlanmaya dayandırmakta ve maneviyatçılığa büyük önem vermektedir (Türkeş, 1975,s. 2.).
Türkeş, Türk Milleti’nin güç kaynağını, bin yıldan beri kabul edip benimsediği ve bayraktarlığını yaptığı İslam Dini’nde görmektedir. Türk Milleti’ni meydana getiren fertlerin yaşama felsefesine ve ahlâk görüşüne İslam’ın yön verdiğini, İslam’ın hakiki çehresi ve yüksek prensipleriyle ele alınmasının, Türklüğe yeni bir güç ve hız vereceğini vurgulamaktadır. Türklükle islamı birbirine zıt veya düşman görmenin Türk Milliyetçiliği ve İslam için zararlı olduğuna dikkat çekmekte; ikisini birbirinin karşısına çıkaran insanların ya bilgisiz ya gaflet içinde veya Türk Milleti’ni yıkmak isteyen kötü emellerin hizmetçisi olduklarını belirtmektedir (Türkeş, 1975, Temel Görüşler, s. 34; Türkeş, 1978, 9 Işık, s 180.).
Tarih Türkeş’i Haklı Çıkardı
O’nun en önemli özellilerinden birisi, olayları önceden kestire bilme-İleri görüşlülük özelliğidir. Türk Dünyası ve Sovyetler birliğinin dağılması ile ilgili politikalarda her kesimden en az 50 yıl ileride olmuştur. Başbuğumuzun Türk Dünyası ve Sovyetlerle ilgili politikaları önceden kestiren ve o doğrultuda politikalar üreten tek lider olduğu “Tarih Türkeş’i haklı çıkardı” sözleriyle teyit edilmiştir.
1944 Türkçülük olaylarının savcısı Kazım ALÖÇ, ”Rusya’nın çok güçlü olduğunu, Türkiye’nin gücünün zayıf olması, Türkiye’nin Rusya’nın karşısında durmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla Turancılık, Türkçülük fikirlerinin zararlı olduğunu iddia eder. Başbuğ: “Ben bu günkü SSCB’den bahsetmiyorum. Elli yıl sonra SSCB’nin zayıflayacağını, Türk devletinin güçlenmeyeceğini nereden biliyorsunuz” demiştir. Türkeş 1944’lerden 1990’ları, SSCB’nin dağılacağını görmüştür.
Türk Dünyasının yetiştirdiği en önemli bilge lider ve devlet adamlarından birisi olan Türkeş’e göre; Türk Birliği ülküsü, yeryüzündeki bütün Türklerin bir millet ve devlet halinde, bir bayrak altında toplanması ülküsüdür. Bunun tahakkuku, bazı kimselere ilk bakışta imkânsız gibi görünebilir. Birçok kimseler bunu zararlı bir hayal (ütopi) olarak da vasıflandırabilir. Fakat unutmamak lazımdır ki, her hakikat önce hayâl ile başlar. Yine hatırlatmak gerektir ki, 1919 yılında hür ve müstakil bir Türkiye kurmak için Anadolu’da dünyanın galiplerine karşı savaşa girişmek de çılgınlık ve hayâl diye vasıflandırılmıştı. Fakat inanmış ve kendilerini bir ülküye vermiş olanlar, yurdu kurtarmaya ve müstakil bir Türkiye meydana getirmeğe muvaffak oldular. Türk birliği de sistemli çalışmak, fırsat kollamak ve her şeyden önce Türkiye’yi korumak ve yükseltmeğe çalışmak suretiyle bir gün elbet hakikat olacaktır (Türkeş, 1978, s.156). Böyle bir ülkü, halka ve bilhassa gençliğe heyecan ve hız kaynağı olur ve Türkiye’nin kalkınması için daha çok çalışmayı sağlar. Sonra Ruslar “Panislavizm” İslâv Birliği, Almanlar “Pancermanizim” Cermen Birliği, Araplar, Arap Birliği, Yahudiler, Yahudi Birliği, Yunanlılar, “Enosis” diye Kıbrıs’ı isteyerek Yunan Birliği peşinde koşarken, Bulgarlar, Bulgar Birliği diye Makedonya ve Trakya üzerinde boş iddialarda bulunurken Türklerin (o zamankı sayı ile) 150 milyonluk kendi öz kardeşleri arasında bir birlik kurmak istemeleri neden günah sayılıyor? Her millet için millî birlik kurmak mukaddes bir hak kabul edildiği halde, bu hak neden Türkler için tanınmasın? (Türkeş, 1978, s.158).
(Yazının Devamı Yarın)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti